Hayatınızın en güzel, en eğlenceli, en çılgın yılları hangi zamanlar diye sorsam büyük bir çoğunluğunuz lise yılları derdiniz sanırım. Çünkü hepimizin o dönemleri unutulmayacak kadar heyecanlı ve hatırlanmayacak kadar da utanç verici anılarla doludur. Ama yine asla unutulmaz. Hele de o dönem arkadaşlıkları anadan babadan bile kıymetlidir. Arkadaşların her şeyindir. Hadi o zamanlara şöyle bir gidip gençliğimize bir selam verelim mi?
Eylül, Yasemin, Simge ve Anıl… Aynı liseden arkadaşlar…Yıllar sonra bir araya geliyorlar. Yasemin’in evinde. Her biri ayrı yerlere savrulmuş, farklı hayatlar kurmuşlar. Anıl, büyük bir şirkette IT uzmanı, bekar. Simge Ankara da evli, mutlu, çocuklu. Eylül de öyle evli ve mutlu(!) üstelik iki çocuklu. Yasemin mühendis ama işini yapmıyor. Çevirmen. Almancadan kitap çeviri yapıyor. . Özel ders veriyor. Evden çalışıyor. Bekar.
Grubun isimsiz lideri Simge. Anıl nereye çekersen oraya bir tip. Asperger sendromlu. Biraz değişik. Yasemin ve Eylül daha bir benziyor birbirlerine. Hem öne çıkmak istiyorlar hem de cesaretsiz ve araftalar.
Aynı sınıfta olmalarına rağmen aralarında herhangi bir samimiyet olmayan bu dört lise öğrencisi, bir gün okula geç kalırlar. İlk ders, Recep Hoca’nın fizik dersidir. Recep Hoca öğrencileri, bir proje çalışması hazırlamaları için gruplara ayırmaktadır. Derse geç kalan öğrencileri de sınıfa girince tahtanın önünde bekletir, bütün gruplar oluşturulunca da tahtanın önünde bekleyen dört öğrenciden de mecburen bir grup yapar.
Dört eski arkadaş yıllar sonra…
“Çok saçma. Biz… dördümüz… Bu yaşamda, benim evimde…
Bizi bir araya getiren neydi? Kaderin hangi büyük oyununun minik piyonlarıydık da birbirimizi bulmuştuk? Ogün geç kalmamız mıydı tek ortak yönümüz? Bu dörtlünün teknik olarak doğru, anlamca eksik, adını koyamadığım tuhaflığı yüzünden diken üstündeyim.”
Yasemin’in evinde toplandıkları akşam herkes birbirini gizliden gizliye süzerken içlerinden biri bir şeyler açın da dinleyelim teklifinde bulunur. Lise yıllarında sevdikleri şarkıları dinlerler. En son Erkin Koray’ın Akrebin Gözleri’ni dinledikten sonra şarkının yorum kısmında şarkıyı beğenmeyen üç kişi olduğunu fark ederler. Simge, kim acaba bu şarkıyı beğenmeyen üç kişi gerçekten merak eder. Hepsinde GKK’ye has bir çılgınlık gelir akıllarına. Bilgisayar konusunda uzman olan Anıl hemen atılır. Ben bir dahaki toplanmamıza kadar bulup gelirim, der. Sonraki görüşmeleri Anıl’in evinde olur. Herkes belli etmese de “Kim acaba? diye merak içindedir ama kimse konuyu açmaya da cesaret edemez. Yaptıklarının doğru olmadığını bildiklerinden bir taraftan boş verin söylemleri gelirken diğer taraftan da merak ağır basar. Anıl’ın bulduğu üç kişinin hesabına girerler “izinsiz”. Gençliklerine duydukları özlemden bir heyecan olsun diye başlayan olaylar hiç istenmeyen durumlara sebep olur. Mutlu başlayan buluşmaları acı ile son bulur.
Belli bir yaştan sonra hepimiz gençliğimize ve o zamanki enerjimize özlem duyarız. Ama artık o zamanlar geçmiştir. Bulunduğumuz anın kıymetini bilmek, tadını çıkarmak en güzeli bundan sonraki yaşayacaklarımıza “GEÇ KALMAMAK” için. Çünkü her yaş bir tecrübe, her dönem farklı güzellikler taşıyor. Siz de gençliğinizi şöyle bir anımsamak ve gülümsemek isterseniz bu gençlik kitabı tam size göre.
Sevgili Ezgi Tanergeç’le tanışma kitabımızdı. Dili akıcı ve içten. Sanki karşınızda ve sohbet ediyorsunuz. Hem bir öğretmen hem de iki ergen annesi olarak merakla okudum. Geçmişle ve geçmişte bırak(ma)tığımız insanlarla bir yüzleşme. Hem gençlere hem de bize çok güzel mesajlar içeriyor. Dostluk, güven, dürüstlük, sırdaşlık gibi. Yeni ve genç yazarlar tanımak isteyenlere tavsiyemdir.

Merak edenlere keyifli okumalar.
Kitapla kalın.

KİTABA DAİR

Kitabın Adı ve Yazarı: GEÇ KALANLAR KÜMESİ/EZGİ TANERGEÇ

Kitabın Basıldığı Basımevi yıl ve Tarih:1.Baskı 2024,İthaki Yayıncılık, İstanbul
Kitabın sayfa sayısı:248

ALINTILAR:

“ Hayatımıza yeni girenler yalnızca bilmesine izin verdiklerimizi biliyor. Oysa biz dördümüz, birbirimizden bir şeyler saklamak için çok geç kaldık…”
Hakikati bu kadar uzaktan görebilir misiniz?