Zaman değişse de cehalet değişmiyor. Cahiliye devri her dönemde varlığını sürdürüyor. Zaman ve mekân farkı gözetmeden bu durum tehdit ve tehlike olarak insanlığın karşısında durmaktadır. Hep şu hakikat ifade edilir: Arapların İslam ile şereflenmeden önceki devirlerde sergiledikleri gayri insani hal, cehaletten öte sosyal bir vakıadır. Sırf kız oldukları için diri diri kızgın çöl kumlarına gömülen kız çocuklarının vahşete kurban gitmeleri, cehalet ürünü olmaktan öte Arap topluluklarının sosyal atmosferinin icbarından ibarettir. Bakıldığında, kız çocukları dünyaya geldiğinde koca koca kabile liderlerinin bu cinayetleri üstünkörü işledikleri ifade edilebilir mi? Cehaletlerine verilebilir mi? Elbette ki hayır. Tıpkı günümüzde olduğu gibi o devirde de toplumun kültürel baskıları, kız çocuğunun varlığı aşağılanmayla eşdeğer görülmüştür. Hiç akletmezler mi ki o çocukları diri diri kızgın kuma gömenlerin varlık sebepleri nedir? Onları kim dünyaya getirdi? Modern cehaletin hüküm sürdüğü bu çağda da tam tersi bir durumun vaki olduğu ülkeler de mevcut. Kız çocuklarının “kapital” olduğu fuhuş dünyasında erkek çocuklarının doğumu da birçok aile için yüz ekşitilmesine; sermayeden gittiğine dair fahiş ahlaksız bir durumun mevcudiyeti maalesef hüküm sürmektedir. Buna örnek olabilecek durumları bilmekle birlikte “toplumsal baskı” oluşabileceği endişesi, örnek vermekten içtinap edilmesine zemin hazırladığını da belirtelim. Konumuza devam edelim. Söylemeye çalıştığımız şeyin zamanla değişen şartların “modernleşen” dünyada Cahiliye devirlerinin bitmediğini göstermektedir. Modernizmin bize en büyük armağaını! olan teşhircilik, cahiliye devrinin güncellenmiş halidir. Araba reklamındaki çıplak kadın vücudunun teşhiri araba satışlarını mı arttırmaktadır? Çikolata reklamlarındaki kadın fantezisi sermaye cehaleti değil midir? Kapitalist zihniyetin hüküm sürdüğü her ülkenin kadın teşhirciliği tam bir Cahiliye devri mahsulüdür. Ama gerçekten Cahiliye devrini sürdürmekte kararlı olan ülkeler de var. Modern Batı Cahiliyesini devşirmiş ve dönüştürmüş iken, Hindistan gibi ırkçı, Müslüman düşmanı ülkelerde eski cahiliye uygulamaları aynen devam etmektedir. İngiliz The Guardian gazetesinde bir haber çıkıyor ve başlık şöyle: “Aileler ne pahasına olursa olsun, erkek çocuk istiyor”. Gazete, İngiliz sömürgesi Hindistan toplumundaki kız çocuğu düşmanlığı mercek altına almış. Bu ayrı bir tenakuzdur. İngiliz devletinin sömürdüğü ülkeyi neden dönüştüremediğini araştırması kendi içinde çelişkiyi barındırmaktadır. Konu şu: Araştırmada kadınlar kız çocuğu doğurduğu için dışlanmaktadır. Gebelik esnasında kızı olduğu belli ise kürtaja zorlanmakta veya farklı şekillerde düşük yapmaya mecbur bırakılmaktadırlar. Tabi başka türlü zorlamaların olması çok kuvvetle muhtemeldir. Bunu bilmemiz mümkün değildir. Böylesi toplumlarda çok sert sırlamalar vardır. Öyle durumların varlığı ortaya çıkarılmış ki erkek çocuk dünya getirmeyen( sanki elindeymiş gibi), linç edilen kadınların bulunduğu da söyleniyor. Korkunç olan husus ise, son 50 yılda Hindistan’da 46 milyon civarında kız bebeğin kasten ortadan kaldırıldığı iddiasıdır. Bahsi geçen “Kayıp kızların” bir kısmı doğum öncesinde gönüllü-gönülsüz kürtaj yoluyla, bir kısmı da doğumdan sonra öldürüldüğü gerçeği Modern Zamanların Çağdaşlaşmış Cehaletinin varlığına işarettir. 