Sevmek, muhabbet duymak; karşındakini Allah(CC) için kalbî muhabbet ile kucaklamak, inancımızın aslıdır. Sevmeyen; sevemeyen insandan merhamet beklenemez. Mahlûkâtı, Allah’ın yarattığı varlık olarak sevmek; en güzel erdemdir, fazilettir. Bu, bizim inancımızın bütün benliğimize nakşettiği umdelerin en güzelidir. Hayatımızın bir parçası olmuş bu hissiyatı ne zamanki kendimizden uzak tutuk; felâketlerin başımıza yağmasına zemin hazırlamış olduk. Çevremizin(toplumumuzun, milletimiz) sevgiden uzaklaşması, menfaatin ana unsur olması neticesinde cemiyetin maddî ve mânevî sahalarda tahrifata maruz kalmasına zemin hazırlanmış oldu. Görünüşteki sevmek; zâhiri muhabbetin içteki riyâkârlığın örtülmesine yol açtığı hakikatini fert ve millet olarak başımıza gelen belâ ve musibetlerden anlamak mümkündür. Allah için sevilmeyenler, menfaatine göre muamele gördü. Bu muhabbetsizlik tavırları gün geçtikçe artmaktadır. Yozlaşmanın miktarını, bu sevgisizlikten; “Bütün mü’minler kardeştir” düsturunu hayata geçiremeyişimizden dolayı had safhaya ulaşmıştır.
Bakınız, bin yıldır birlik ve beraberlik dâhilinde hareket etiğimiz; iyi günde kötü günde aynı değerler etrafında pervane gibi döndüğümüz milletin şu anki hali içler acısıdır. Bırakınız “îsâr”ı (mü’min kardeşini kendine tercih etmek) ; “diyergâm”( mü’min kardeşiyle müşterek hareket etmek) hasletimizi bile unutulmuşluklar çöplüğüne atıvermişiz. Toplumdaki bu liyakatsizlik, vurdumduymazlık, inancımızın hususiyetlerine ne kadar uzaklaştığımıza işarettir. Hâlbuki aynı imanı paylaşanlar, aynı kıbleye yönelenlerden birinin ayağına dünyanın en ücra köşesinde diken batsa; başka yerdekilerin ayağa kalkması icab ederdi. Bu ruh maalesef kalmamıştır. Bırakınız başka yerdekini, aynı mahaldekilerin bile birbirine karşı olan husumeti, hasedliği, sevgisizliği çok elem verici bir haldir. Bu noktada sözü İmam- Gazâli Hazretlerine bırakalım:
“İnsanların en mühim arzuları, düşmanlarının belâdan belâya uğramalarıdır. Senin hased hastalığı ile yüklendiğin belâ, bütün felâketlerden büyüktür. Düşmanlarının en üstün arzuları kendilerinin refahda, hasımlarının sıkıntı ve ıstırapta olmalarıdır. Sen kendi kendine onların arzularına uymuş oldun. Bunun için düşmanın senin ölmeni değil, böylece sürünmeni onun elindeki nimetlere bakarak hasetateşi içinde kıvranmanı ister. Bunun için şair:
Düşmanların ölmesin, yaşasın da sendeki nimetleri görerek kıvransınlar,
Onlar durmadan sana hased etsinler ki, hased edilenler kemâldedir, demiştir.
Senin hased hastalığı ile kıvranmadan düşmanının duyduğu huzur,elindeki varlığın kendisine sağladığı huzurdan daha büyüktür. Hatta senin kendisine hased etmekten vaz geçtiğini bilmesi onun en büyük üzüntüsünü teşkil eder. Senin çekememezliğe devam etmen, düşmanının tamamen arzularına muvafık(uygun, münasip) düşen harekettir.
