Dünyanın en huzurlu ülkeler sıralaması açıklandı. İskandinav ülkeleri, Finlandiya, Norveç ve İsveç ilk üç sırayı aldı. 4. sırayı da İsrail oturdu. Türkiye 143 ülke arasında 98’inci oldu.

Olumsuzluklarda en önlerdeyiz. Tedbir almayı beceremiyoruz. Yaşananlardan ders almayı da maalesef bilmiyoruz.

Hep işlerimiz tersine tersine gidiyor. Burdur’dan gelen bir arkadaşım, mahallesinde seçime giren bir muhtarın aza listesini gösterdi.

Çok şaşırdım. Listeyi inanmak istemedim. Tekrar tekrar baktım.

Bu listeyi, listeyi siz okurlarımla paylaşmayı uygun gördüm.

Burdur merkez mahallelilerinden KONAK Mahallesi muhtar adayı, elektrik, elektronik mezunu mühendis bir hanım.

Azalarının sırası ile isim ve meslekleri de şöyle,

ASİL ÜYELER;

1- Ayşegül Tofur - ARKELOG

2- Meltem Yılmaz Özev - MİMAR

3- İsa Can Uygunalp - VETENİNER

4- Zeliha Ünal Işık - MİMAR

YEDEK ÜYELER;

1- Mehmet İleri - OTO KUAFÖRÜ

2- Selma Yeşildal - EMEKLİ

3- Murat Özev - İNŞAAT MÜHENDİSİ

4- Durmuş Serttaş - İNŞAAT MÜHENDİSİ

Bu listeyi görünce, bir Nazillili olarak utandım. MİLLET GİDİYOR MERSİNE, BİZ NAZİLLİ’DE GİDİYORUZ TERSİNE.

Bakıldığında sonuçta bir mahalle muhtarı. Ama mahallesini temsil edenlerin listesi gurur verici.

Bir mahalle muhtarının işini HİZMETE YÖNELİK İŞİNİ, nasıl ciddiye aldığını gösterdim size.

Mahallesi için neler düşündüğünü, listesine bakarak kara cahil bile anlar.

Nazilli’de, birbirimizle boğuşurken duygularımızın esiri oluyoruz. Maddiyat, her şeyin önüne geçiyor. Kuralları unutuyor, duygusal davranıyoruz, yaşıyoruz.

100 bin nüfuslu Nazilli Belediyesi’ni yönetecek partilerin, Belediye Meclis Üyelerini, mesleklerini, liyakatlerine ve tahsillerine bir bakın. İşi bilenlerin yerine, liyakati olmayanlarla doldurmuşuz.

Paralı ve hatırlı olanları seçiyoruz. Bir mahalle muhtarı kadar olamıyoruz. Hizmete yönelik değil, kişisel menfaate dayalı hesaplarla uğraşıyoruz

Bu nedenle, belediyeler borç batağında yüzüyor. Birçok başkan adayı bu yanlışlar yüzünden seçim kaybedecek.

ARTIK MİLLETİN GÖZÜ AÇILDI. ÇİRKİN ZİHNİYETE PRİM VERMİYOR. BU SEÇİMLERDE, BUNU AÇIK SEÇİK GÖRECEĞİZ. YAPILAN YANLIŞLARIN BEDELİNİ MALESEF BELEDİYELER ÖDEYECEK. VEBALİNİ DE MİLLET ÇEKECEK.

**

BU GİDİŞ NEREYE KADAR?

62 yıldır seçim yaşıyor, oy kullanıyorum.

Türk demokrasisinde bu kadar kin, öfke, nefret ve hakaret dönemi görmedim. Akıllar alacak gibi değil, almıyor.

Bu kadar ŞAHSİ MENFAATLERİN, PARTİ MENFAATLERİNİN MİLLET MENFAATLERİNİN önüne geçtiği bir dönemi hatırlamıyorum. Rastlamadım.

İNSANLARIN, bu kadar iffet, namus, şeref, haysiyet ve onuru ayaklar altına aldığını kalmadı.

İktidar muhalefet ilişkileri çok kötü, nefret saçıyor. Milleti temsil eden liderler milleti bölmekte, ayrıştırmakta birbiriyle yarışıyor.

Ekonomik sıkıntılar, milleti bunalttı. Milletin yüzde 60’ı açlık sınırı altında hayata tutunmaya, yaşamaya çalışıyor.

Milletin çektiği bu kadar sıkıntı bile, iktidar ile muhalefeti bir araya getiremedi.

Ülkenin dört etrafı Türkiye’yi iç çatışmaya itmeye, gözleri kesse Türkiye’yi yutmaya çalışan, düşman ülkelerle dolu.

Partiler Türkiye’nin bekası diye siyaset yapıyor. Kendileri bile bile ülkemizin bekası ile oynuyor.

Ülkede yalan, dolan aldı başını gidiyor. Atatürk ilkeleri ayaklar altında. Din siyasetin elinde oyuncak oldu.

