Kentler bir yaşam alanı olmanın yanında aynı zamanda kendisi de yaşayan bir organizmadır. Kentler tarih boyunca beşeri, fiziki, ekonomik ve sosyo-kültürel birtakım değişikliklere uğramıştır.
Günümüzde kentsel alanların hızlı genişlemesi ve kentsel nüfus oranında yaşanan hızlı artış sebebiyle kentsel tüketim tarihte hiç olmadığı ölçüde artmış,
sonuç olarak da ekonomi, enerji, çevre ve sosyoloji alanlarında birtakım sorunlar ortaya çıkmıştır.
Kentlerin doğal çevre ve toplumsal bir varlık olan insan üzerinde oluşturduğu olumsuz baskıyı kırabilmek ve hızlı kentleşmenin sebep olduğu verimsizliklerin ve plansızlıkların aşılabilmesi amacıyla gelişen teknolojinin bir araç olarak kullanılması kaçınılmazdır. Bunun sonucunda yeşil kent, sakin kent, ekokent gibi yeni tür planlama yaklaşımlarına ek olarak teknoloji temelli akıllı kent yaklaşımı ön plana çıkmaya başlamıştır. Akıllı kent yaklaşımı, teknolojinin yanı sıra marka kent, turizm, eğitim, sağlık, ulaşım, çevre ve kentsel ekonomi bağlamlarına da sahiptir.
Akıllı kentler genel olarak, teknoloji sayesinde zaman tasarrufu sağlamak, bireysel hareketliliği geliştirmek, bilgi ve hizmetlere erişimi kolaylaştırmak, enerji ve kaynak verimliliğini artırmak, kentsel karar süreçlerine katılımı artırmak gibi amaçları olan bir yaklaşımın ürünüdür. Akıllı kent yaklaşımının “akıllı yönetişim, akıllı ekonomi, akıllı hareketlilik, akıllı çevre, akıllı insanlar ve akıllı yaşam” bileşenleri vardır.
Akıllı kent yaklaşımı internet, sosyal medya, büyük veri, bulut teknolojisi, nesnelerin interneti gibi birtakım araçlara ve CBS, akıllı şebeke, akıllı ulaşım, yönetim bilgi sistemi, e-belediyecilik gibi birçok uygulamaya sahiptir. Bu çalışmaların senkronize bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için gerekli mali kaynakların ve hukuki altyapının sağlanması gerekmektedir.
Akıllı kentler, katılımcı yönetişim yoluyla çok aktörlü bir yönetim anlayışını ifade etmektedir. Akıllı kentin bileşenlerinden olan akıllı insan ve akıllı yönetişim kavramları bu katılımın önemine vurgu yapmaktadır. Zira yaklaşımın hedef kitlesi olan vatandaşlar bu sürece dâhil edilmezse çalışmalar amacına ulaşamayacaktır.
Dünya nüfusunun büyük çoğunluğuna ev sahipliği yapan kentlerde doğru stratejilerin benimsenmesi, akıllı kent yaklaşımının başarıya ulaşmasındaki en önemli yapı taşıdır. Bu noktada kentin tarihi, coğrafi, kültürel, sosyal ve ekonomik özelliklerinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Çok disiplinli bir yaklaşım olan akıllı kent, sadece teknolojik bileşenlerden ya da çok uluslu firmaların pazar arayışından değil aynı zamanda insanlardan oluşmaktadır.
Akıllı kentlerin yürütücüleri ve paydaşları şunlardır: Merkezi hükümet, bölgesel ve yerel yönetimler; kent sakinleri ve sivil toplum kuruluşları; uluslararası birlikler ve organizasyonlar; üniversite ve araştırma merkezi gibi akademik girişimler; büyük uluslararası şirketler ve girişimciler; yatırımcılar ve finans kuruluşları; çıkar grupları ve kişiler.
Akıllı kentler, altyapı ve üstyapı sistemleri ile birlikte aşırı nüfus artışı, enerji tüketimi, kaynak yönetimi, çevre ve demokratik kent yönetimi konularındaki sıkıntıları aşmak için bir araç olarak görülmektedir ya da kâr maksimizasyonu amacındaki aktörler tarafından söz konusu sorunlara karşı ulaşılması gereken bir hedef olarak gösterilmektedir.
Türkiye’de kentsel nüfus ve kentsel alanda yaşanan artışla birlikte çevre, ulaşım, enerji ve güvenlik gibi konularda karşılaşılan sorunlarda da artış meydana gelmiştir.