2019 yılında da Hindistan’ın kuzeyinde bulunan Uttarakhand eyaletinde doğan bebeklerin hepsinin erkek olduğu haberleri dünya kamuoyuna yansımıştı. Ne kadar güzel! değil mi? Ismarlama bebeklerin hepsi erkekmiş. Açlıktan ölen bir halk hepsi erkek bebek siparişi vermiş..! Hakikat bu değil tabi. Kız doğan bebekler öldürülmüş, kıza hamile olduğu tespit edilen kadınlar da gönüllü veya zorla kürtaja zorlanmıştır. İşin açıklaması budur. Yeni dünyaya gelen veya gelmeye hazırlanan çok sayıda kız bebek de vardı, ancak doğmalarına ve yaşamalarına müsaade edilmemişti. Bu eyaletin bir özelliği de Müslümanlara karşı yürütülen ırkçı saldırıların başını çekmesidir. En son Aralık ayında Hindistan'ın Uttarakhand eyaletinde, Müslüman karşıtı nefret ifadelerinin dile getirildiği etkinlik düzenlenmişti.Bu tertipte konuşan ırkçı Hindu din adamları hakkında soruşturma başlatılmıştı. Bu konuyla alakalı AA ‘da söyle bir haber çıkmıştı: “Son dönemlerde Müslümanlara yönelik nefret suçlarında artış olduğu ve bu artışın iktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisinin (BJP) yönetimi devraldığı 2014'ten beri ciddi oranda yükseldiği iddia ediliyor.Söz konusu nefret ifadelerine dair yalnızca birkaç dini lider hakkında soruşturma açılırken, sosyal medya kullanıcıları, BJP'li bakan ve milletvekilleriyle yakın temas halinde olan çok sayıda Hindu din adamının da aynı toplantıda söz konusu ifadeleri kullandığını öne sürdü.Etkinlikte konuşanlardan Prabodhanand Giri, NDTV'ye yaptığı açıklamada, ifadelerinin arkasında olduğunu ve polisten çekinmediğini kaydetti.Giri, burada yaptığı konuşmada, Hintli siyasi ve askeri liderlere Myanmar'daki Müslümanlara (Arakanlılar) yönelik şiddet politikasının ülkedeki Müslümanlara da uygulanması çağrısında bulundu.Toplantıda konuşan liderlerden Yati Narsinghanand Saraswati ise Hinduların dinlerini Müslümanlardan korumak için silahlanması gerektiğini belirtmişti.” İşte bu eyalette Cahiliyenin tam gaz sürdüğünü kendi raporlarından öğreniyoruz. Mesele, raporda şu şekilde özetlenmiştir: -Kızların, aileye maddî yük olarak görülmesi, -Erkek çocukların aileye ekonomik katkısı, -Soyların erkek çocukla devamına atfedilen önem, -Yaratılıştan gelen kırılganlık, -Dinî inançlar ve gelenekler Modern Zamanların Çağdaş Cehaletine örnek teşkil etmektedir. Öyle ki “Erkek çocuğu olmayanın tanrıların gazabına uğrayacağı” gibi aklılara ziyan saçmalıklar var. Bu zemin üstüne bina edilmiş bir anlayışın Irkçı bir eyalette olması kadar tabii bir şey olmaz. Demek ki modern zamanların çağdaş sömürgecisi İngilizler buradaki dönüşümü gerçekleştirememişler..!