AVRUPA’NIN RİYAKARLIĞI…

Avrupa’nın bize ne gözle baktığını bilmeyenimiz var mı?
Milli futbol takımımızın ÇEKYA ile yaptığı son maçı, lütfen bir hatırlayınız. 
Oyuna sonradan giren, bir çek futbolcu maç sonu oyuncularımıza saldırmış kırmızı kart görmüştü.
O futbolcuya gazeteciler neden bu kadar hırçınlaştın? Türk futbolculara saldırdın diye sormuştu.
Çek futbolcunun verdiği cevap aynen şuydu: “Türklere tarihten gelen bir hıncım var. Elimden gelse hepsini sahada zehirlerdim” demişti.
Türklere, hıncı olmayan Avrupalı var mı? Bu acı, kuyruk acısından da beter bir acı.
Sporcularımız da bu bilinçte olmalıydı. Sportmenliğe aykırı hareket eden İngiliz takımından bir futbolcu da disiplin kuruluna sevk edildi.
O’da bir maç ceza aldı, ama cezası ötelendi. O maçta Merih sahanın en iyisiydi. Maçın en iyi futbolcusu seçildi. 
O’na verilen bu ceza ile Hollanda maçında saha dışında bırakmak bile Avrupalıyı mutlu etti.
Merih olayının milli takımımızı olumlu yönde motive edeceğine inanıyorum.
Türk’ün Türk’ten başka dostu yok. BUNU BİLELİM ARTIK. 
Biz ise birbirimizi yemeğe devam ediyoruz. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…
**

SIĞINMACIDAN KARDEŞ OLMAZ!

Yetkililer hala sığınmacıları korumada birbirleriyle yarışıyor. 
Kendi ülkelerinde, yakınlarını bırakıp, anasını-babasını ve kardeşini yüzüstü bırakıp gelen sığınmacının kime faydası olabilir ki? 
Ne olduklarını bile bilmiyoruz. Müslüman din kardeşlerimizmiş, olabilir… 
Örf, adetlerimiz bir olmayan, aile anlayışımız, namus kavramlarımız bile örtüşmeyen bu insanlar ile ANCAK ÜLKEMİZİN BEKA MESELESİ OLUR.
Ülkemiz iyi yönetilmiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın bile bunun farkında olduğuna inanıyorum.
Bu konuda acil çözüm bulmalıyız. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda inadına değil, ortak akılla hareket etmeli.
Kayseri olaylarının yaşandığı gün, Suriye’de silahlanan Özgür Suriye Ordusu, Bayrağımıza ve Tırlarımıza saldırdı. Bu saldırılar hala devam ediyor. 
Böyle önemli bir konuda bile iktidar muhalefet atışması oluyor.
Cumhurbaşkanı, muhalefete ceza kesiyor. Muhalefet bu olaylara sebep oldu diyor.
 Bu kadar agresif açıklamalar bize yakışmıyor. Bu karşılıklı suçlamalar ülkemiz insanını ayrıştıran bölen beyanatlar.
Ülkemizin mali ve toplumsal yapısını bozanlar bile, bana göre sığınmacılardır. 
Bu tartışmalar ayrışmayı körükler. Hepimiz öncelikle bu bilinçte olmalıyız.
Ordu mensuplarına, Türk Bayraklarını yakmaları, Türk TIR’larına saldırmaları bu tehlikenin daha başlangıcıdır.
Mültecilerin yoğun olduğu bölgelerde AK Parti’ye yüzde 75’e varan oy çıkması düşündürücüdür. Sığınmacılar AK Parti’yi kendilerine sahip çıkan bir parti olarak görüyor.

