Türkiye’de nüfusun yaklaşık olarak yüzde 90’ı kentlerde yaşamaktadır. Bu durum kentsel teknik altyapı tesislerini her zamankinden daha da önemli bir noktaya getirmiştir.
Kentsel altyapılar, biyolojik canlı gibi olup ilk yatırımları sonrası zaman içerisinde bakım, tamir ve onarıma tabii tutulmalı, belli bir süreden sonra da tümüyle yeni teknik ve teknolojik olarak yenilenmesi gereklidir. Teknik altyapı bir bütün ve interdisipliner düşünülmelidir.
Atıksuyun kesinlikle arıtılması gerekmektedir. Hem kanalizasyonda ve hem de arıtılmadan alıcı ortamlara bırakılan atıksular çok kötü kokan gazlar ve sağlık sorunlarına sebep olmakta. Atıksu birçok hastalığa neden olan mikroorganizmalar taşır, kimyasallar ve ağır metaller içerebilir.
Arıtılmış veya arıtılmamış atıksuyun tamamına yakını sonuç olarak alıcı ortama (nehirlere, akarsulara, göllere, denizlere ve okyanuslara, bazen de yeraltı suyuna) ve oradan da içme ve kullanma maksatlı kuyu suyuna kadar girmekte, önemli sağlık riskleri meydana gelebilmektedir.
Güvenli içme suyu sağlamak için toplulukların hem etkili suya hem de atıksu arıtımına çok fazla ihtiyaçları vardır. Ayrıca tekniğine uygun olarak muamele edilmemiş katı atıkların meteorolojik şartlara bağlı olarak oluşan sızıntı suyu evsel atıksudan çok daha büyük kirliliğe sahip olup, böcek oluşumunu artırır.
Atıksularda ki patojenler, kanalizasyon suyu ile doğrudan temas, kanalizasyonla kirlenmiş yiyecek veya içme suyu yiyerek veya insan, hayvan veya böcek taşıyıcılarıyla temas yoluyla yayılır ve bulaşır. Atıksularla ziraat çalışmaları yapılması, özellikle de bitkinin çiçek açma zamanında atıksu ile sulama yapmak tehlikelidir.
Atıksuyun içeriklerini geri tutacak teknik ve teknolojik bir şekilde arıtılmaması ve uzaklaştırılmaması durumunda hastalık taşıyıcılarının yayılması kontrol edilemez. İnsanların atıksulardan hastalığa yakalanmamalarının en yaygın yolu, atıksu ile kirlenmiş hiçbir şey ile temas etmemek veya yememektir.
Atıksu arıtımının yapılmadığı veya yetersiz yapılması durumunda toplumlarda, insana virüs bulaştırma fırsatları sınırsız görünmektedir.
Atıksuyu oluşumundan hemen sonra bertaraf edilmelidir. Bakteriler, virüsler ve parazitler, insanlar için atıksudaki tehlikeli patojen türleridir. Deri, göz ve solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilecek mantarlar da atıksu ve atıksu çamurunda büyür. “Bakteriler”, tifo, paratifo, dizanteri, gastroenterit ve kolera dahil olmak üzere atıksu ile ilgili çeşitli hastalıklardan sorumlu olan mikroskobik organizmalardır. Hepatit A, çocuk felci ve viral gastroenterit, atıksudaki “virüslerden” bulaşabilecek hastalıklardan birkaçıdır. Atıksularda bulunan “parazit” tipleri arasında protozoanlar ve helmintler (parazitik kurtlar) bulunur.
Yerleşim alanlarında oluşan evsel ve endüstriyel atıksu ile yağmur suyunun sağlıklı toplanması ve yerleşim alanı dışına drenaj edilmesi için Türkiye’de Yönetmeliklerde “Ek-1 Kanalizasyon Sistemlerinin Etüt, Planlama Ve Projelendirilmesine İlişkin Teknik Esaslar” bulunmaktadır. Fakat bu esaslara Türkiye uyulduğunu ve gerekenlerin yerine getirildiğini söylemek mümkün değildir. Türkiye’de Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından çıkarılan ve kontrol edilen çok fazla sayıda Yönetmelikler vasıtasıyla atıksular oluşumundan bertarafına kadar takip edilir. Atıksu ile ilgili olarak ayrıca çok sayıda kurum ve kuruluşlarda çalışmalar yapmaktadır. Fakat Türkiye’de bu yönetmeliklere uyulduğunu, kurumların görevlerini tam olarak yerine getirdiğini söylemek de mümkün değildir.
