Öncelikle köşeme hoş geldiniz. Ben Fatma Altınöz. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeniyim. Çay, kahve ve kitapseverim. Benim için çok heyecan verici olan bu köşede de siz kitapseverlerle kitaplar hakkında sohbet etmeye geldim. Umarım zihinlerinizde bana ve kitaplarıma da bir yer verirsiniz. Bundan sonra her hafta bu köşede, okuyup sevdiğim, tavsiye edebileceğim kitapları sizinle paylaşacağım. Türk ve Dünya edebiyatından farklı tarzda okuduğum kitapları naçizane sizlere tanıtacağım. Sürç-i lisan edersem şimdiden affola, efendim.

Madem sayfamız kitaplar üzerine o zaman köşemizin ilk konusu; kitap tanıtımından ziyade sizinle kitaplar ve kitap okumak üzerine söyleşmek olsun. Ne dersiniz?

Günlük hayatımızın koşuşturması içinde kitaplarla ne kadar ilişkiliyiz? Kitap okumak ya da kitaba zaman ayırmak zor mu geliyor bize? Bu soruların cevaplarını bu satırları okuyanlardan ufak ufak duyar gibiyim…” Aslında çok istiyorum ama bir türlü fırsat bulamıyorum. Aman çocukların yemeği, bulaşığı, okulu, ödevleri derken bende derman kalmıyor, hocam! Daha önemli işlerimiz var!.. Ben okumak istiyorum ama ne okuyacağımı, hangi kitaplardan hoşlanacağımı bilmiyorum. Evet, en sık karşılaştığım cevaplardan bazıları bunlar. Ama şöyle düşünsek, insan hiç yemediği bir yemeğin tadını hiç bilmeden o yemeği tekrar yemek ister mi?İşte kitap okumak da bunun gibi aslında. İlk önce o yemeği yemek lazım! Ondan sonra sevip sevmeyeceğimize karar vermek gerek. Kitaplarla da durum böyle aslında.Onlarla tanış olmak,yanımızda yakınımızda onlarla içi içe olmak, merak ettikçe şöyle bir açıp karıştırmak gerek.

Bu köşemizde her yaştan okura seslenmek önceliğim tabii ki. Ama yaşım ve mesleğim gereği ve bir ebeveyn olarak siz sevgili anne babalar, özellikle sizlere sesleniyorum. Çocuklarımıza şu yaşadığımız çağda onların psikolojik ve ruhsal gelişimleri için doğru örnekler olmak hepimizin en önemsediği konu değil mi? Bu örnek olma bilincinin sadece söylemekle öğüt vermekle olmayacağını artık biliyoruz. Çocuklar bizden akıllı, maşallah! Onları kolay kolay kandıramayız artık. Bu sebeple içinde bulunduğumuz iletişim çağında çocuklarımızı; sosyal medya, bilgisayar oyunları ve sanal dünyadan mümkün olduğu kadar uzak tutmaya çalışmalıyız. Bunun çok zor olduğunu ve biz büyüklerin bile yeri geldiğinde dibi görünmeyen bu karanlık deliğe düştüğümüzün farkındayım. Şu an bu söylediklerim size ikna edici gelmiyor olabilir. Ama inanın hiçbir şey yapmamak ve ipin ucunu koyuvermek bulunduğumuz durumdan çok daha kötü. Dünya belki teknolojik gelişmelerle sanayileşmeyle ilerliyor ama bunun yanında ruhsal olarak çöküntüye doğru giden bir insanlık var! Bunun için de çocuklarımızı hayal kurabilen, düşünebilen, donanımlı, sorunlar karşısında çözüm üretebilen bireyler olarak yetiştirmek hepimizin görevi. Bunun en kolay ve en ucuz yöntemlerinden biri de kitap okumak!

Bugünden itibaren değişmek ve kendimizi yenilemek adına bazı kararlar alabiliriz. Bu kastettiğim sadece kitaplarla ile ilgili değil, -Tabii işe kitaplarla başlamak da çok güzel olur ama- hayatımıza dair değişimden bahsediyorum. Şöyle bir durup düşünüp yaşantımıza katabileceğimiz yenilikler ne olabilir?Çünkü bu yeniliğe ve tazeliğe gerçekten ihtiyacımız var. Başta ülkemizi sonra dünyayı çocuklar ve gençler kurtacak! Onlar bizim geleceğimiz.Eğer biz çaba gösterirsek onlar da buna kayıtsız kalmayacaklardır. Biz anne babalar bilinçli olalım ve çocuklarımızı düşünerek yetiştirelim!

Çocuklarımız için, o gencecik beyinlerin hayal dünyalarının kurumuş dallara dönüşüp birer birer dökülmemesi için, sermaye sahiplerinin para uğruna hiç acımadan yok etmeye çalıştıkları geleceğimiz çocuklarımız için… Hadi gelin, işe ilk önce kendimizden başlayalım. Akşam çayımızı içerken güzel bir başlangıç yapalım. Alalım kitabımızı elimize anın tadını çıkaralım. Şimdiden herkese keyifli okumalar!.. Haftaya yeni kitaplarla buluşmak dileğiyle.
Sevgiyle kalın. Kitapla kalın…