“Türkiye Akıllı Şehirler Değerlendirme Raporu”nda belirtildiği üzere akıllı kent yaklaşımı doğrultusunda gerçekleştirilen uygulamaların “ulaşım, su ve enerji” başlığı ile ilgili gerçekleştirilen çalışmaya katılan 25 büyükşehir belediyesinin 20’si su alanında, 18’i ise ulaşım alanında akıllı kent uygulamasına sahip olduklarını beyan etmiştir. Türkiye’de belediyelerin, akıllı kent yaklaşımı doğrultusundaki çalışmalarda karşılaştıkları en önemli engellerin başında finansman sorunu, belediyelerin birlikte çalışmasını kolaylaştıracak standartların ve rehberlerin eksikliği, mevzuat problemleri, nitelikli insan eksikliği ve uygulamaların vatandaşlar tarafından benimsenmemesi sorunları ön plana çıkmaktadır. Türkiye’de yaşanan kentleşme ve sanayileşme süreci, çevre sorunlarına karşı tedbir alınmasını gündeme getirmiştir. Zira artan enerji tüketiminden kaynaklanan sera gazı salınımı ve küresel iklim değişikliği bu konunun öncelikli konular arasında yer almasını sağlamıştır. Yapılan araştırmada İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi dışındaki büyükşehir belediyelerinin çeşitli akıllı kent araçlarına sahip olmakla birlikte bunları bütüncül bir proje başlığı altında gerçekleştirmedikleri ve köktenci bir akıllı kent çalışması içerisinde olmadıkları görülmüştür.
Türkiye’deki büyükşehir belediyeleri tarafından iOS ve Android cihazlar için üretilen ve vatandaşların kullanımına sunulan 112 mobil uygulama bulunmaktadır. Mobil uygulamaların detaylarına bakıldığında her kent özelinde farklı uygulamalar ön plana çıkmaktadır. Ayrıca yapılan araştırmada Aydın Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından herhangi bir mobil uygulama kullanılmadığı görülmüştür (O. Gürsoy, 2019, Hacettepe Ü.).
Türkiye’deki büyükşehir belediyelerinin akıllı kent stratejisi için şu öneriler geliştirilmiştir:
1) Akıllı kentlerin inşa edilmesi sürecinde gerçekleştirilen yatırımların vatandaşlara doğru bir şekilde sunulmasında akıllı kent uygulamalarının verimliliğinin, etkililiğinin ve etkinliğinin ölçülmesi önemlidir.
2) Toplanan verilerin, ekonomik ve toplumsal faydayı sağlamak ve hizmet kalitesini iyileştirmek için ayrımcılık yapılmadan paylaşılması gerekir.
Ancak, Türkiye’de veri toplamada, toplanan verinin işlenmesinde ve işlenen verinin üçüncü taraflarla paylaşımı konusunda ciddi bir eksiklik bulunmaktadır.
3) Akıllı kent çalışmalarında bileşenlerden hiçbirinin göz ardı edilmemesi, bu çalışmaların öznesi olan vatandaşların süreçlere dâhil edilmesi ve isteklerinin dikkate alınması; akıllı kent araçlarının toplumun tüm kesimleri tarafından erişilebilir ve kullanılabilir olması gerekmektedir.
4) Akıllı kent yaklaşımına ilişkin temel hedef ve stratejiler, dünyadaki iyi uygulama örnekleri ve Türkiye’deki ihtiyaçlar gözetilerek belirlenmelidir.
Türkiye’de yaşanan kentsel dönüşüm süreci, akıllı kent uygulamaları açısından bir fırsat niteliğindedir.
5) Aktörler arasında bütüncül ve koordineli akıllı kent çalışmaları gerçekleştirilebilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve kurumlararası işbirliğin mali açıdan teşvik edilmesi gerekmektedir. Kentlerin akıllı kente dönüştürülmesi veya yeni bir akıllı kent inşa edilmesi sürecinde kaynakların sınırsız olmadığı göz önünde bulundurularak gerçekçi bir vizyon oluşturulmalıdır. Bu vizyon çerçevesinde oluşturulacak bütçe doğrultusunda kentin bütün aktörleri ortak hedefler için çalışmalıdır.
6) Akıllı kent ve marka kent girişimleri birbirini besleyen iki kavramdır. Marka kentlerin yürüttüğü pazarlama çalışmaları, kentsel ekonominin gelişmesine aracılık etmektedir. Marka kentler, ulusal ve uluslararası yatırıcımlar için çekici özelliklere sahiptir.
7) Belediyelerin idari ve mali kapasitelerinin güçlendirilmesi akıllı kent çalışmalarını olumlu bir şekilde etkileyecektir.
8) Belediyeler tarafından akıllı kent girişimlerine yönelik olarak yürütülen Ar-Ge çalışmalarının hem belediyeler tarafından hem de merkezi yönetim tarafından desteklenmesi gerekmektedir.
9) Türkiye’deki akıllı telefon ve sosyal medya kullanım istatistikleri ile siyasi gündemlere yönelik ilgi göz önünde bulundurulduğunda belediyelerin e-belediyecilik çalışmalarını ve özellikle sosyal medyayı daha aktif bir şekilde kullanmasının önemi ortaya çıkacaktır.