Anne oldum anladım, anlatmak istiyorum:
Bugün yüreğimden kopan cümlelerle buradayım. Biraz sitem biraz acı biraz mutluluk barındırıyorum içimde. Herkesin kendince haklı olduğu bu yaşam mücadelesinde ben de çok acı tecrübeler edindim zaman zaman. Bazen bir göçüğün altında ezildim bazen olgunlaştım yaşananlar karşısında, bazen küllerimden yeniden doğmayı öğrendim.. Nasıl bir çocuktum bilmiyorum nasıl bir arkadaş oldum bilmiyorum nasıl bir eş oldum bilmiyorum nasıl bir anne oldum bilmiyorum. Bilmiyorum çünkü ben kendimce iyi olduğumu düşünürken karşı tarafa nasıl geldim bunu en iyi onlar bilir. Can Yücel’in de dediği gibi “Ne renk olursa olsun kaşın gözün karşındakinin gördüğüdür rengin..”
Evet.. Nasıl bir anneyim bilmiyorum dedim ama nasıl bir anne olacağımı biliyorum. Bildiklerime ne kadar sadık kalırsam o kadar güzel bir anne olacağımı da biliyorum. Her anne-baba çocuklarını en iyi şekilde ve şartlarda yetiştirmek ister şüphesiz. Ama bazen bildiğimizi sandığımız şeyler çocuklarımızla aramıza uçurumlar koyabiliyor. Allah herkese hayırlı evlat versin der büyüklerimiz. Doğru.. Allah herkese hayırlı evlat verdiği kadar hayırlı anne-baba nasip etsin diyelim biz de. Her zaman seni koşulsuz seven tek canlı annedir derler. Peki o minicik yürek.. Onun ne şartı olabilir ki sizi sevmesi için.. Çaresizce bakıma muhtaç açmışken dünyaya gözlerini.. Senin onu hayatta tutmana ihtiyacı varken sen sırf onu “canlı” tutabildiğin için neden bu kadar beklenti içindesin bir ebeveyn olarak. Sözüm meclisten dışarı deyip cümlelerime devam ediyorum.
Dinimizde ve toplumunuzda anne babanın yeri her zaman çok ayrı çok özel ve çok kutsal. Bundan şüphemiz yok. Peki yenidoğan bebeğini canlı canlı mezara gömen anneler, kız çocuklarını istismar eden babalar.. Çocuğa şiddeti normal gören tüm yetişkinler.. Sen sırf bedenen üstünsün diye küçücük bir çocuğa vurma hakkını nerden ve neden görüyorsun kendinde! Bu bahsettiklerim cahiliye döneminden kalan şeyler değil. Hepiniz duyuyor biliyorsunuz. Hepiniz farkındasınız. Savunmasız binlerce çocuk akıl almaz travmalara maruz kalıyor bu ülkede. Kimileri bilerek bu acıyı yaşatıyor kimileri de farkında olmadan evladını acıdan acıya sürüklüyor. Belki de en tehlikelisi bu farkında olmadan verilen zararlar.. İstismar ve şiddeti bir kenara bırakıp söylüyorum tabi bunları. Bazı anne baba örnekleri çok acımasız çünkü. Sırf onu dövmeden istismar etmeden büyüttüğü için kendinde evladına her türlü zorbalığı yapma hakkını gören ebeveynlerden bahsediyorum.
Toksik anne babalar diyoruz bu tip ebeveynlere. Bir diğer adıyla zehirli anne babalar. Kulağa ne kadar korkunç gelse de var böyle bir gerçek. Bugün herkes tersinden baksın her şeye. İstisnalar kaideyi bozmaz diyerek devam ediyorum. Öfke problemi olan bir yetişkin durduk yere o konuma gelmedi elbette. Çocuğuna her türlü zorbalığı yapıp “dayısına çekmiş bu çok sinirli” “aynı teyzesi gibi inat” “dedesi gibi eli uzun” demek her anne babanın kolayına geliyor tabi ki.. Kimse kendini suçlamaz. Kimse acaba ben farkında olmadan bu çocuğa zarar mı veriyorum demez. Rutin hayatın içerisinde yaşadığı problemleri onun yanında konuşurken onun minicik kalbini kötülüklerle doldurduğu düşünemez. Düşünmek istemez belki de. Çocuk o unutur der geçer. Ama çocuklar asla unutmaz. Çocukluk anıları ömrümüz boyunca peşimizden gelir. Bizim nasıl bir insan olacağımızın temelidir çocukluk anıları.
Çocuklarını “duygusal” olarak istismar ettiklerinin farkında olmadan sırf onu okuttukları için sırf ona emek harcadıkları için sırf kendilerince maddi fedakarlıklar yaptıkları için çocuklarını sanki kendilerine borçluymuş psikolojisinde büyütürler. “Sen bana borçlusun!” “Ben olmasam sen çoktan ölmüştün” “Benim ekmeğimi yiyorsan benim kurallarıma uyacaksın” “ Saçımı süpürge ettim” “Senin gibi evlat olmaz olsun!” Ne kadar tanıdık geldi di mi bu cümleler..
Herkes pamuklara sarılarak büyütülmüyor maalesef. Bunlar da toplumun kanayan yarası. Ve büyük bir çoğunluğunu oluşturuyor. Hani bazen duyuyoruz çocuk dünyaya getirmek için anne baba olma ehliyeti şartı olmalı diye. Gerçekten öyle. Ebeveynin yaptığı zehirli her birikinti şu anda hayatımızı mahvediyor.
Hayatımızdaki en temel sorunlarımızın kaynaklarında ailevi dinamikler yatıyor.
Ne onları yargılayalım ne de kendi yaralarımızı görmezden gelelim. Anne-babalara nankörlük yapılsın, onların emekleri hiçe sayılsın diye söylemiyorum bunu. Travmaların farkına varılsın ve gerekli özeleştiriler yapılsın istiyorum sadece.
Peki kimdir bu zehirli anne-babalar. Uzmanlar açıklıyor:

