Heyecanlı dopdolu capcanlı bir yaz tatilinden sonra beklenen an geldi ve okullar açıldı evde bir bayram havası tüm anneler halay çekiyor. Gelsin günler gitsin gezmeler mis gibi düzenli evler her şey eski düzenine döndü.
Tabi bu şenlik havası taze veliler için geçerli değil maalesef. Tüm zamanını evde annesiyle babasıyla ya da bakıcısıyla geçiren minik tırtılınız kozasından çıkmaya hazırlanmış kelebek olup uçacakmış artık. Siz tabi başladınız hayaller kurmaya: Ne güzel çocuğum sosyalleşecek, yeni yeni arkadaşlar edinecek, öğretmenini çok sevecek, sabahın köründe şıp diye uyanacak, okulunda oyunlar oynayacak, sayıları renkleri öğrenecek.. Hayal bu ya ucu bucağı yok tabi..
Peki ya gerçekler? Elbette sistem böyle işliyor. Tüm çocuklar belli bir yaşa geldiğinde eğitim-öğretim hakkını kullanmalı. Temel bir hak bu. Ama işte bazen bazı yavrularımız bu sürece herkesin alışageldiği şekilde başlamıyor/başlamak istemiyor. Ben şimdi o çocuğun ve annenin sesi olarak buradayım.
Çocuğu kreşe/anasınıfına gitmek istemeyen anneler toplanın dertleşelim.
Okulun ilk günü.. Minik tırtılınızı evde hazırladınız. Yeni çantalar tertemiz kıyafetler yepyeni ayakkabılar.. Belki siz ondan daha heyecanlısınız. Ya da daha çok kaygılı. Acaba sevecek mi acaba uyum sağlayacak mı acaba sınıfta ne yapacak? Duygudan duyguya geçiş yapıyorsunuz. Ama yüzünüzde yavrunuzu motive edici bir gülümseme var. Çocuğunuz da en az sizin kadar neşeli güle oynaya geldi kapıya kadar. Ve o an geldi. Çocuğunuzu sınıfa bırakıp veda etme vakti artık. Tam elini bıraktınız görüşürüz annecim dediniz veee işte o ses: “Anne gitmeee!!”
Eyvah, şimdi yandık! O an kafanızda binlerce senaryo ve fikir beliriyor: Alıp çocuğumu bizi kimsenin göremeyeceği uzak diyarlara mı kaçsam acaba derken bir yandan yok canım olur mu öyle şey sadece eve götürsem yeterli diyorsunuz. Ya da en iyisi ben çocuğu sınıfa bırakıp kaçayım beni görmesin ki alışsın derken buluyorsunuz kendinizi sonra birden Allah’ım ya travmadan travmaya koşarsa bu sefer de diye diye içinizi yavaş yavaş yiyip bitirmeye başlıyorsunuz. Sonra bir isyan bayrağı çekiyorsunuz içinizde, dünyada milyonlarca çocuk düzenli şekilde okula giderken bir benim çocuğum mu okula gitmek istemedi acaba diye sitem ediyorsunuz evrene.
Hayır sevgili anne., yalnız değilsin. Sadece fazla kaygılı, hassas ve kırılgansın şu an. Hayatta hepimiz ilk girdiğimiz ortamlarda gerilebilir kendimizi ifade edemeyebilir ve korkabiliriz. Ama yavrularımız şanslılar ki onları okul hayatının ilk günlerinde ve sonraki günlerinde sevgiyle kucaklayacak ördüğü güven duvarıyla sarıp sarmalayacak yeri gelecek anne yeri gelecek baba olacak bir öğretmeni var. İçinde sevgi barındıran hiçbir yuva huzursuz değildir. Okul da bizim yuvamızdır. Biz bu şarkıyla büyüdük hep. DAHA DÜN ANNEMİZİN
Daha dün annemizin
Kollarında yaşarken,
Çiçekli bahçemizin
Yollarında koşarken,
Şimdi okullu olduk,
Sınıfları doldurduk.
Sevinçliyiz hepimiz,
Yaşasın okulumuz.
Okul bizim yuvamız.
Tertemiz tutmalıyız.
Öğretmenler annemiz,
Onları çok severiz
Sevgiyle kalın..