Tam 102 yıl oldu. Yokluklar içinde, işgal altında, bağımsızlık aşkıyla kuruldu Cumhuriyet.
Paylaşılan ülke, esaretten kurtuldu, Cumhuriyete kavuştu.

Bu vatanseverler hakkında padişah tarafından idam fermanları okundu. Dinlemediler, yılmadılar; Cumhuriyet aşkıyla hareket ettiler. Cumhuriyetin şerefi de, onuru da onlarındır.

Ezanlar böyle okunmaya başladı.

Atatürk’e sarılıp, Cumhuriyete sarılıp ayrışmayalım. Onlar milletimizin, milli değerlerimizin sembolleridir.
Milliyetçilik, bayrak ve vatan sevgisi kimsenin tekelinde olamaz. Bu onur, bu şeref Türk milletinindir.

Tek vatan, tek bayrak hepimizin olmazsa olmaz değeridir.

Atatürk’e sarılıp yolsuzluk yapılmaz. Atatürk’e sarılıp millete kin ve nefret aşılanmaz.
Atatürkçülük; saygıdır, sevgidir, çok sesliliktir, bağımsızlıktır.
Ülkemizin mutlu geleceğidir Cumhuriyet.

Başka Türkiye yok, başka Türk milleti de yok. Her geçen yıl Cumhuriyet Bayramımızı daha güçlü bir şekilde kutluyoruz. Bu, geleceğimizin teminatıdır.

Cumhuriyetin 102. yılında Anıtkabir ziyareti bunun en açık göstergesi değil mi?

Cumhuriyet Bayramımızın coşkulu kutlanmasından kimse gocunmasın, rahatsız olmasın.
Cumhuriyet; vatan ve bayrak sevgisidir.
Ne mutlu Türk’üm diyene!

**

ÇERÇİOĞLU NAZİLLİ’YE HİZMET DEĞİL, MAKYAJ YAPIYOR

Sayın Çerçioğlu’nun partisi beni ilgilendirmez. Ben gazeteci olarak Sayın Çerçioğlu’nun yaptığı hizmetleri değerlendiririm.
Artık kazandığımız tecrübeyle, hizmetle makyajı iyi ayırt ediyoruz. Bugüne kadar bu anlayışımızı hep gösterdik.

Sayın Çerçioğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı olduğundan beri Nazilli’nin en büyük ve acil sorunu olan çürüyen su şebekesine bildiği hâlde hiç el atmadı.
Atmak da istemiyor. Günü kurtarmanın peşinde, sorunlara teğet geçiyor.

Neden? Çünkü belediyelerin toprak altına yaptığı yatırımlar görünmez de ondan.

Yaklaşık 50 yıl önce Nazilli’nin yeraltı su şebekesinin uzunluğu 25 kilometreydi. Bugün için bu uzunluğun 40 kilometreye ulaştığını düşünüyorum.
Nazilli’nin su şebekesi 50 yıldır yenilenmedi. Yeraltındaki asbestli (kanserojen maddeli) borular çürümeye başladı.

Esat Ergüder döneminde yapılan tespitlere göre, yeraltı su şebekemizde çürüme nedeniyle yüzde 40–50 oranında su kaçağı vardı.
Bu, depodaki 100 ton suyun 50–60 tonunun çürüyen şebekeden boşa aktığı anlamına geliyor.
Bugün bu oranın çok daha yüksek olduğu, ilgili ve yetkili kişiler tarafından dile getiriliyor.

Yakında bu nedenle Nazilli’de çeşmelerimizden su akmayacak. Bunu herkes aklının bir köşesine yazsın.

Neden su şebekemiz yenilenmiyor? Görevin Büyükşehir Belediyesine ait olması sebebiyle, çeşmelerden su akmadığında bunu herkes bilsin.

Nazilli’nin en büyük sorunu yeraltındaki küflenen su şebekesidir. Bu sorun hep ihmal edildi.
Nazilli’nin geleceği için bir proje kapsamında ele alınmalıdır.

Gerek Ertuğrul Tetik gerekse Özlem Çerçioğlu, Nazilli’de makyaj çalışmaları yapıyor. Gerçek sorunlara es geçiyorlar.

Sayın Çerçioğlu, nüfusun yoğun olduğu 23 Nisan Parkı çevresindeki kaldırımları değiştirmeye başladı.
Sayın Başkan, burada kaldırım sorunu yok.
Düzgün karoları söküp yerine yeni taşlar döşüyorsunuz.
Bu çalışma hizmet değil, makyajdır. Başka bir adı olamaz.

