Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER), Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının talep, ihbar ve şikâyetlerini doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na iletebilmeleri amacıyla kurulmuş resmî bir iletişim platformudur.
Özellikle vatandaşların mağduriyetini gidermek için kullanılan CİMER, bugüne kadar milletimize sayısız hizmet vermiş, birçok mağduriyeti ortadan kaldırmıştır.
Ancak son zamanlarda, her konuda olduğu gibi CİMER’i de kötü niyetli insanların kullanmaya başladığını görüyoruz.
Başarılı şekilde görevini sürdüren devlet makamları, asılsız şikâyetlerle huzursuz edilmeye başlanmıştır.
Ne yazık ki, Cumhurbaşkanı adına görev yapan CİMER yetkilileri, zaman zaman yanlış değerlendirmeleriyle devletin kurumlarını da sıkıntıya sokabilmektedir.
Kendilerini Cumhurbaşkanına yakınmış gibi gösteren bu art niyetli kişiler,
hayali suçlamalarla kamu düzenini bozmaya çalışıyorlar.
Bunun son örneğini Nazilli’de yaşıyoruz.
Milliyetçi, çalışkan ve sevilen bir insan olan Nazilli Devlet Hastanesi Başhekimi Necati Akkaya ve üç çalışma arkadaşı, CİMER’e yapılan asılsız şikâyetler sonucu görevden alındı.
Genç yaşta temsil ettiği makamda “devlet-vatandaş el ele” anlayışıyla hastanenin birçok sorununa neşter vurmuştu.
Ancak onu zor durumda bırakan konu, ihale hatasından kaynaklanan asansör sorunu oldu.
Yedek parçaları bulunmayan İsveç malı asansörler sekiz aydır çalışmıyordu.
Vatandaşın üst makamlara yaptığı şikâyetler artınca, konuyla ilgili ödenek sağlandı ve sorun aşılma noktasına geldi.
Ne var ki, çalışmayan asansörlerin faturası başhekime kesildi.
Küçük bahanelerle Başhekim Necati Akkaya ve üç çalışma arkadaşı, asılsız gerekçelerle görevden alındı.
Huzur içinde çalışan hastane, huzursuzluğa itildi.
Üst makamların bu yanlışı görüp düzelteceğine inanıyorum.
**
SEN NASIL DEMOKRATSIN ARKADAŞ?
Serhan Asker’in her cumartesi yaptığı “Görkemli Hatıralar” programını hepimiz biliyor ve ilgiyle izliyoruz.
Program, ülkemizin farklı bölgelerini, kültürünü, örf ve adetlerini coşkuyla tanıtıyor.
Müzikle zenginleşen bu program, izleyicilerden büyük beğeni alıyor.
Serhan Asker’in geçen hafta Kütahya’da yaptığı program da yine ilgi çekiciydi.
Program sırasında Serhan Asker’e bir izleyiciden mesaj geldi.
Kendini demokrat olarak tanıtan bu izleyici, Serhan Asker’i MHP’li birinin mesajına cevap verdiği için eleştiriyordu.
Serhan Asker bu akıl fakiri zihniyete öyle bir cevap verdi ki,
programa katılan herkes onu alkışladı.
Ne dedi Serhan Asker?
“O mesajı yazan kişi, bu programa katkıda bulunmak isteyen bir vatandaşımızdır.
Biz bu programı milletimiz için yapıyoruz, siyasi bir grup için değil.”
Bu açıklamasıyla Serhan Asker, kendini “demokrat” olarak tanıtan izleyiciye güzel bir ders verdi.
Demokratız diyenlerin birçoğu, kendilerinden başka hiçbir düşünceye hayat hakkı tanımazlar.
Bugün ülkemizin en büyük sorunlarından biri de bu zihniyettir.
Özellikle CHP içinde beslenen bu düşünce yapısı, sahaya inmez; masa başında hükümet yıkıp hükümet kurar.
Siyasi dedikodu, en sevdikleri iştir.
CHP’nin iktidara gelememesinin en önemli nedeni de budur.
Bu gruplar, parti içinde yüzde 2-3’ü geçmez ama partiyi karıştıran hep onlardır.
