Hamd, yalnızca Allah'adır.
Onbir ayın sultanı, mübarek Ramazan-ı Şerif ayına önümüzdeki Cumartesi günü girmiş olacağız. 1 Nisan Cuma günü akşamı da inşallah ilk teravih namazımızı kılarak o akşam da gece ilk sahura kalkacak ve bir aylık Ramazan orucuna başlayacağız.
Ramazan; dua, niyaz, ibadet ve sabır ile iradelerimizin eğitildiği, nefislerimizin terbiye edildiği; tövbe ile günahlardan arınıldığı, amel defterinin sevapla doldurulduğu, ahlakın güzelleştirildiği ve Allah’ın rızasının kazanıldığı bir aydır. Çünkü kul, şehevi duyguları, yeme ve içmesi, söz, eylem ve davranışları, aile fertleri, komşuları, akrabaları, varsa işçileri, maiyetinde çalışanları ve diğer insanlarla ilişkilerinde Allah için kendisini disipline etmekte, hayra, iyiliğe ve güzelliğe yönelmektedir.
Bu aya Ramazan denilmesinin hikmeti;
Ramazan, Arapça bir kelimedir. Bu mübarek aya Ramazan isminin verilmesindeki hikmet şöyle belirtilmiştir:
- Yaz sonunda, güz mevsiminin başında yağan ve yerdeki tozları temizleyen yağmur manasına gelen "ramdâ" kelimesinden alınmıştır. Bu yağmur, nasıl yeryüzünü yıkayıp tozlardan temizliyorsa, Ramazan ayı da mü'minleri günahlardan öylece temizler.
- Diğer bir anlamı da güneşin şiddetli hararetinden taşların yanıp kızması anlamına olan "ramad" kelimesinden alınmıştır. Böyle kızgın yerde yürüyenin ayakları yanar, zahmet ve meşakkat çeker. Bunun gibi oruç tutan kimse de açlık ve susuzluğun hararetine katlanır, meşakkat çeker, içi yanar. Kızgın yer orada yürüyenlerin ayaklarını yaktığı gibi, Ramazan da müminlerin günahlarını yakar, yok eder.
Her iki mananın birleştiği nokta; oruçlunun bu ayda günahlardan arınacak olmasıdır.
İnşallah bizlerde Ramazan ayını gereği gibi ibadet, taat, hayır hasenat ve güzel ahlakla değerlendirerek, Rabbimizi razı ederek, günahlardan temizlenerek bayrama affedilmiş olarak çıkan kullardan oluruz.
Peygamber Efendimiz Ramazan ayı hakkında, “Ramazan’ın Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş’tur” buyurmaktadır. (Beyhaki , Şuab, 3/306)
Bizlerde bu ayın rahmet ve mağfiretinden istifade ederek, cennete girecek olan mü'minlerden olmaya gayret edelim inşallah.
Ramazan’da iyilikler elbette daha fazla karşılık bulacaktır. Çünkü bu ay Allah’ın rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı aydır.
Hadîs-i şerîfde buyurulur: “Eğer insanlar, Ramazan-ı Şerîf’in ne olduğunu lâyıkıyla bilselerdi, senenin tamamının Ramazan olmasını arzu ederlerdi.”
Büyük ecir ve sevaplarla dolu olan ramazan ayına girerken, bu ayı ihya etmek için manen hazırlıklı olmak lazımdır. Kendimizi bu ayın sevap ve mükafatına hazırlıklı ve lâyık bir hale getirmeye çalışmalıyız. Bunun için:
Ramazan ayına girerken maddî ve manevî kirlerden temizlenmeli, işlediğimiz günahları terk ederek Cenab-ı Hakk'a tövbe ve istiğfar etmeliyiz. Mesela; beş vakit namazı düzenli olarak kılmıyorsak, bir daha terk etmemek üzere devamlı kılmalıyız.
Başkalarına haksızlık etmişsek, onlardan helâllik dilemeliyiz. Kul hakkıyla Allah'ın huzuruna çıkmak büyük bir tehlikedir. Haksızlık ve kötülük yapanların mutlaka tevbe ederek, helâllik alması gerekir.
Ramazan ayına girerken; Dinimiz’in haram kıldığı kin, hased, dedikodu, yalan, bühtan, iftira, gıybet, nefret gibi kötü huylardan vazgeçmeliyiz. Dünya ve ahiretimiz için faydası olmayan her türlü davranışlardan uzak olmalıyız. Rabbim ramazan ayımızı bereketli eylesin. Yaptığımız ibadetleri noksansız ve kusursuz olarak amel defterimize kaydetsin. Ramazanı bizden razı etsin inşallah…