AK Parti bu sorumluluktan kendini kurtarmalı.
Bu görüntü AK Parti’de sıkıntı yaratıyor. Sayıları 11 milyonu geçtiği iddia edilen bu sığınmacılar karşısında devletimiz, sığınmacı politikamızı tekrar gözden geçirmeli. 
Memleket meseleleri parti meselelerimizin önünde olmalı. 
Sayın Cumhurbaşkanımız ‘u dönüşlü’ siyasetten vazgeçmeli. Yeni Suriye çıkışları sevindiricidir. 
Ortak akılla bu sorunları aşacağımıza inanmalı. Sığınmacılar, bugün bu olayları yaratıyor. YARINLARDA NELER YAŞARIZ BİR DÜŞÜNÜN.
**

AYDIN’DA 3 AYDA 17 İNTİHAR

Hayat şartları ağırlaştıkça, insanlarımızın hayata bağlılığı da zayıflıyor.
Yaşam, çekilmez bir külfet olmaya başlıyor.
İntiharların çoğalması da bunu teyit ediyor.
Geçen 3 ayda Aydın’da toplam 17 kişi intihar etmiş. 
Bunların 15’i erkek 2’si kadın intiharların, 6’sı kesici ve patlayıcı silahla gerçekleşmiş. 
Sonuçta insanlar cenabı Allah’ın kendilerine verdiği ömrü, yaşamak istemiyor.
Bu intihar edenlerden biri de iki üniversite bitirmiş 30 yaşlarında bir genç.
Çok üzücü, herhalde bekâr olan iki üniversite bitirmiş bu genç neden intihar etmiş olabilir?
Birinci üniversiteyi bitirince iş bulamadı. İşi ikinci üniversiteyi bitirirsem belki iş bulurum dedi. 
Onu da başaramayınca yaşamamın bir anlamı yok dedi. Bu nedenle canını kıymış olamaz mı?
Dünyamız her geçen gün çıkmaza gidiyor.
Bilim insanları açık açık dünya 9 milyar nüfusu besleyemez diye açıklamalar yapıyor.
Bu nüfusun kırılması lazım diyorlar. Nasıl olacak bu. 
Ya üretilen virüslerle CORONA DA olduğu gibi olacak. Ya da 3’üncü dünya savaşı ile olacak. 
Bugün insanlar sorunlarını aşamadıkları için hayatlarına son veriyor. Yarınlar da milyarların hayatı bir düğmeye basarak son bulacak. BUDA DÜNYANIN İNTİHARI OLACAK.
**

NAZİLLİ KAMUOYU, ZABITAYA KİTLENDİ…

Nazilli Uzun Çarşı ve çevresi yeni kimliğine bürünüyor. Nazilli halkı ZABITADAN böyle bir çalışma beklemiyordu. 
Nazilli’de başarılı hizmetlere imza atmış Emniyet Amiri Kubilay Erçin, emekli olduktan sonra Nazilli Zabıtası’nın başına getirildi. 
Belki de Başkan TETİK’in bugüne kadar yaptığı en başarılı bir atama buydu. 
Yıllardır kaldırımları esnaf tarafından işgal edilmiş köy pazarı haline gelen Nazilli’nin uzun çarşısı gerçek kimliğine bürünmeye başladı.
Düşünün yıllarca ruhsatı olmayan esnaflar, belediyeye vergi algı ödemeden çalışmış. 
Uzun Çarşı motosikletlerin gösteri alanıydı. İnsanlar esnaf işgali altındaki çarşı sokaklarında yürüyemiyordu. 
Çarşıdaki bu gelişmeleri kamuoyu dikkatle izliyor. Esnaflar bu adil çalışmalara açık destek veriyor. 
Uzun Yaşam Merkezi Nazilli, bundan böyle çarşısı ile anılacak. Bu sevinç tüm Nazilli’nin.
Belediye adaletli uygulamaları ile vatandaştan alkış alıyor. Doğrusu bu kadarını bizde beklemiyorduk.
Nazilli için yapılan her adaletli projeli işlere kamuoyu gibi bizlerde alkışlıyoruz. Unutmayın, Nazilli hepimizin…