Demokrat olduklarını söylerler ama farklı görüşlere tahammül edemezler.
Milli değerleri hiçe sayarlar, ayrışmadan beslenirler.
Adam kullanmayı sever, irtica kadar bölücü ve yıkıcı olurlar.
Bu zihniyetin Türk siyasetinden arındırılması, milletimize huzur getirecektir.
Gerçek demokratlar, çok sesliliği sever, karşı görüşlere saygı duyar, milli değerleri hedef almaz.
Bunların toplumdaki adı “siyaset parazitleridir.”
FETÖ gibi, hep güçlülerin koltuğunun altında beslenirler.
Her şeyi bildiklerini sanırlar; nereye sığınsalar orayı karıştırırlar.
Milletimiz bu “cacık zihniyeti” iyi bilir, bu yüzden onlara asla prim vermez.
**
SEÇİM HİLESİNİ İYİ BİLMEK
Donald Trump, her türlü zenginliği yaşamış, Amerika’nın şımarık bir başkanıydı.
Trump’ın Beyaz Saray’da en çok görüştüğü iki lider vardı:
Birincisi dört kez görüştüğü Netanyahu, ikincisi ise iki kez görüştüğü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan.
Ancak Trump, görüştüğü devlet adamlarını ciddiye almayan tavırlarıyla öne çıkıyordu.
Dünyayı kendi kafasındaki düzene sokmak için her yolu deniyordu.
Hatırlarsanız, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’yi dünya kamuoyu önünde nasıl azarlamıştı.
Bu, açık bir devletlerarası protokol skandalıdır.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a da son Amerika ziyaretinde,
“O seçim hilesini iyi bilir” diyerek yakışıksız bir ifade kullandı.
Bu söz, şaka dahi olsa çirkindir.
Cumhurbaşkanımız, olgunluk göstererek bu nezaketsizliğe tepki vermedi.
Trump’ın bu tavrı, Türk milletine saygısızlıktır.
Bu kişi, Türk ve Türkiye düşmanıdır.
Türkiye’nin gücünü kırmak, onun tek amacıdır.
Unutmayalım:
PYD’li teröristlere tırlar dolusu silah veren Amerika değil mi?
Bu teröristleri eğiten Amerika değil mi?
Bu nasıl dostluk, nasıl müttefikliktir?
Tüm bunlara rağmen, Türk Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) geçen hafta yaptığı açıklama çok anlamlıdır: “Komşu coğrafyada terörün hiçbir türlüsüne fırsat verilmeyecektir.”
Bu açıklama, milletimizin onurunu okşamıştır.
**
“DÜNYADAN BÜYÜKLÜĞÜNÜ” TESCİLLEDİ
Sonunda kuşkular gerçek oldu.
Açlıktan kırılan, her gün yüzlerce çocuğun öldüğü Gazze’de, dünya hâlâ çözüm bulamıyor.
Ölenlerin sayısı 70 bini aştı.
Yahudiler, Allah’ın verdiği o canlara yaşam hakkı tanımıyor.
Kan emici İsrail, Amerika sayesinde kan emmeye devam ediyor.
Otuz kadar ülke, Gazze’ye yardım filosu oluşturdu.
Adını SUMUD koydukları bu filoda otuz gemi ve iki yüz kişilik ekip yer aldı.
Ancak yardım konvoyu Gazze’ye ulaşamadı.
İsrail, uluslararası sularda yardım konvoyuna saldırarak geçişi engelledi.
Bu işlerin baş aktörü yine Amerika’ydı.
Dünya ülkeleri, hak, hukuk ve adaletin bittiğini bir kez daha gördü.
İsrail’in bu saldırganlığına dünya devletleri sadece kınama mesajlarıyla karşılık verdi,
ama hiçbiri durduramadı.
Biz ise hâlâ iç siyasette birbirimizi yemeye devam ediyoruz.
Ülke menfaatlerini bir kenara bırakıp parti menfaatlerinin peşinden koşuyoruz.
İsrail bu saldırısıyla, “Ben dünyadan büyüğüm.” dedi.
Var mı buna karşı çıkacak bir devlet?