Atalarımız 1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi’ni kazanarak Anadolu’ya yurt edinmişlerdir. Anadolu’ya yurt edinmek kadar, yurt edinilen Anadolu’yu muhafaza etmek, elde tutmak tarih boyunca kolay olmamıştır. Hiçbir dış güç atalarımıza “hoşgeldiniz Anadolu’ya “ dememişlerdir.
Tarih boyunca Anadolu üzerinde entrikalar, oyunlar her zaman olmuştur. Gerek Selçuklu gerekse de Osmanlı hanedanları bu entrikaları bertaraf etmeyi başarmışlardır. Son olarak da Mustafa Kemal Atatürk, dış güçlerin alayına bertaraf etmiştir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün başarılı olmasının temelinde; çok iyi tarih bilgisine sahip olması, şeffaf olması, demokrasiye inanması, halkla arasındaki mesafenin “0” km olması yatmaktadır. Çünkü bürokratlar, siyasi yöneticiler, danışmanlar nefsine uyup fevri davranışlarda bulunarak kişisel menfaat arayışına girebilirler veya birilerinin kişisel menfaatine gözetebilirler. Hükümet’i bilerek veya bilmeyerek yanıltabilirler.
Batı bizi sevmiyor, batı bizim ilerlememizi istemiyor, batı bizi yardımcı olmuyor, batı bize dost değil, batı bizi istemiyor……. vs. Peki batı Selçuklu’yu seviyor muydu? Ve de Selçuklu’nun ilerlemesini istiyor muydu? Elbette hayır. Peki batı Osmanlı’yı seviyor muydu? Ve de Osmanlı’nın ilerlemesini istiyor muydu? Elbette hayır. Peki batı Mustafa Kemal Atatürk’ü seviyor muydu?. Ve de Türkiye’nin ilerlemesini istiyor muydu? Elbette hayır. Fakat batı Selçuklu’yu, Osmanlı’yı, Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve hayranlık duyuyordu. Türkiye gibi zor coğrafyalarda başarılı olabilmek, dış güçleri bertaraf edebilmek için kesintisiz tarih bilmek ve içine sindirmek gerekir. Belki başka ülkelerdeki üst yöneticiler; ekonomist, mühendis, doktor, olabilir. Ama Türkiye gibi zor coğrafyalardaki milletleri tarihçiler yönetmelidir. İşte o zaman dış güçlerin korkulacak, yakınılacak, şikayet edilecek bir tarafının olmadığını, görürüz. Tam aksine dış güçlerin hayranlık duyduğu, saygı duyduğu bir ülke haline geliriz.
Yani korkan değil korkulan, hayranlık duyan değil hayranlık duyulan, dış ticaret açığı veren değil dış ticaret fazlası veren, yurtdışına beyin göçü veren değil yurtdışından beyin göçü alan, devlet kurumlarını özelleştiren değil devlet kurumlarına yenilerini ekleyen, S400 alan değil S400 satan (teknoloji anlamında) yabancı yatırımcı bekleyen değil yabancı işgücü bekleyen, uçak alan değil uçak satan, …vs ülke haline geliriz. Nasıl ki bizim, Anadolu’da 1000 yıllık şanlı bir tarihimiz var, dış güçlerin de Anadolu’da bizim üzerimizde, bizi yıkmaya yönelik 1000 yıllık mücadelesi vardır. Yani dış güçler yeni peydahlamamıştır.