Biz kadınlar niye kendimizi; topluma, ailemize, eşimize, çocuklarımıza hatta hemcinslerimize bile hep kabul ettirme çabası içindeyiz? Biz bu toplumun en önemli yapı taşı değil miyiz? Kadın olmak bir eksiklik mi? Bize yüzyıllardır öğretilen yanlış, bir o kadar da saçma değer yargılarını, toplumsal yaptırımları ne zaman bırakacağız? Galiba nitelikli, kendini bilen çocuklar yetiştirebildiğimizde -zor ama- ya da gelişmeye açık bilinçli birer okuyucu olduğumuzda. Bunun tek çaresi de “çağdaş” bir eğitimden geçiyor sanırım.

Kadının kadına yaptığı…
Durumumuz öyle vahim ki bir kadın başka bir kadına, erkekler ile kadınlar arasında dağlar kadar fark olduğunu, onların şımartılması gerektiğini, egolarının kırılgan olduğunu ve kadınların onlardan zeka ve yetenek olarak üstün olmalarına tahammül edemeyeceklerini söylüyor. O yüzden biz; bize layık görülen kader(!) neyse onu yaşamalıyız. Ne üzücü ki böyle düşünen –düşünmek zorunda bırakılan-, hakkını savunamayan veya savunma cesareti gösteremeyen o kadar çok kadın var ki etrafımızda… Peki, bu sadece bizde mi böyle? Hayır, gidin dünyanın bir çok yerine, oralarda da durum böyle maalesef.

Anlayacağınız üzere bu haftaki kitabımızın konusu kadın ve kadının toplumdaki yeri ile ilgili. Ezelden beri hep tartışılan ama hiçbir toplumda tam olarak çözülemeyen, çözülemediği için de bitmeyen bir sorun:
“Kadının değeri.”

Buradan çok uzak bir yere Amerika’ya doğru gidiyoruz. Güney Kaliforniya’nın Commons kasabasına. Yıl 1960… Acaba oralarda da aynı dertler var mı? O zamanların Türkiye’sini düşününce biraz umutluyum ama!..Bakalım!
Cesur, çekici, istediğini söylemekten asla çekinmeyen, çalışkan ve süper bir anne Kimyager Elizabeth Zott, Zekiliği, kindarlığı ve Nobel’e aday gösterilmesi ile tanınan yakışıklı bilim insanı Calvin Evans... Bir yanlış anlaşılma ile tanışan ama birbirilerinin zekasına ve çekimine kayıtsız kalamayan ve herkesin kıskanarak baktığı çift ZOTT VE EVANS.

AŞKIN KİMYASI
Elizabeth ve Calvin, tamamı erkeklerden oluşan ve eşitlik konusunda kadınlara pek de adil davranmayan bir araştırma enstitüsünde, ayrı birimlerde çalışan iş arkadaşıdır. Calvin bir kadının bilim insanı olacağını düşünmediği için önceleri Eliazbeth’i sekreter zanneder. Sonrasında Elizebeth’in disiplinli çalışmasını, enerjisini ve kimseye kendisini ezdirmediğini görünce çok etkilenir. Elizabeth de Calvin’in zekasına, kibarlığına ve ona olan ilgisine inanınca sevgili olurlar. O kadar tutkulu bir aşkları vardır ki aynı eve çıkmaya karar verirler. Aralarında bağ birlikte yaşamaya başlayınca daha da güçlenir. Onları birbirine bağlayan ise “AŞKIN KİMYASI” dır. Calvin, aradığı aşkı bulduğunu düşündüğü için Elizabeth ile bir an önce evlenmek, çocuk sahibi olmak ister. Ama Elizabeth, evlenmeyi hele bir de çocuk sahibi olmayı asla istemediğini söyler. Konu kapanır. Çocuk yerine bir sokak köpeği sahiplenirler: Altı Buçuk. Tabii her şey her zaman mükemmel gitmez. Bir akşam Calvin, köpekleri Altı Buçuk’u yürüyüşe çıkardığında bir kaza geçirir ve feci bir şekilde ölür. Giderken de Elizabeth’e ikisi için de çok kıymetli bir olan hediye bırakır. “Mad” yani Madeline’ı.
Elizabeth artık yalnız ve hamile bir kimyagerdir. İş yerinde zaten kadınlara karşı ön yargılı olan ve Elizabet’in Calvin’den dolayı torpilli olduğunu düşünen müdür Zonotti, bekar bir kadının babasız bir çocuk doğuracağını duyunca Elizabeth’i kovar. Artık bir işi de yoktur. Elizebeth’i zor günler beklemektedir.


Altıda Akşam Yemeği…
Mad’in anaokulundan bir arkadaşının babası bir televizyon kanalında çalışmaktadır. Elizabeth’in güzelliğini ve enerjisini görünce -Kendini de kurtarmak adına. Çünkü kanalın izlenme oranı düştüğü için işten atılabilir- ona bir program teklifinde bulunur. Ama bu program alışılmışın dışındaki versiyonu ile tek olacaktır. Ortalama ev kadınları için bir yemek programı: Altıda Akşam Yemeği. Elizabeth’in hayatının yönünü değiştiren program.
OLAY AĞIRLIKLI VE MERAK ÖĞESİ ÖN PLANDA OLAN BİR KİTAP
Bir kadının en zor şartlarda bile ayakta durma çabasını, azmini ve kimseye boyun eğmeden dimdik duruşunu anlatan harika bir başarı hikayesi. Kitap hem komik ve eğlenceli hem de toplumun kadına dair ön yargılarını kırmak adına çok güzel mesajlar içeriyor. Kadınların; belli kalıplar içinde yaşamaya zorlanması, biyolojik olarak güçsüz görülmesi, erkeklerin yaptığı işleri layıkıyla yapabileceklerine inanılmaması, tek başına çocuk yetiştirmenin zorlukları gibi…“Hiçbirimiz ortalama kadınlar değiliz.”

Okurken asla sıkılmayacağınız dizi film tadında -ki özel bir internet kanalında dizisi de çekilmiş- insana kadın olmayı sevdiren, kendine olan güvenini tazeleyen -belki bilindik bir konu ama Elizabeth hiç de öyle değil- yine de keyifli bir kitaptı diyebilirim. Bazı okurlar için kitapların sayfa sayıları korkutucu olabiliyor. Bu kitap hiç öyle değil! Dilinin sade olması, olay ağırlıklı ve merak ögesinin ön planda olması ile kısa sürede okunabilir.
Elizabeth’in hikayesini merak edenlere keyifli okumalar.
Kitapla kalın…

ALINTILAR
“Kimyager Elizabeth Zott’ı anlatmak için pek çok sıfat kullanılabilir ama “ortalama” bunlardan biri değil.Aslında o, hiçbir kadının ortalama olmadığını söyleme cesaretini gösteren biri…”
“Fakat onun kini temel olarak kadınların "daha az" olduğu fikri üzerine kurulu ataerkil topluma mahsustu.”
“Sistemle uğraşma. Zekânla alt et.”

KİTABA DAİR
Kitabın Adı ve Yazarı: BİR KİMYA MESELESİ/BONNIE GARMUS
Kitabın Basıldığı Basımevi yıl ve Tarih:1.Basım Haziran 2023, Larus Yayınevi,İstanbul
Kitabın sayfa sayısı:416