Bütün bunları düşüne bildiğin taktirde, kendi kendinin düşmanı ve düşmanının dostu olduğunu kolaylıkla anlamış olursun. Çünkü tavr-ı hareket ve davranışın, dünya ve ahirette senin aleyhine ve fakat hasmının lehinedir. Zararını sen çekersin, hasmın kârını görür. Herkes yanında menfur(iğrenç,nefret uyandıran),Allah katına mezmum (aşağılanan) ve şimdiki an ve gelecekte şakilerden(şikayet eden) olursun. Bütün bunların yanında istesen de istemesen de hased ettiğin kimsenin nimeti devam eder. Aynı zamanda yalnız düşmanının arzusuna hizmetle de kalmaz, ondan da büyük düşman olan İblîs’i de (Şeytan) alabildiğine sevindirmiş olursun. Çünkü İblis senin sevmediğin kimsede bulunan ilim, vera(takvâ), mevki ve servet gibi varlıklardan, senin mahrum görünce, onu sevmek ve ona saygı göstermekle mükafatta ona ortak olacağından korkuyordu. Zira müslümanlardaki iyiliği seven, iyilikte ona ortaklara ortak olur. Kâmil dindarlar mevkiine yükselemeyenler, onları sevdikleri zaman, onları sevmenin mükafatından mahrum kalmazlar. İşte İblis bundan korkuyordu. Allahü Teâlâ’nın o adama nasib ettiği din ve dünya salâhına sevin de mükâfat kazanırsın. Onun sana düşmanlığı burada ondaki bu seviyelere yükselemediğin gibi, sevgi seviyesine de yükselmeni isterdi. Sen tam İblis’in arzusunu yerine getirmekle onu sevindirmiş ve memnun etmiş olursun. Bedevî’nin biri Resûl-i Ekrem’e:
-Yâ Resûlâllâh, bir kavmi ve onlardaki varlıkları sevenin hâli nedir? diye suâl edince, Resûl-i Ekrem:
- “İnsan sevdiğiyledir”, buyurdu. Yine bir gün Resûl-i Ekrem hutbe îrâd ederken bedevî’nin biri:
-Yâ Resûlâllâh, kıyâmet ne zaman kopacaktır? diye sordu. Resûl-i Ekrem:
-Kıyâmete ne hazırladın? buyurdu. Adam:
-Fazladan namaz kılmış ve oruç tutmuş değilim, ancak Allah ve Resûlüni severim, deyince, Resûl-i Ekrem:
-İnsan sevdiğiyle beraberdir, buyurdu.
Enes (R.A.) diyor ki: “O gün müslümanların en sevinçli bir günü idi. Çünkü hepsi herşeyden çok Allah ve Resûlünü seviyorlardı”. Yine Enes (R.A.) diyor ki: “Biz, Allah’ın Resûlünü, Ebû Bekir ve Ömer’i sveriz, fakat onlar kadar amel edemeyiz. Bununla berâber onlarla beraber olmamızı ümîd ederiz.”
Ebû Mûsâ diyor ki: bunu üzerine ben de Resûl-i Ekrem’e:
- Yâ Resûlâllâh, adam namaz kılmaz, fakat namaz kılanları sever, oruç tutmaz fakat oruç tutanları sever, bunun gibi birçok şeyleri saydı ve bunların hâli ne olacak? dedi.Resûl-i Ekrem:
-İnsan sevdiği ile beraberdir, buyurdu. Adamın biri Ömer b. Abdülâziz’e:
-Gücün yeterse âlim ol, âlim olamazsan talebe ol, hiçbirini yapamazsan, bâri bunları sev. Şayet bunu da yapamıyorsan, hiç olmazsa buğz etme, dedi. Ömer b.Abdülâziz de:
-Allah Allah, demek ki, Allahü Teâlâ bize her işde bir çıkar yol göstermiştir, dedi.
Hadis-i şerîfte:
“Cennet ehli üç zümredir. Bunlar ihsan edenler, (ihsan edemezse) ihsân edenleri sevenler, ( bunu da yapamıyorsa) dilini onlardan çekenler, yâni aleyhlerinde bulunmayanlardır” buyurlumuştur.” ( Hüccetülislâm İmam-ı Gazâli,İhyâu’ulûmi’d-dîn, Bedir Yay.,Tercüme eden:Ahmed Serdaroğlu,İst.,1977,cilt:3,s. 442-443-444)
Haydi, öyleyse, Allah için birbirimizi severek işe başlayalım.
Sevmek; İnancımızın Şiarıdır
Dr. Mesut Mezkit
Yorumlar
Trend Haberler

Didim’de dağıtımı yapılan araziler için bilgilendirme toplantısı yapıldı

Meteoroloji'den Aydın için önemli uyarı

Kuşadası'nda ulaşıma zam yolda

Nazilli'nin evladı attı, 3 puan geldi

Aydın'da 17 yaşında hayatını kaybeden genç kızın annesi: "Motor sevdan aldı seni benden"

Nazilli’de acı olay: Ecel onu sokak ortasında yakaladı