SEVGİ İÇİN KOŞUL KOYMA

Bütün çocuklar sadece var oldukları için sevilmeyi, kabul edilmeyi hak ederler. “Uslu durmazsan seni sevmem”, “Notların iyi olmazsa bizimle tatile gelemezsin” gibi koşullar koyarak sevgi aktarmada cimrilik yaparlar. Çocuk da böylece performans kaygısı olan bir yetişkin olarak büyür. Oysaki sevgi, üzerinde pazarlık yapılacak bir kavram değildir.

ZEHİRLİ ŞAKALAR

Çocuklar gerçekle şakanın, tehditle takılmanın arasındaki farkı ayırt edemeyebilirler ve sevdikleri, mutlak doğru kişi olarak gördükleri kişinin sözlerini içselleştirebilir, bu şekilde de kırılabilirler. Sözel tacizler çocuğun ebeveyn tarafından sürekli ‘sakar’, ‘beceriksiz’, ‘şaşkın’ gibi sıfatlarla etiketlenirlerse çocuklar bu etiketlere inanır ve kendilerini bu şekilde görürler.

MÜKEMMELİYETÇİLİK

Mükemmeliyetçi anne babalar çocuklarının mükemmel olmasını sağlayabilirlerse mükemmel bir hayata kavuşacaklarını hayal ederler. İnsanın, özellikle de çocukluk çağında hata yapmaya ve hata yapmanın dünyanın sonu olmadığını görmeye ihtiyacı vardır. Hata yapmaktan korkan çocuk yeni şeyler denemek için kendine güvenmeyecektir. Hata yapmaktansa hiç başlamamayı tercih edecektir. Anne ve babasını bir türlü tam olarak tatmin edemeyeceğini anlayan çocuk hayattan bir bakıma vazgeçmeyi tercih eder. Diğer bir seçenek de ‘Daha iyisini yapabilirdim’ hissi yüzünden, başarılarından mutlu olmamalarıdır. Hep bir eksiklik hissederler.

EVHAMLA KONTROL

Evhamlı anne baba, belki de bunun hiç farkında olmadan, çocuğa sürekli “Sen yetersizsin, seni korumak için ben yanında olmalıyım” mesajını verir. “Benim dediğimi yapmazsan seni şöyle şöyle felaketler bekliyor” ifadesi çocuğun hayatında sıkça duyuluyorsa bu çocuk yetişkinliğinde bile hayatını yaşayabilmek için anne-babasına ihtiyaç duyacaktır.

EBEVEYNİN DUYGULARINDAN SORUMLU OLMA

Toksik anne babalar çocuklarına sık sık bir fedakârlık çetelesi çıkarırlar. Çocuk için nelerden vazgeçtiklerini, nasıl da çırpındıklarını mutsuzlukla sık sık dile getirirler. Bu anne-babalar kendi mutluluklarından ve hatta üzüntülerinden çocuklarını sorumlu tutarlar. Mutluluk insanın içindedir. Her yetişkin kendi duygularıyla ilgili sorumluluğu kendi alabilecek kapasitede değilse eğer, o büyüyememiş bir yetişkindir. Anne-babasını mutlu etmekten sorumlu olma duygusu çocuğun sırtına ömür boyu taşıyacağı bir yük olarak biner.
KÜSMEK
Anne-babanın görevi çocuğunu sevmek, korumak, ona güven vermek, onu kendi bağımsızlığına giden yolda desteklemektir. Hal böyleyken anne-babanın çocuğa küsmeye, onu fiziksel ya da duygusal olarak terk etmeye, onu pasif agresif bir tavırla uzaklaştırmaya hakkı yoktur. Öfkeliyken birisiyle konuşmak zor olsa da bir çocuğu tepkisizlikle uzaklaştırmak son derece zararlı ve toy bir yaklaşımdır. Çocuk anne ya da babasının ona küsmesinin (iletişimi kesmesinin) yarattığı hasarı kolay kolay atlatamaz. Bu davranışlar çocukların durumu düzeltmeye dair baskı hissetmesine yol açar; yanlış bir şey yapmamış olsalar bile.
Hepimiz bu davranışlardan en az birine mutlaka maruz kaldık biliyorum. İyi bir evlat sahibi olmanın yolu iyi ebeveyn olmaktan geçiyor. Çocuklarınızın olumsuz davranışlarından nefret etmek onları yargılamak onları toplum içinde ifşa etmekten çok kendinizi sorgulayın lütfen. Çocukluktan itibaren evladına küfür etmiş acımasızca şiddet uygulamış bir baba sırf artık “yaşlandı” diye evladından saygı ve merhamet beklemesin. Onun içindeki merhameti öldüren ta kendisi çünkü. Evladını doğduğundan beri fazlalık olarak gören kendi kayınvalide eş problemlerinin suçlusu evladıymış gibi gören ve tüm öfkesini ondan çıkaran bir anne de evladı onu arayıp sormayınca bunu “nankörlük(!)” olarak görmesin. Siz çocuklarınızı sevgi selleri içinde büyüttünüz de çocuklarınız mı size ihanet etti!
Unutmayın, bir çocuk büyükleri dinlemek konusunda iyi değildir. Ancak onları taklit etme konusunda oldukça beceriklidir.
Sevgiyle..