Belli bir yaştan sonra zaman su gibi akıp gidiyormuş gerçekten. Daha dün dünyaya gözlerini açmış minicik bir bedenken acaba ne zaman dönecek ne zaman emekleyecek ne zaman yürüyecek ne zaman konuşacak derken bir bakmışız kocaman insan olmuşlar yavrularımız. Yenidoğan döneminde sadece ağlayarak kendini ifade eden bir bebek için ah bir büyüse ah bir anlatsa derdini de derman olsam diye düşündüğüm günler geride kalmış.Büyüklerimiz, her anın tadını çıkar büyüyünce özlersin bu günleri derken ne demek istiyor şimdi anladım. Bir canlının büyüdüğüne tanıklık etmek bir canlının büyümesinde böylesine aktif bir rol almak bambaşka bir duyguymuş. Yalnız çocuk büyütmenin hissettirdiği duygular yerini gurura özleme ve ben başardım galiba hissine bıraktı. Şimdi bazen zaman dursun istiyorum. Hiç büyüme çocuk derler ya, öyle bir andayım. Seni nasıl bir dünya bekliyor kestiremiyorum çünkü. Doğayı geleceğin için yeteri kadar korudum mu, dünyayı senin için daha güzel bir yer haline getirmek için yeteri kadar mücadele ettim mi, sana iyi bir insan olman için gerekli zemini sağladım mı, sana verdiğim sevginin umudu içinde yeşerdi mi zaman gösterecek elbet.Ama emin olduğum tek gerçek: seni çok sevdim ben, çok seviyorum, koşulsuz şartsız. Avucuna minik tohumlar koyup birlikte çeşit çeşit çiçekler ektik büyüttük. Toprağa dokunduk. Bir bitkinin büyüyüşüne tanıklık ettik. Elimizde torba torba mamalarla sokak sokak gezip sokak hayvanlarını besledik. Her köşede bir hayvan gördüğünde attığın sevinç çığlıkları hala kulaklarımda. Anne bunu da besleyelim anne bak orda bi tane daha var koş! Sonra penceremizin önüne kuşlar gelsin diye her gün o minicik ellerinle buğdaylar koydun, geldiler de üstelik. Aman her taraf kuş pisliği olmuş deseler de aldırmadık. Markete gittiğimizde aklına ilk gelen şeyin çikolata almak değil de parklardaki kuşlar için buğday, bulgur almak olması inanılmaz mutlu etti beni. Özgürce savurdun buğday tanelerini. Çeşit çeşit kuşların beslenmesine tanıklık etmek seni inanılmaz heyecanlandırdı. Doğanın içinde çeşit çeşit bitkileri hayvanları keşfettik beraber. Kekik nedir nasıl bir bitkidir öğrendiğinde bana koşa koşa etraftan bir demet kekik toplayıp getirdiğin gün dünyanın en güzel çiçeklerine bedel bir mutluluk hediye ettin bana. Sonbaharda açan çiğdem çiçeklerinin yeri en sevdiğimiz gizli yerimiz oldu. Bir sincabın ağaçta daldan dala oyunlar oynayışına tanıklık ettik bazen. Kızılcık topladık, kuşburnu topladık, dağ çilekleri en sevdiğimiz şey oldu hatta. Anne böğürtlen toplamaya gidelim mi cümlelerin, rüzgar neden oluşur, yağmur nasıl yağar, kirpiler neden gece çıkar, yarasalar mağarada korkmaz mı soruların, sahilde en sevdiğim kahverengi deniz kabuklarını bulmaya çalışıp beni mutlu etme heveslerin, derenin içindeki kurbağa yavrularıyla ilk tanışma hikayen.. Daha yolun başındayken seninle böyle anılar biriktirmemiz benim için bir mucizenin başlangıcı gibi.Yeni bir yıla girecek olmanın heyecanı varken içimde, oğlumla olan anılarımı da cümlelere dökmek istedim bugün. Ve Şimdi insanlık için de bir yıl daha geçiyor ömrümüzden. Belki de oturup hayatımıza kattığımız değerin muhasebesini yapmak için en doğru zaman. Elimizde olan güzelliklerin kıymetini bilmek için, sevdiklerimize seni seviyorum diyebilmek için, özür dilemek af dilemek, affetmek için en doğru zaman belki. Geçmişte yapılan hatalardan ders almanın, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen yeniden ayağa kalkmanın tam zamanı..
Ataol Behramoğlu’nun da dediği gibi:
“Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..”Yeni bir yıl yeni bir umut olsun hepimiz için..Sevgiyle kalın..