Dünyada, değişimin etkilerinin en fazla görüldüğü yerlerden biri şehirlerdir.
Olumlu bir şehir imajı, o şehirde yaşayan insanlar, yatırımcılar, girişimciler ve turistler için şehrin çekiciliğini artırmaktadır.
Şehir markalaşmasında yeşil imajın önemi ve avantajları gün geçtikçe artmaktadır.
Gerek şehrin cazibesinin artması gerekse sürdürülebilirliğin sağlanması açısından şehirlerin, yeşil politikalar ile yönetilebilmesi gün geçtikçe önemli hale gelmektedir. Yeşil şehirlerin artması, sağlık ve kaliteli yaşam hedefine katkı sağlamaktadır.
Yeşil şehir kavramı, dağınık şehir geliştirme modelinin neden olduğu sorunları ele almak ve şehirlerin daha sürdürülebilir, daha az dağınık ve daha yaşanabilir hale gelmesine yardımcı olmak için yürütülen çeşitli çaba ve araştırmalara verilen isimdir. Yeşil şehir kavram modeli: yeşil ulaşım; yeşil kent tarımı; çevre kalitesi ve su güvenliği; yeşil ve akılı teknolojiler; yeşil binalaşma; yeşil kamu hizmetleri; yeşil altyapı bileşenlerini içermektedir.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasına göre yeşil şehirler: çevresel varlıkların (hava, su, toprak ve biyolojik çeşitlilik) kalitesini korur veya geliştirir ve bu kaynakları sürdürülebilir şekilde kullanır; iklim değişikliği risklerini azaltır ve bunlara uyum sağlar; çevre politikalarının, bölge sakinlerinin sosyal ve ekonomik refahına katkıda bulunmasını sağlar.
Çevreyi ve biyolojik çeşitliliği korumayı, insan sağlığına yönelik riskleri en aza indirmeyi ve döngüsel ekonomiye geçişi teşvik etmeyi amaçlayan Avrupa Birliği tarafından 2010 yılından beri her yıl kriterleri sağlayan bir şehre “Yeşil Başkent Ünvanı” verilmektedir.
Yeşil başkent seçiminde değerlendirmeye alınan çevresel göstergeler: hava kalitesi; su kalitesi ve verimliliği; biyoçeşitlilik, yeşil alan, sürdürülebilir alan kullanımı; atık ve döngüsel ekonomi; gürültü; iklim değişimi göstergeleridir.
Şehirler yeşil bir imaja sahip olmakta, tüm dünyada bu yönleri ile tanınmakta ve şehirlerine turist veya yatırımcı çekebilmektedirler.
Yeşil şehir pazarlaması, bir şehrin yeşil şehir olma yolunda istenilen kriterleri sağlaması ve pazarlama faaliyetlerinin odağındaki temel mesajların yeşil ve sürdürülebilirlik üzerine olması olarak ifade edilebilmektedir.
Yeşil şehir pazarlaması faaliyetleri kapsamında gelinen son aşamalardan biri yeşil şehir markalaşmasının sağlanmasıdır.
Yeşil şehir markasının temel bileşenleri ise yeşil statü, yeşil alan, yeşil potansiyel, yeşil eğilim, yeşil vatandaşlık, yeşil altyapıdır.
Yeşil şehir pazarlamasında ulusal ve uluslararası düzeyde kurulan iletişim ve çeşitli örgütlere, birliklere, ağlara katılım önem taşımaktadır.
Yeşil şehirlerde, yerel çevre politikası oluşturabilmek için: yeşil şehirlerin tarihsel kökeni ve sürdürülebilir kentsel gelişimi; bu konuda seçici ve ölçülebilir politika tanımlarının oluşturulması; politikaların uygulanmasını sağlayabilecek finansman programları ve kamu yatırımları; ekstra yerel politika ağları ve paydaşlar ile ilişkiler, onlarla yapılan fikir alışverişleri ve sağlanan destekler; yerel ağlar ve ittifakların sürekli olması; şehre yeşil şehir imajı ve kimliği kazandırılma unsurları gerekir.
Yeşil şehir kimliği şehre politik ve ekonomik açıdan rekabetçi bir avantaj sağlamaktadır.
Yeşil şehir eylem planında: iklim ve yenilenebilir enerji, yerel binalaşma, yeşil ulaşım, sıfır atık, doğaya erişim, temiz su, yerel yiyecekler, temiz hava, yeşil ekonomi, daha az karbon ayak izi amaçları yer almaktadır
Yaşanılan ve görev yapılan Büyükşehir Belediyelerinde ve Belediyelerde şehirlerin yeşil şehir haline gelmesi için yapılması ve izlenmesi tavsiye edilen süreçler şu şekildedir: Düşük emisyonlu araçlara geçilmeli, süründürülebilir ulaşım ve sürdürülebilir lojistik sektörü geliştirilmeli; iklim dostu akıllı tarım uygulamaları ve düşük karbonlu tarım teknikleri ile tarımda biyolojik çeşitlilik arttırılmalı; endüstriyel alanlarda kirlilik azaltılmalı, yüksek risk taşıyan bölgeler için taşkın planları oluşturulmalı, acil durumlarda güvenli ve temiz suya erişim çalışmaları yapılmalı; enerji verimli, düşük veya sıfır karbonlu teknolojiler kullanılmalı, bölgesel yenilenebilir enerji teknolojilerinin kullanımı sağlanmalı; belediye binalarında net sıfır enerji tüketimi sağlanmalı, bina atıklarının geri dönüşümü gerçekleştirilmeli, kentsel dönüşüm teşvik edilmeli; yağmur suyu sistem çalışmaları yapılmalı, göletli veya göletsiz sulak alanların restorasyonu yoluyla mevcut biyolojik çeşitlilik artırılmalı, denizdeki balıkçılık faaliyetleri yeniden düzenlenmeli, denizlerdeki biyoçeşitliliğin artırılması çalışmaları yapılmalı; kamu alanlarında yenilenebilir enerjinin kullanımı teşvik edilmeli, atık toplama altyapısı geliştirilmeli.
Çevresel ve rekabetsel sürdürülebilirliğin sağlanması amacı ile şehirlerin yeşil şehirler haline gelmesi oldukça önem arz etmekte olup, yaşanılabilir bir dünya için yeşil şehirlerin artması çalışmalarının desteklenmesi gerekir.
Yeşil şehirlerin geliştirilebilmesi öncelikle o şehirde yaşayan halk, sonrasında ise turistler ve yatırımcılar için önemlidir.
Yeşil şehirlerin geliştirilmesi şehrin yerel yönetimleri ile birlikte özel ve kamu alanındaki kurumların, yerel halkın ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmesini gerektirmektedir. Bir şehrin yeşil şehir statüsüne ulaşması ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasının tüm paydaşlarının katılımını gerekli