Bir günde sökülen kaldırımlar 10 gündür yapılamıyor.
Allah aşkına, milletin göreceği yerlerde makyaj çalışması yapmayın.
Nazilli’nin gerçek ihtiyaçlarını karşılayın, hizmet yapın.

Bırakın bu gösteri ve süsleme sanatını. Nazilli’de yollar ve kaldırımlar alarm veriyor. Oralara el atın.
Milletin gözünü boyamaya çalışmayın. Gösteri değil, iş yapın.

Nazilli Belediye Meclis Üyeleri ne iş yapar, neden ses çıkarmaz anlamak mümkün değil.

Unutmayın: Nazilli’nin makyaja değil, hizmete ihtiyacı var.

**

TÜRK SPORUNDA BAHİS BOMBASI!

Şimdi de Türk sporuna bahis bombası düştü.

Bahis nedir?
Bahis, sonucu önceden belli olmayan ancak olası sonuçlara göre bazı kazanımlar sağlayan bir organizasyonun (spor müsabakaları, seçim sonuçları vb.) üçüncü kişiler tarafından tahmin edilmesine dayanan bir sistemdir.
Piyango ya da diğer şans oyunlarından farklı bir yapıya sahiptir.
İster “bahis” deyin, ister “kumar”…

Hakemlerimizle ilgili bahis iddiaları, spor kamuoyunun gündemine bomba gibi düştü.
Bir düşünün; bir kulüp yöneticisi 15 bin kez bahis oynuyor! Adam kulüp yönetmeye değil, kumar oynamaya gelmiş.

Türk sporunda görev yapan 571 hakemden 371’inin bahis oynadığı ortaya çıktı.
Buna artık “bahis çetesi” demek yanlış olmaz.

Yolsuzluk, rüşvet, kumar… Her tarafı sarmış durumda.
Bunu bizzat Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu açıkladı.

Bu bir skandal!
Türk sporunun nerelere geldiğinin açık göstergesi.
Sahada “temiz futbol” edebiyatı yapanların çöküşüdür.

Sporda 10 hakemin 18 bin kez bahis oynamasının yarattığı depremin nereye varacağını göreceğiz.
Sadece bir hakemin son 5 yılda 1.880 kez bahis oynaması, bu işin ciddiyetini gösteriyor.

Sonuçta maçı yöneten hakem, oynadığı bahse göre maçı bitiriyor.
Olacak iş değil!

Cezası ne olacak?
57. maddeye göre 3 aydan 1 yıla kadar men ve hak mahrumiyeti cezası verilebilecek.
Ama onu da garibanlar alır, ağababalar yine sıyırır.

Resmen ayağımıza sıkıyoruz!
Şimdi Türk hakemleri nasıl olacak da Avrupa’da görev alacak?

Bu iş hakemlerle mi kalacak?
Bahis oynayan yönetici ve sporcular da çıkacak mı?
Bahis baronları var mı?
Bu iş çeteleşmeye dönecek mi?
Göreceğiz.

Bildiğim tek şey şu:
Günümüzde yanlış yapan kimse cezasız kalmıyor.

**

KÖYLÜ İLE ALAY EDİLMEZ!

Bugün köşemi ilginç bir fıkrayla tamamlamak istiyorum.
Hafta içinde Nazilli’nin bir köyünden bir köylü kardeşim, bir partiliye köyünün sorunlarını anlatmış.
Siyaset erbabı kardeşimiz ise onu dinlemek istememiş.

Atatürk “Köylü milletin efendisidir.” demiştir ama siyasette bu anlayış artık geçerli değil; herkes bildiğini okuyor.

Küçük bir fıkrayla anlatayım:
Şehirlinin biri, arabasıyla yakın bir köye gitmiş.
Yolda bir tarladaki kuyu başında, gözleri bağlı bir eşeğin dönerek su çıkardığını görmüş.

Şehirli, tarlada çalışan köylüye sormuş:
— Bu eşeğin gözü neden bağlı?

Köylü:
— Beyim, eşeğin gözü bağlı olunca düz gittiğini sanıyor, başı dönmüyor, demiş.

Şehirli devam etmiş:
— Peki, eşeğin boynundaki çıngırak ne işe yarıyor?

Köylü:
— Beyim, ben ileride çalışıyorum. Eşek durunca çıngırak sesi de kesiliyor. Ben de “Deeh!” diye bağırıyorum, eşek yeniden dönmeye başlıyor, demiş.

Şehirli son kez sormuş:
— Peki, eşek durup başını sallarsa ne yapıyorsun?

Köylü dayanamayarak:
— Beyim, senin gibi akıllı eşeği nerede bulacağız! diye cevap vermiş.

Köylü saf ve insancıldır.
Ama unutmayalım: Köylü milletin efendisidir, ihmale gelmez.