Sahi kimdi bu “anne” dedikleri..
Sizi dünyada en fazla sevebilecek insan desem abartmam sanırım. Çocukların ağzındaki kutsal kelime.. Fedakarlık, gayret, sevgi insanı. Dünyada karşılık beklemeden çibörek yapan tek insan. Balığın kuyruğunu ve kafasını neden hep kendi tabağına koyduğu büyümeden anlaşılmayan kutsal varlık. Beş kişilik bir ailede o an için dört dilimlik pasta varsa "ben zaten bu pastayı hiç sevmem" diyen kişi. Ya da fabrikadaki gece mesaisinden sonra, eve gelir gelmez çocuklarının sevdiği yemeği pişirmeye üşenmeyecek kadar fedakar soğan kokulu ellerin sahibidir. Meleğin yer yüzünde insanda şekil almış halidir. “Eve gelirken bir ekmek al" diyip, eve gelindiğinde "oğlum/kızım eve ekmek getirmiş" diye gururlanandır bazen. Anne, odana kadar getirdiği meyveyi, kurumasın diye sen geldikten sonra soyandır. Dışarıda kuşlara su vermek için herhangi bi' kap kacak istediğinizde "dur oğlum yıkayım da vereyim" diyendir. Kendi yıldızını kendi doğuran ve aydınlatan tek gezegen. Sesinizin tonundan ateşinizi ölçebilen insan..
Ne yaparsan yap, kaç yaşına gelirsen gel gözünde hep çocuksundur. Güldüğünüz sürece gülen ağladığınızda sizi güldürmek için elinden geleni yapan bazen de. Biraz hüzünlü, biraz da yalnız hissettiğiniz bir anda kanepede kıvrılıp kendisini düşünürken 500 km öteden arayıp "bir an içim cız etti nedense, bir şeye mi üzüldün sen?" diyebilen doğaüstü bir varlıktır.
Kayıp eşyalarınızı bulmanız için “nereye koyduysan oradadır.” demesi yeterlidir. Şartlar ne olursa olsun ayağınıza çorap giymek sizi her türlü kötülüklerden korur ona göre. Bazen dedektif kesilir: “O fotoğraftaki kim? Nerden arkadaşın? Nerde okuyor? Annesi ne iş yapıyor?” Bazen birden “Torun sevmek istiyorum ben!” diyerek sizi evliliğe teşvik eder. Bazen fazla alıngandır: “Tabi çocuğum, biz hiçbir şeyi bilmeyiz, her şeyi siz bilirsiniz.” cümlesiyle sizi yerle yeksan eder. Bazen “Aferin aynen böyle devam et, hiç söz dinleme, aferin. “ cümlesiyle iyi bir şey demiş gibi yapıp, sizi azarlıyor olabilir, dikkatli olmak lazım. Odada ikinizden başkası yokken sizi boşluğa şikayet edebilir, eğer siz onu dinlemez onunla muhatap almazsanız boşlukla sizin hakkınızda konuşabilir: “Bak hiç beni dinliyor mu?” Ya da hasta olup yataklara düşmekten değil, annenizin diline düşmekten korkun bence, sıkı giyinin, güzel yiyin. Yoksa geliyor annenizden azar: “Bir hasta ol da, bak o zaman ben napıyorum sana!” Bazen isyankardır: “Hizmetçiniz var sanki!” diye bi çıkışır. İstediklerini yaptırma konusunda uzmandır: Sütümü helal etmem bak demesi yeterlidir. Işık hızıyla tüm istekleri yerine getirilir. Helal etmeyeceğinden değil tabi. Kendi yatağınızda yatmadığınız sürece asla rahat etmez: Kalk yerine yat! Olmazsa olmaz beklentisidir onun.
Koşulsuz sevginin vücut bulmuş halidir varlığı. Sizi siz olduğunuz için seven canınız yansa canı yanan başarılarınızla gururlanan yere düştüğünüzde ayağa kaldıran yegane insan. Doğurabilen her canlı anne değildir elbet. Bir çocuğa bir kediye bir kuşa sevgi gösterebilmek için bedeninizden bir canlı çıkmasına gerek yok. İçinde şefkat ve özveri barındıran bakıma muhtaç bir canlıyı varlığıyla koruyan kollayan büyüten her kadın annedir.
Şefkatiyle sakinleştiğimiz, sabrıyla iyileştiğimiz, merhametiyle yaralarımızı sardığımız, sonsuz sevgisiyle her gün yeniden doğduğumuz, bir gülümsemesiyle kendimize geldiğimiz, bitmek bilmeyen enerjisiyle hayata sıkı sıkı tutunduğumuz, bizi biz yapan, değerli ve özel kılan, varlığıyla gerçekten yaşadığımızı hissettiren tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun!
Ve ben de bir anne olarak, annesiz büyümek zorunda kalmış ve depremde annesini kaybetmiş çocuklarımızı yürekten kucaklıyorum. İçiniz buruk biliyorum. Birlikte iyileşeceğiz!
Sevgiyle kalın..