Murat Dağı 2224 metre yükseklik ile İç Batı Anadolu'nun en yüksek dağı olup Kütahya ve Uşak illeri arasındaki doğal sınırı oluşturmaktadır. Murat Dağı Antik Çağ'da Ana Tanrıça Kybele'nin kutsal mekanı idi. Daha sonra Hristiyanlığın dini merkezlerinden biri olarak kutsallık niteliğini devam ettirdi. Kuzeye bakan tarafları çok sarp kayalık olan Murad Dağının doruk kısmı hariç her tarafı ormanlarla kaplıdır. Çam ve meşe ağaçları en çok rastlanan ağaç türleridir. Murat Dağı 114 endemik türle Ege bölgesinin en fazla endemik çeşitliliğe sahip dağı olmasının yanında, Türkiye’de de endemik çeşitlilik bakımından başta gelen dağlardandır. Çok zengin bir bitki çeşidinin yetiştiği Murat Dağı hem tarih araştırmacıları, hem de doğa bilimcileri ve meraklıları için gerçek bir araştırma alanıdır. Dağın insanları çeken bir diğer özelliği ise, büyüleyici doğa güzelliğinin yanı sıra, yazın kavurucu sıcaklarındaki serin havası ve içimine doyum olmayan soğuk kaynak sularıdır. Bol yağış alan Murad Dağı, çevresindeki pekçok akarsuyu besler. Murat Dağından beslenen 5 akarsu ile 3 ayrı denize sular dökülmektedir. Dünya üzerinde bir dağdan çıkan akarsuların 3 ayrı denize döküldüğü başka bir dağ yoktur. Banaz Çayı ile Büyük Menderes nehrine ve Ege denizi’ne, Murat Çayı ile Gediz nehrine ve Ege Denizi'ne, Kokar Çayı ile Sakarya nehrine veKaradeniz 'e, Simav çayı Uluabat Deresi ve Karadere ile birleşerek Marmara Denizine, Porsuk Çayı Sakarya Irmağı' yla birleşerek Karadeniz’e, Akar Çayı ile Eber Gölü'ne su gönderir . Büyük Menderes havzası toprakların yüzde 88’ni Denizli, Aydın, Uşak ve Afyon il toprakları oluşturmaktadır. Havzanın yüzde 44’nü tarım arazileri oluşturmakta olup Türkiye’deki incirin yüzde 65’i, kestanenin yüzde 31’i, zeytinin yüzde 20’i bu havzada üretilmektedir. Havzada su yüzde 79 oranında tarım, yüzde 21 oranında endüstri ve evsel amaçlı kullanılmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına göre işletmelerin 30 m3/gün’den fazla atıksuyu çevreye bırakmaları yasak olmasına rağmen Menderes havzasında yer alan belediyeler ve işletmeler yıllardır atıksularını derelere ve çaylara bırakmaktadır. Havzadaki inorganik su kirliliğin yüzde 82’i kentsel, organik su kirliliğin yüzde 51’i endüstriyel atıksulara bağlı oluşmaktadır. Endüstriyel kirliliğin yüzde 88 sebebi Denizli ve Uşak illeri sanayi kuruluşlarıdır. 2013 yılı WWF’ın Menderes nehri kirlilik araştırmasında Dokuzsele çayının Uşak, Bölme, Omurca ve Ulubey bölümleri ile Banaz çayının Avgan yerleşim yerleri sularında şiddetli organik kirlilik saptandı. Bu araştırmada Denizli Çüruksu çayında da şiddetli organik kirlilik saptandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “2017 yılı Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporuna” göre Dokuzsele çayı 4’cü, Banaz çayı 3’cü, Hamam çayı 3’cü sınıf su kirliliği içermektedir. Tüm bu kirliliklere bağlı olarak bugün Büyük Menderes Türkiye’nin en kirli 3’cü nehri, Gediz ise Türkiye’nin en kirli 2’ci nehri haline gelmiştir. Menderes nehir suları inorganik kirlilik bakımından 3’cü, organik ve sülfat kirliliği bakımından ise 4’cü sınıf su kalitesine sahiptir. Menderes nehrindeki inorganik ve organik su kirliliği daha çok evsel ve sanayi atıksularına, sülfat kirliliği ise daha çok maden atıklarına bağlı meydana gelmektedir. Menderes nehrinin bugün içerdiği su kirlilik seviyesi tarımsal sulama yapılmasına izin vermeyecek boyutlara ulaşmıştır. Yukarı ve Aşağı Büyük Menderes havzasında yapılan bilimsel çalışmalarda Menderes nehir sularının bitkilerin genetik yapısını bozduğu, tarımsal ürünlerin sağlıklı ürün vasfını kaybettiği, bu ürünlerin insanlar tarafından tüketilmesi halinde insanların sağlıklarını kaybedebileceği saptanmıştır. Murat Dağı Uşak şehri için bu dağdan çıkan Dokuzsele çayı sebebiyle can damarı hüviyetindedir. 2011 yılında Uşak Üniversitesi tarafından Ulubey kanyonunda yapılan araştırmada Dokuzsele çayı ile sulanan mısır, fasülye, pancar ve ayçiçeklerin genetik yapılarının bozulduğu,bu nedenle Dokuzsele çay suyunun tarımsal sulamada kullanılmaması gerektiği belirtildi. TÜİK’in yayınladığı Türkiye ölüm oranlarına baktığımızda Aydın ve Uşak illerinde nüfus başı en fazla ölümlerin Uşak’ta Dokuzsele ve Banaz çayına en yakın yerleşim yerleri olan Ulubey-Karahallı-Banaz ve Sıvaslı’da olduğu,Aydın’da ise Büyük Menderes nehir sularında en şiddetli organik kirliliğin ölçüldüğü en yakın yerleşim yerleri olan Yenipazar-Bozdoğan-Kuyucak-Koçarlı ve Çine’de olduğu saptanmıştır.