Birçok topluluk için endişe, onarılması, değiştirilmesi veya iyileştirilmesi gereken eskiyen altyapı ve atıksu arıtma tesisleridir. Eski kanalizasyonlar bağlantı yerlerinden veya eskimeleri nedeniyle oluşan çatlaklar vasıtasıyla sızma meydana getirebilirler. Kanalizasyon ve sokak yağmur suyu drenajlarında bileşik sistem kanalizasyon kullanılması halinde, yağmur sonrası veya kar ve dolu eridiğinde sel ve taşma sorunları meydana gelebilir.
Genellikle arıtılmamış atıksu, en yakın göllere, nehirlere veya okyanuslara boşaltılır. Verimli bir atık yönetim sistemi kurmak için, bir atıksu arıtma tesisine giren içeriğin uygun şekilde tanımlanması ve onun karakterizasyonu çok önemlidir. Bu akışın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine dayanır.
Evsel, endüstriyel, tarımsal ve kentsel olmak üzere dört ana atıksu türü sayılabilir. Küçük ve kırsal yerleşimlerde birçok hane fosseptik tank sistemi kullanmaktadır.
Türkiye’de atıksuyun kanalizasyon ağı ile toplanması, Atıksu Arıtma Tesisi (AAT)’ne iletilmesi, arıtılması ve deşarjı durumları arasında bir teknik ve teknolojik ilişki bulunmamaktadır. Dolayısıyla da kanalizasyonun ucuna eklenen AAT’de projelendirilmesi kriterlerine uyum çok zayıf ve yok derecesindedir.
2022 yılı Aydın Çevre Durumu Raporu’na göre; 17 ilçe belediyesinde kentsel atıksu arıtması için 36 adet AAT mevcuttur. İncirliova ve Germencik ilçelerinde ise AAT’si yoktur. Sadece Çine ve Kuşadası’nda ileri arıtma yapılırken, diğer ilçelerde fiziksel ve biyolojik arıtma yapılmaktadır. Aydın’da sadece Efeler, Söke, Kuşadası ve Didim’de Sürekli Atıksu İzleme Sistemi (SAİS) var. Bunun anlamı ise Aydın’ın çoğunda atıksuların akibetinin takip edilmediğidir.
2022 yılı Aydın Çevre Durumu Raporuna göre; Aydın’da endüstriyel kirlilik arıtması için toplam 4 adet AAT’si var. ASTİM’de ileri arıtma, Aydın OSB ve Ortaklar’da kimyasal arıtma, geri kalan OSB’lerde fiziksel ve biyolojik arıtma yapılmakta, sadece Aydın OSB’de SAİS mevcuttur.
Aydın’da bulunan toplam AAT sayısı ve AAT niteliklerine, SAİS mevcudiyetine bakınca, yapılan kentsel ve endüstriyel atıksu arıtma işlemlerinin yetersiz ve eksik olduğu, halk sağlığını tehdit ettiği, çevre kirliliğine sebep olunduğu görülmektedir. Aydın’daki atıksu arıtımı ve deşarjı işlem sonuçlarına baktığımızda Büyük Menderes Havzasının ana su kaynağı ve can damarı olan Büyük Menderes Nehrinin atıksu alan ve taşıyan kanalizasyon kanalı haline getirildiği görülmektedir. Büyük Menderes Nehir suyu içindeki kirlilik yükü, nehir içinde yaşayan canlılar, nehir suyu ile sulanan topraklarda yetişen tarımsal ürünler, bu tarımsal ürünleri tüketen tüm canlılar için hastalık kaynağı haline gelmiştir. Bugün Aydın’da nüfus başı en fazla hastalıklar, kanserler, anomalili doğumlar, genetik değişiklikler ve ölümler Büyük Menderes Nehrine en yakın noktada bulunan yerleşim yerlerinde yaşayan insanlarda meydana gelmektedir. Bu durum ise Aydın’ın güvenli, sürdürülebilir ve nitelikli ekonomik, ekolojik ve sağlıklı geleceğini tehlikeye atmaktadır.