"O yasak kelimeyi asla kullanma! Özel et de, özel fileto ya da özel kaburga. Ama asla et deme!”
Dünya gün geçmiyor ki bir felaket senaryosu ile karşı karşıya kalmasın. Pandemiyi geçirmişken en sevdiğimiz insanları illet bir hastalıktan kaybedip tam dünyayı bir nebze düzene sokmuşken şimdi de hayvanlar arasında yayılan ve insanlar için ölümcül olan bir virüs neredeyse tüm dünyaya yayılmış!
Yeni bir salgın daha…
Hiçbir hayvanın eti yenemeyecek artık. Bilim insanları henüz hastalığın çaresini bulamadılar. Saygın üniversitelerinin yaptığı açıklamalara göre ise insanların hayvansal proteine ihtiyacı olduğunu ve bitkisel proteinlerin ise gerekli aminoasitleri içermediğini ifade ediyor. Peki insanlar bu proteini nereden bulacak?
İnsanı dehşete düşüren bir gazete haberi…
Bolivyalı iki işsiz komşuları tarafından dört parçaya bölündü ve pişirilip yendi. Kimi ülkelerde, toplumun gözden çıkardığı marjinaller, göçmenler, fakirler toplu halde yok oluyorlar. İnsanlar gözü dönmüş şekilde birbirini öldürüp yemeye başladı. İnsanlık nereye gidiyor? Bu bir vahşet mi yoksa insanların çaresizlik yüzünden başvurduğu bir çözüm mü? Devletin, bu durma noktasına gelen bir sanayi (hayvancılık) kolunu tekrar faaliyete geçirmesi ve halkın et ihtiyacını karşılaması gerekiyor.
İnsan eti yenir mi?
En sonunda insan eti üretmek, işlemek ve yemek yasal hale gelir. Devlet tarafından gerekli düzenlemeler yapılır ve insanlar bir “besi hayvanı” misali yetiştirilmeye başlanır. Korkunç değil mi?
“Neticede et ettir. Nereden geldiği önemli değildir.”düşüncesi insanların zihnine empoze edilmeye başlanıyor. Dehşet verici bir durum.
Marcos Tejo, babası gibi bir kasaptır. İşinde de uzmandır. Aslında bir veteriner olmak istemektedir. Bu hayvansal virüs ortaya çıkıp babasına da demans teşhisi konunca ailesine ait et besi işletmesinin başına geçmek zorunda kalır. Tejo, salgından önce mezbahalarında bildiğimiz koyun keçi ve inek gibi hayvanları kesip insanlara satan “normal” bir kasaptır. Artık yenmek için yetiştirilen insanları parçalamaktadır. Çağrı üzerine kendi işletmesini bırakır ve bölgenin en ünlü besi hayvan/insan işletmesinde çalışmaya başlar.
Hala içinde insan sevgisi var!
Tejo o sıralarda eşinden ayrı yaşamaktadır. Çocuklarını yakın zamanda kaybettikleri için hem karısı hem de Tejo çok mutsuzdur. Bu kayıp onları çok sarstığı için ayrı yaşamaktadırlar.Virüs aynı zamanda başka bir alışkanlığı da değiştirmiştir insanlarda. Artık evlerinde evcil hayvan yerine evcil insan beslemektedir. Bir arkadaşı da Tejo’ya beslemesi için iyi cins bir dişi besi hayvanı hediye eder. Yasalara göre dişi besilerle herhangi bir ilişki kurmak yasaktır. Ancak Tejo yalnızlık ve mutsuzluk içinde dişi besiye yakınlık duymaya başlar.
Bu kitabı okumak mide ister!..
Besihaneler insanların özel et ihtiyacını karşılamak için yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Tejo orada çalışmak için gelen yeni elemanlara da işi anlatmakta ve mezbahayı ayrıntılı bir şekilde tanıtmaktadır. İşte kitabın bu kısmında olay kopuyor aslında. Çünkü insanların hayvan gibi hiçbir hakkı olmadan konuşma yetileri ve ses telleri başta olmak üzere insani bütün özellikleri yok edilerek yetiştirilmeleri, canice mezbahada kesilmeleri ve parçalanmaları çok iğrenç. Hatta durum o kadar vahim ki insan etlerini kalitesine gör kategorilere ayrılmaları hatta insan etinin lezzetini test etmek adına çiğ çiğ yemeleri artık son nokta.
Son dönemlerin en çok okunan distopik romanı… .Pandemi döneminde hiçbirimizin hayal bile edemeyeceği üzücü, sinir bızucu ve korkunç olaylar yaşadık. Bazı noktalarda olanlara inanamadık ama hepsi gerçekti! Bu sebeple bu kitapta anlatılanlar belki insana yine inanılmaz geliyor. “Yok artık! Ben ne okuyorum!”diyoruz ama olmayacağının garantisi var mı? Sonuçta dünyanın ve insanlığın ne durumda olduğu ortada. Çaresizlik anında gözlerimizin bile inanamayacağı şeyler yaşanabilir. Kitabı okurken hem resmen tiksindim hem de “şimdilik” gerçek olmasa da insanlığımdan utandım. Umarım böyle şeyler görmeyiz, yaşamayız. İnsana hissettirmek istediği o kötü psikoloji amacına ulaşıyor. O mezbahada yaşananlar sizi ciddi ciddi rahatsız ediyor. Bu modern dünyada insan olmayı ve İnsanlığımızı sorgulatan inanılması güç şeyleri düşündüren bir kitap. Ayrıca kitabın alt metinlerindeki mesajlarda; insanlar arası sınıf ayrımı, baskıcı bir yönetim sistemi, insanların yaşama hakkının elinden alınması, şiddetin meşrulaştırılması gibi birçok insani noktaya da göndermeler bulacaksınız. Cesur Yeni Dünya, Hayvan Çiftliği ve 1984 gibi son yüzyılın güçlü distopik romanlarını sevenler bu kitabı da sevecektir. Biliyorum. Çünkü evet, onları okurken de çok zorlanmış ve benzer duyguları hissetmiştim. Bu kitabı okurken biraz daha fazlasını yaşadım onlarda daha çok sinir harbi yaşamıştım bunda ek olarak bazı sayfaları okurken midem kalktığı için elimden atmak istedim ama zaten yazarın yapmak istediği de bu değil miydi? İnanılması çok güç bir kurgunun senin zihninde gerçeğe dönüşmesi!..
Merak edenlere keyifli okumalar.
Kitapla kalın.

Kitabın Yazarı Adı ve Yazarı: Leziz Kadavralar/Agustina BAZTERRİCA
Kitabın Basıldığı Basımevi yıl ve Tarih: 1.Baskı Arjantin,2017, Türkiye 1.Baskı 2025, Siren Yayınları, İstanbul
Kitabın sayfa sayısı:191

ALINTILAR:
“İnsan yerine koymadığınız, görmezden geldiğiniz herkes hayvana dönüşmeye mahkûmdur.”
“Bizler kendi kendimizin virüsüyüz.”
“Bizi kontrol ettiklerinin farkında değil misin? Birbirimizi yememizle nüfus fazlalığını, fakirliği, suç oranını denetim altına alıyorlar, daha sayayım mı, bunu görmüyor musun?"