Aylin Çerçi tarafından meme kanserli hastalarla yapılan vaka-kontrol çalışmalarında D vit. düzeylerinin (<32 ng/mL) yüzde 66.5 ile yüzde 75.6 oranlarında düşük olduğu bildirilmektedir.
Akciğer kanseri ve serumdaki D vit. seviyesi arasında anlamlı negatif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Yine D vit. eksikliği ve iyi difaransiye tiroid karsinoma arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanarak vitamin D eksikliğinin tiroid kanseri için bir risk faktörü olabileceği belirtilmiştir.
Vitamin D'nin anti kanser etkiye sahip olduğu yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur. D vit.nin antikanserojen etki mekanizmaları; hücre farklılaşmasını arttırmasına, hücre büyümesini tetikleyen sinyalleri baskılamasına, hücre büyümesini inhibe eden sinyalleri tetiklemesine, hücre çoğalmasını, metastazı ve anjiogenezi inhibe etmesine bağlıdır. Ayrıca, inflamasyonu da baskı altında tutarak kanser gelişimini indirek yoldan engellemektedir. Apoptozis vücudun kanserden korunma mekanizlarının en önemlilerinden biridir. Apoptozisi artıran veya azaltan besin maddeleri, gıda takviyeleri ve ilaçlar kanser mücadelesinde oldukça önemlidir (İsmail Mücahit Alptekin).
Yapılan çalışmalara göre olası antikanser etkisinin ortaya çıkması için önerilen serum vitamin D düzeyi 30 ng/mL -150 ng/ml arası olup bunun için gerekli D vit. dozu günlük 1000 IU’dir. Bu konuda Lappe ve ark.’larının yaptığı bir çalışmada D vit. düzeyi 29-39 ng/dl arasında olacak şekilde günlük 1100 IU D vit. verilen ve kalsiyum takviyesi yapılan postmenopozal kadınlarda kanser riskinin yüzde 60’dan yüksek bir oranda düştüğü gösterilmiştir.
D vit. eksikliğinin klasik tanımlanmış kemik hastalıklarının dışında, enfeksiyonlar da dahil olmak üzere başka hastalıklarla ilişkili olabileceği belirlenmiştir.
D vit. eksikliğinde gen ekspresyonuna dayalı olarak kanser, diyabet, multipl skleroz gibi hastalıklara yakalanma riski artmakta olup, immün cevap yetersizliği, gebelikte düşük riskinin artışı, gebeliğin sonlanması, hipertansiyon ve depresyonda etkili olduğu ortaya konmuştur (Havva Sert).
Dermatolojik hasta grubunda D vit. eksikliği özellikle enflamatuar deri hastalıklarında yaygın olarak görülebilmektedir. D vit.nin, Behçet hastalığı, atopik dermatit, allerjik kontak dermatit, psoriasis, vitiligo, alopesi areata, pemfigus vulgaris ve rozasea gibi deri hastalıkları üzerindeki antienflamatuar ve immünmodülatör etkisinden bahseden pek çok çalışma bulunmaktadır (Nurşad Çiftçi).
D vit. eksikliği çocuklarda rikets, yetişkinlerde ise osteomalazi tabloları ile karşımıza çıkar. D vit. eksikliği özellikle yaşlılarda yaygın bir sağlık sorunudur. Dünyada bir milyar insanda D vit. yetersizliği/eksikliği olduğu tahmin edilmektedir. İleri yaş, obezite, yeterli güneş ışığı alamama, deri rengi gibi faktörler D vit. eksikliği ile ilişkilidir. Kronik hastalığı olan yetişkinler D vit. eksikliği için birçok risk faktörü taşımaktadır. Kronik hastalığın şiddet derecesine bağlı olarak fiziksel aktivite ve hastaların ev dışında geçirdiği zaman kısıtlanmakta ve buna bağlı olarak da güneş ışığından faydalanılan süre azalmaktadır. Serum D vit.düzeylerinin 20 ng/mL altındaki düzeyleri azalmış fiziksel aktivite düzeyi, kırık riskinde artış ve yüksek mortalite oranı ile ilişkili bulunmuştur. Ayrıca kronik hastalıklar nedeniyle kullanılan ilaçlar da D vit. düzeyini etkileyebilmektedir. Steroid kullanımının D vit. düzeylerini azalttığı bilinmektedir. D vit. yüksek doz takviyesinin D vit. yetersizliği olan yaşlı kadın hastalarda inflamasyonu baskıladığı, antioksidan kapasitesini artırdığı oksidatif stres biyomarkerlarının artmasıyla ortaya konmuştur.
