Geçen ay Nazilli’de sözde bir babanın, eşini ve iki çocuğunu planlı bir şekilde öldürmesi, , Türkiye’de Mayıs ayının en vahşi cinayeti kabul edildi.
Vahşi, sözcüğü en korkutucu ve ürkütücü anlamı taşır.
Bu planlı ve ürkütücü olayın polis tarafından çözülmesi de başlı başına takdire şayan bir başarıdır. Polis teşkilatı için gurur verici bir durumdur.
Dünyanın her köşesinde olduğu gibi ülkemizde de akıl almaz olaylar yaşanıyor. Toplum değerlerimiz bir bir yok oluyor.
Toplumun her kesiminde hak, hukuk ve adalet duygusu kayboldu. Nüfusu 10 milyara dayanan dünya nüfusunun bu işin birinci derece sebebi görülüyor.
Türkiye gibi az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerde, özellikle UYUŞTURUCU VE SANAL KUMAR gençlerimizi her geçen gün daha fazla esir alıyor.
Uyuşturucu ve kumarla ilgili mücadelede zor günlerin eşiğindeyiz. Bu gençler bizim gençlerimiz. Devlet, millet olarak bu işin tacirlerinin üzerine gitmeliyiz.
Gençlerimizi, bu illetten el birliği ile acilen kurtarmalıyız.
Emniyet ve güvenlik güçlerimizden aldığımız bilgiler çok vahim.
Köylerimizde ve Nazilli merkezde uyuşturucu ve kumar ağına düşen gençlerimizin sayısı hızla artıyor. Bu sayı yüzde ellileri aşmış durumda.
İşte burada vatandaşlarımıza önemli görevler düşüyor. Özellikle emniyet millet işbirliğine çok ihtiyacımız var.
ÜLKEMİZ insanı böyle zorlu günlerde tek yumruk, yekvücut olmasını bilir.
Şüpheli gördüğümüz her şeyi emniyet güçlerimizle paylaşmalıyız.
İhbar etmeliyiz. Bana dokunmayan bin yaşasın zihniyetinden uzak durmalıyız.
Sessiz kalırsan bir gün mutlaka sıra sana gelecektir. Bunu unutmayalım.
Unutmayalım ki her kötülüğün vahşetin başı uyuşturucu içki ve kumardır. Onunla mücadele hepimizin görevi olmalıdır.
**
ALTILI MASANIN CELLADI!
Herkes gibi bende Atatürk sağ olsaydı, bugünkü CHP liderlerine ne yapardı diye düşünüyorum.
Herhalde hepsini taltif ederdi, şilt verirdi diyenleriniz çıkmaz.
Hele hele şu Kemal Kılıçdaroğlu’na ne dersiniz bilmiyorum.
Onun kadar oyundan oyuna geçen, milli güreşçilerimiz bile çıkmaz diye düşünüyorum.
Bugün için bana şeytana çalım atacak bir siyasetçi söyle deseler, düşünmeden Kemal Kılıçdaroğlu derim.
Onun çalımını yiyen, 5 yıl kendine gelemez.
Adam umut vermekte mahir, idare etmekte üstüne yok. KILÇIK ATMAKTA profesyonel. Üstüne yok.
6’lı masada iki yıl partilere umut dağıttı. Hiç kendini öne çıkarmadı.
Hep kendini sakladı.
Masadaki 5 parti lideri her gece acaba aday ben mi olurum? Umuduyla yattı kalktı.
Sonrada Ali Cengiz oyunu ile kendini aday yapıverdi.
Bu bir maharettir. Zaten bu akılla CHP her geçen yıl kan kaybetse de CHP’yi 13 yıl yönetti.
10 kez Tayyip Erdoğan’ın karşısında yenilgi aldı. Herkes makamından gitti. Kılıçdaroğlu makamında çakılı kaldı. Her yenilgiden sonrası daha da güçlendi.
**
30 HAZİRAN, CHP’NİN KIRILMA NOKTASI OLUR!
CHP’de yaşanılan sıkıntıların arkası önü kesilmiyor.