Algı siyaseti, milli birliğimize zarar veriyor. Her geçen günde dalga dalga büyüyor.

İçişleri bakanımızın, arkası kesilmeyen uyuşturuculara, suç şebekelerine ve ahlak dışı çetelere yaptığı operasyonlar ülkemizin geldiği noktayı gösteriyor.

Ama biz, yine de yaşananlardan ders almıyoruz. İnadına kin ve öfke yayıyoruz.

Son olarak Sayın Cumhurbaşkanına yapılan sözlü saldırı ile 21 yıldır Atatürk’ün makamını kirlettin hakareti yapıldı. Çok acı öfkemizin esiri olmuşuz.

Dünya bize gülüyor. Hiç değilse bunun farkına varın. Bizden başka dünyada hangi ülke kin, öfke ve nefret siyaseti yaşıyor.

Bu siyaset nereye kadar sürer. Hepimiz şunu iyi bilelim. BAŞKA TÜRKİYE YOK. UNUTMAYALIM…

**

MİTİNG AYRI, SANDIK AYRI!

Bundan böyle siyaseti mümkün olduğu kadar esprisi üzerinden değerlendirmeye çalışacağım.

Milletin çirkin siyasetten psikolojisi bozuldu.

Türk siyasetinde bir Osman Bölükbaşı vardı. 1913’te doğmuş, 6 Şubat 2002 yılında rahmetli olmuştu.

Hitap gücü Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı bile 10’a katlardı. Diksiyonu, Sayın Tayyip Erdoğan’ı gölgede bırakırdı.

O kadar hitabı güçlü bir liderdi. Bende 1950’li yıllarda onu çok dinlemeye gitmiştim.

1950’li yıllarda Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ni kurmuştu. 6 dönem milletvekilliği yapmıştı

Her mitingi ne esprisi ve doyulmaz sohbetini dinlemek için rekor sayıda millet gelir, alanları doldururdu.

İktidar partisinin mitingleri onun mitingleri kadar alanları doldurmazdı.

O kalabalığı görenler “Bu seçimi Osman Bölükbaşı’nın partisi açık ara kazanır” derlerdi.

Sonuçta, sadece partisinden kendisi milletvekili seçilirdi.

Siyasette tek vekilli parti olarak anıldı. Bu hep böyle devam etti.

CHP Genel Başkanı sayın Özgür Özel de, son mitingleri için “gittiğim her yerde meydanlar dolu, CHP mitinglerinde alanlar milleti almıyor” diyor. Ne güzel ifadeler.

Aklıma rahmetli Osman Bölükbaşı geldi.

Sayın Özgür Özel başkanım.. Siz alanlara gelenleri değil de size oy verenlere bakın.

Osman Bölükbaşı’nın duruma düşmeyin demek istiyorum.

Onun için milletin son kararını beklemek lazım. Mitinge gitmekle, oy vermek çok ayrı şeyler.

Sayın Özel’in bir açılımı da hoşuma gitti. Hani bizim şu TÜİK var ya, onun açılımını meydanlarda TAYYİBİ ÜZMEYEN İSTATİSTİK KURUMU demiş.

Teşbihte hata olmaz derler. Hiç değilse,

KÜFÜRLÜ, HAKARETLİ, ÖFKELİ SİYASET YAPMAKTAN ÇOK İYİDİR.

**

GÖKHAN ZAN VAKASI!

HERKES İŞİNİ YAPACAK SÖZÜ çok yerde konuşulur.

Hani birde halk dilinde “herkes sakız çiğner ama Ayşe ablam gibi çatlatamaz, patlatamaz” derler

Hepsi de önemli sözler. İnsanlar bildiği işleri yapmalı.

Siyaset bilimi başlı başına bir meslek. Hataya izin vermiyor. Hatay’da yaşanan GÖKHAN ZAN olayı da böyle bir şey.

Depremdeki tepkisi, gözyaşları ve sözleri ile ön plana çıktı. Milletin büyük övgüsüne layık olmuştu.

Hatay’da Lütfi Savaş ile başlayan fiyasko, Gökhan Zan ile devam etti. Ve yanlışları yüzünden GÖKHAN ZAN BALONU PATLADI.

Ortaya çıkan durumdan sonra, Gökhan Zan bitmiştir. Bundan sonrası teferruattır.

Siyasetin, futbol oynamaya benzemediğini gördüğü gibi siyasette kirli ilişkiler maalesef kişinin sonunu getiriyor.

Gökhan Zan da bu sonu, kısa sürede yaşadı. Olay 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin konuşulmasını, kutlamasını bile etkiledi.

Bu, Zan’ın hatasından ortaya çıkan bir durum. Ülkemizde ortaya çıkmamış binlerce yanlış ve olumsuz vakalar var. YAZIK OLDU, GÖKHAN ZAN’A…