On bir ayın sultanı, Kur’an ve oruç ayının rahmet gölgesi üzerimize düşmüş bulunmaktadır. Önümüzdeki Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece inşallah sahura kalkarak, gecesine de ilk teravih namazını kılarak, ramazan orucunu tutmaya başlayacağız. Bizleri On bir ayın sultanı olan Ramazan Ayı'na kavuşturan Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve şükürler olsun, Onun Sevgili habibi peygamber efendimize salat'u selam olsun.
Medine'ye hicret ile birlikle İslâm dini, kendi müesseselerini oluşturmaya başlamıştı. Mescid-i Nebevi'nin yapılmasının ardından hayat, vahyin kılavuzluğunda, "inanç-amel bütünlüğü" içinde gelişmeye devam ediyordu. Medine'ye geleli daha on sekiz ay olmuştu. Kısa bir süre önce kıbleyi Mescid-i Aksâ'dan Kabe'ye çeviren Yüce Allah, bu sefer hicrî takvimin 8. ayı olan Şaban ayında, Ramazan orucunu farz kılan şu âyetleri indirdi:
"Ey inananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınasınız diye size de sayılı günlerde faiz. kılındı... Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez- Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız vc size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir."( Bakara 182-185)
Bu âyetler, Ramazan ayının, diğer aylardan ayrıcalıklı olduğunu açıkça ifade etmektedir. Çünkü;
Ramazan, oruç ayıdır.
Ramazan, Kur'an ayıdır.
Ramazan, takva ayıdır.
Ramazan, Allah'ı yüceltme ayıdır.
Ramazan, şükür ayıdır.
Ramazan, doğruyu bulma ayıdır.
Ramazan, tevbe ayıdır.
Ramazan, itikâf yani tefekkür ve taabbüd ayıdır.
Ramazan, Allah'ın koyduğu sınırları gözetme ayıdır.
Ramazan, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini içinde saklayan bir aydır.
Böylece toplumsal dayanışma ve paylaşma şuurunu aşılayarak, bir anlamda "irade eğitimi" vermek suretiyle, müminlere kişilik kazandırarak, "kâmil bir mü-min" olmanın yollarını gösterir.
"Ramazan", sözcük olarak "yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur manasında "er-ramza" kelimesinde veya "Güneş ışınlarından taşların yanıp kızması" anlamında olan "er-ramaz" kelimesinden alınmıştır. Bu yağmur, yeryüzünü nasıl temizleyip yıkarsa; kızgın yer, orada yürüyenlerin ayaklarını nasıl yakarsa, Ramazan ayı da müminleri günah kirlerinden öylece temizler, yakar, yok eder. (Razi,Tefsir, 5,71)
Ramazanı değerli ve ayrıcalıklı kılan hususlar, ise İnsanlığa gönderilen son rehber kitap Kur'ân-ı Kerîm'in bu ayda indirilmesi, Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin bu ayda olması, Temel ibadetlerden olan oruç farizasının bu ayda tutulması, Teravih, mukabele, itikâf, iftar, sahur ve fıtır sadakası gibi önemli sünnetlerin hep bu ayda yaşanmasıydı.
Son kitap olan Kur'an'ın bu ayda inmesi, sıradan bir ay olan Ramazan'ı "Mübarek ay" yapmıştı. Kur'ân-ı Kerîm'de adı anılan tek aydır, Ramazan ayı. Yüce Allah onu sadece anmakla kalmamış, yukarıdaki âyetlerle aynı zamanda onu oruç ayı olarak belirlemiştir. İşte bütün bu ayrıcalıkları sebebiyle kültürümüzde Ramazan, "on bir ayın sultanı" olarak kabul görmüştür.
İslâm ile yepyeni anlamlara kavuşan Ramazan kelimesi, bize mübarek bir zaman dilimini, tam bir huzur iklimini çağrıştırır. Ramazan ayı boyunca Müslümanlar, toplum olarak ibadet yoğunluğu ve heyecanı içinde olurlar. Çünkü Ramazan, ilmin, inancın, ibadetin, ahlâkın, dayanışmanın, kardeşliğin daha da olgunlaştırılabilmesi için Müslümanlara ikram edilmiş bereketli bir eğitim mevsimidir.
Müslüman bu zaman diliminde Rabbiyle, kardeşleriyle, nefsiyle ve şeytanla olan ilişkilerini gözden geçirir, gece gündüz tam bir ay süren yoğun bir eğitim faaliyetinden güçlenerek, arınarak çıkar.
Allah Resulü, Ramazan ayına kavuşma arzusunu dualarında açığa vururdu. Enes b. Mâlik'in naklettiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Peygamber Efendimiz şöyle dua ederlerdi:
Enes b. Mâlik'ten rivayet edildiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Resûlullah (sav) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!" (Taberani,el-Mu'cemü'l-evsat, IV. 189)
Ayrıca Sevgili Peygamberimiz, Ramazan öncesinde yaptığı sohbetlerle, ashabının zihinlerini ve gönüllerini bu mübarek aya hazırlardı. Nitekim Ramazan ayının bu niteliklerini şu sözleriyle özetlemişlerdi:
"Mübarek Ramazan ayı size geldi Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır." (Nesai, Siyam, 5)
"Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen günahlarından vazgeç! Allah'ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir. (Tirmizi,savm,1)
Ramazana yetiştiği hâlde onun kadrini ve kıymetini bilmeyen birinin, kendisine yazık ettiğini şöyle ifade buyurmuştur: "Ramazan ayına girdiği hâlde günahlarını affettirmeden bu ayı tamamlayan kişinin burnu yerde sürünsün!" (Tirmizi Deavat,100)
O halde gelin şu duygularla Ramazan Ayını karşılayalım:
Ramazan ayı, berekettir, ziyafettir, zarafettir.
Ramazan ayı, ibadettir, rahmettir, mağfirettir.
Ramazan ayı, ruh ve nefis için, birey ve toplum için takvadır, korunmadır.
Ramazan ayı, selâmdır, esenliktir, sükûnettir, sekinettir, dinginliktir, olgunluktur.
Ramazan ayı, kardeşliktir, dayanışmadır, paylaşmadır.
Ramazan ayı, zenginin oruç tutarak yoksulu anlaması, kısmen de olsa onun hâlini yaşamasıdır.
Ramazan ayı, geçici olarak yeme-içmeden uzak kaldığı nimetlerin kadrini bilmek ve onları veren Rezzâk olan Allah'a karşı şükür görevini hatırlamaktır.
Ramazan ayı, kötü alışkanlıklara son verme, iyiden, güzelden yana yeni sayfalar açma fırsatıdır.
İşte bu bilinç içerisinde dolu dolu yaşanan Ramazan, sonrasında gelen ayların hatta bütün bir yılın verimli geçirilmesini sağlayacaktır.