D vit.nin beyin gelişimi üzerine etkisi ve nöropsikiyatrik hastalıklar için biyolojik risk faktörü olabileceği tartışılmaktadır. Kronik D vit. eksikliğinin Parkinson hastalığı patogenezinde rol oynayabileceği öne sürülmüştür. Parkinson hastalarında D hipo- vitaminozunun yüksek prevalansı ve D vit. eksikliği ile Parkinson hastalığı gelişimi arasındaki ilişki son zamanlarda yapılan bazı çalışmalarda bildirilmiştir (İpek İnci).
Düşük serum D vit. düzeylerinin gündüz uykululuk halinde artışa yol açtığı bildirilmiştir. D vit. eksikliğinin uyku patolojilerinin oluşmasında önemli rolü olduğu ve vitamin replasmanının hastaların çoğunda semptomları düzelttiği bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda D vit. düzeyi 20 ng/mL’nin üzerinde olan hastaların hiçbirinde gündüz uykululuk haline rastlanmadı. D vit. düzeyi 10-20 ng/mL olan grubun yaklaşık üçte birinde, 10 ng/mL’nin altında olan grubun ise hemen hepsinde artmış gün içi uykululuk hali vardı (Erkan Mesci).
Türkiye dahil tüm dünyada yapılan çalışmalarda D vit. düzeylerinin büyük oranda düşük olduğu bulundu. Aydın’da hekimlik pratiğinde bizlerin hastalarda saptadığı D vit. eksikliği sebeplerini saptamaya yönelik tabi ki çok ayrıntılı çalışmalar yapılabilir. Fakat dünyada, Türkiye’de ve Ege Bölgesinde D vit. eksikliği ile ilgili yapılan çalışmaların sonuçları ışığında Aydın’da hasta kan sonuçlarında çıkan D vit. eksikliği ile ilgili şu değerlendirmeleri yapabiliriz.
Aydın ilinin neredeyse yılın 365 günü güneşli olması, D vitamininde yüzde 90-95 güneş ışınları etkisi ile deride yapılması, Aydın’da hastalarda çıkan D vit. eksikliği konusunda bu sebebin daha az etkili olduğu yorumu yapılmasına neden olmaktadır. D vit. reseptörlerinin başta gastrointestinal sistem olmak üzere 30’dan fazla dokuda tanımlanması, D vit. eksikliğinin en önemli sebepleri arasında hava kirliliği-bağırsaklarda emilim azalması-beslenme alışkanlıkları-çevresel faktörler-bölgenin iklimi-sık ilaç kullanımı-pestisit/tarım ilacı-besinlerle D vit.nin direkt alınamaması gibi nedenlerin de D vit. eksiklikliğine sebep olarak gösterilmesi, bizleri Aydın’da hastalarda görülen D vit. eksiklikliğine bu çevresel ve beslenme faktörlerlerin daha fazla sebep olabileceği sonucuna götürmektedir. Aydın’da yerüstü ve yeraltı sularının çok fazla kirli olması, bu kirli sularla sulanan Büyük Menderes havza topraklarının kirlenmesi, bu topraklarda yetişen tarımsal ürünlerin ağır metal kirliliğine bağlı olarak sağlıklı ürün vasfını kaybetmesi, Aydın ilinin tarımda pestisit kullanımı bakımından Türkiye’de beşinci sırada olması, Aydın’da yaz-kış hava kirliliğinin fazla olması, Aydın’da küresel iklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklık ve anormal iklim olaylarının giderek artması, Aydın’da görülen D vit. eksikliğinin en önemli sebepleri olarak bizleri bu çevresel ve beslenme faktörlerini görmemize neden olmaktadır.
Sonuç olarak Aydın’da dolaşım-kanser-solunum sistemi hastalıklarına bağlı ölümlerin ve toplam ölümlerin, intiharların Türkiye ortalaması üstünde olması ve artması, Aydın’da bu hastalık ve ölümlerin sebeplerinin belirlenmesi konusunda, Aydın’da çevre kirliliği sebepleri ve sonuçlarına daha fazla önem verilmesi gerektiğini göstermektedir.