Daha doğar doğmaz çocuklarımızı belli kalıplara sığdırmayı çok seviyoruz. Tabi sevimli duranları es geçiyorum. Ama bir de şöylesi var ki farkında olmadan gelecekteki kişiliğine fazlasıyla etki eden: Ay baksana teyzesi çok sinirli olacak bu memeyi nasıl da emiyor! Ya da bak sen şu inatçı keçiye nasıl direniyor mama yememek için! Ya da daha minicik yavru refleks olarak elini saçına geçirmiş annesinin bak sen şu yaramaza nasıl fena olacak bu annesi büyüyünce! Eee olacak da ne olacak. Birilerini dövecek hırpalayacak olması size ne kazandıracak. Sonra kreşe gider gitmez başlasın şikayetler. Ayşe’nin çocuğu çok geçimsiz, sürekli çocuğuma vuruyor, ısırıyor. Ne biçim çocuk yetiştirmişler!
Özgüvenli, hakkını savunmayı bilen çocuk yetiştirmeyi, nedense başka çocuklara zorbalık yaparak, onlara vurarak saldırarak öğreneceğini düşünen bir nesille karşı karşıyayız. Oysa şiddet bambaşka bir şey. Korkunç bir şey! Taa en temelde bile desteklememek bu şekilde gururla(!) anlatmamak, görmezden gelmemek gerek.
Tabi demiyorum ki daha bir yaşındaki bir bebek birine vurduğunda hemen ceza verin asın kesin. Sadece doğru yaşta doğru tepkilerle çocuklarımızı dizginleyebilir. Saldırganlık davranışını en düşük düzeyde tutabiliriz. İnanın o öfke halini sadece evde size yansıtır büyüdükçe. Çünkü sizlerin çocuğu ne kadar kıymetliyse başkalarının çocuğu da o kadar kıymetli. Özellikle okul döneminde bu tarz çocuklar aşırı dışlanıyor. Hem çocuklar tarafından hem veliler. Kimse problem davranış sergileyen bir çocuğu sizin düşündüğünüz gibi yüceltmez maalesef. Sizler de bu ardı arkası kesilmeyen şikayetlerden bıkar bu sefer çocuğunuzu sıkıştırmaya durdurmaya çalışırsınız. E hep böyle büyümüş desteklenmiş bir çocuk da birden aydınlanma yaşayacak değil ya aa tamam annecim dikkat ederim desin. Siz yapma dedikçe daha çok yapacaktır. Okulda sevilmedikçe dışlandıkça onların dikkatini çekmek için daha fazla zorbalık yapacak daha fazla problem davranış sergileyecektir. O yüzden en temelden başlayıp öfkeyi şiddeti sevimli bir şey gibi göstermemeliyiz.
Elbette sadece siz etken değilsiniz öfkeli çocuk yetiştirmekte bazen çocuklar yaşadığı bir travma sonrası da öfkelerini kontrol edemeyebiliyor. Ya da okulda o zorbalığa maruz kalıp evdeki küçük kardeşine zorbalık yapabiliyor. Bu yüzden sürekli gözlem halinde olmalıyız. Aile bireyleriyle ve öğretmeniyle sürekli iletişim halinde kalmalı suçlu aramak yerine çözüm odaklı olmalıyız ki minicik yürekleri öfkeyle ve nefretle beslenmesin çocuklarımızın.
Çocuğun öfkelenmesine neden olan engellerin birçoğu, genç yada olgun insan için anlamsız gelebilir. İstediğini elde edemeyen yada oynanması engellenen çocuk, öfkeden bağırıp, çağırıp, tepinebilir. Bu durum büyükler için anlamsız olabilir. Oysa çocukluk ve gençlik çağında, belirli engeller karşısında öfkelenmek kişiliğin korunması, saygınlık kazanması ve bu saygınlığın sürdürülmesi açısından pekiştirici, yapıcı yönde rol oynar. Yeter ki bu öfkeyi kontrol etmeyi öğrenmelerine destek olalım. Çünkü öfke de en az sevgi kadar gerçek ve var olan bir duygu.
Çocuğun yaşına uygun sorumluluklar vererek ya da onları spor, resim, oyun vb. faaliyetlere yönlendirerek saldırgan davranışların azalmasında ciddi etkenler sağlayabiliriz.
Unutmayın ki her yaş ve dönemde çocuğun temel ihtiyaçları zamanında yerine getirilmelidir. Uykusu gelince huysuzlaşan acıkınca gerginleşen bir çocuğa öfkeli sabırsız aceleci etiketlerini yapıştırmazsınız.
Çocuklarımız için ektiğimiz her sevgi tohumu mutlu huzurlu her şeye rağmen gülümsemeyi bilen yetişkinlere dönüşmelerinin ön koşulu..
“Büyüyünce ne olmak istiyorsun?”
“İyi kalpli” dedi çocuk..
Sevgiyle kalın..