19 Mart’ta İmamoğlu’nun tutuklanmasının arkasından bugüne kadar yaşanan süreçte, CHP de aksilikler hiç durmadı.
Genel Başkan Özgül Özel’in plansız programsız devamlı yargıyı eleştiren, Cumhurbaşkanına saldırması CHP’ye ne kazandırır bilmiyorum.
Hatta, bazı siyasi yorumcular bu saldırıların AK Partililerin Cumhurbaşkanına sahip çıkma duygularını kamçıladığı bile iddia ediyor.
Bugün, son CHP kurultayında delegelere para dağıtıldığı iddiaları üzerine açılan davanın duruşması yapılacak.
Açılan davanın duruşmasında tanıklar belli. Gizli Mizli tanık değil. Hepsi de CHP üyesi kişiler.
Şikayet edenler CHP’li delegeler. Yani incirin içinden kurtlandığı gibi bir durum.
Ben 30 Haziran’ı CHP için dönüm noktası (kırılma tarihi) kabul ediyorum.
Bugün CHP’ye kayyum atanabilir.
Kemal Kılıçdaroğlu da göreve getirilebilir. Genel Başkan Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu,
CHP üst görevlileri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun böyle bir durumda görevi kabul etmemesini istiyor.
Kılıçdaroğlu da “KAYYUMU İSTİYORSUNUZ BENİ İSTEMİYORSUNUZ”, bu ne biçim bir anlayış diye isyanları oynuyor. Ve görevi kabul edeceğini açıklıyor.
Kendisiyle görüşmek isteyen Genel Başkan Özgür Özel’e randevu vermiyor.
Bu yetmiyor. Böyle bir durumda, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ta partiden ayrılabilirim diyor.
CHP’de sıkıntılı günler başlıyor. Sıkıntı ötesi parti parçalanmaya da götürebilir.
6’lı masanın baş kahramanı, oyun cambazı Sayın Kılıçdaroğlu yine başrolde.
Oyundan oyuna geçmesinde mahir olan Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyacağı ALİ CENGİZ oyunlarını 30 Haziran’dan sonra hep birlikte GÖRECEĞİZ.
Bu arada CHP’de neler olur? Neler yaşanır, ONUDA GÖRÜRÜZ. Böyle bir ortamda kim siyasetle uğraşır. Adaletin çivisi çıkmış. Herkes kendi menfaati için adalet arıyor.
**
-
TEŞEKKÜRLÜ SAVAŞIDA YAŞADIK!
Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü? Sözünü hepimiz biliriz.
Savaşlar, milletleri korkutan ürküten en korkulu günlerdir.
Allah’ın kuluna verdiği canı alıyoruz. Dünya adaleti kaybetmiş son iki yılda Gazze’de ölenlerin sayısı çoluk çocuk 56 bine ulaştı.
Dünya beşten büyükmüş, edebiyatı duyanları güldürmeye başladı.
Dünya İsrail’den bile büyük değil. Büyük olsaydı İsrail’i birileri durdururdu.
Her lider tribüne oynadı, verdiği demeçlerle puan alma hesabı yaptı.
İran bile 2500 km’lik balistik füzelere sahip olmuş. O mesafeden, Amerika’yı vurabiliyor.
Açıklamalar doğru ise bizdeki füze menzilleri 650 km’yi geçmiyor. İşte bizim etimiz budumuz bu.
Siyasiler salladı mı mangalda kül bırakmıyor.
12 gün süren İsrail - İran savaşına tanıklık ettik.
Amerika’nın savaşa girmesinden sonra İran.. Amerika üstlerini vurdu.
Vurmadan önce de Amerika’ya üstleri boşaltın ikazı yaptı.. Ve üstler vuruldu.
Şu garipliğe bakın savaşta olan Amerika, İran’a üstleri boşaltma çağrısı yaptığı için teşekkür etti.
Tarihte böyle teşekkürlü savaş ne zaman yaşandı.
Gazze’de ölen 60 bin Müslümanın günahı neydi. Niye o Müslümanları çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden öldürdünüz?
Amerikan halkıyla Müslüman halkı arasında ne farkı var.