Jeotermal enerji yüzyıllardır hijyen, ısıtma, arıtma gibi birçok amaçla kullanılmaktadır. Dünyada fosil kaynaklı yakıtlara bağlı küresel iklim değişikliği etkilerinin giderek artması sonucu, günümüzde ülkeler yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmekte, yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olan jeotermal enerji yatırımları her geçen gün artmaktadır. Türkiye sahip olunan jeotermal kaynaklar, jeotermal kaynaklara bağlı enerji üretimi bakımından dünyada ilk sıralarda yer almaktadır. Sahip olunan yüzölçümü toprak başına Aydın İli, dünyada ve Türkiye’de jeotermal kaynaklardan en fazla miktarda elektrik enerjisi üretilen yerdir. Bulunduğu coğrafyadan kaynaklı olsa gerek, Türkiye jeotermal kaynaklardan kaotik bir şekilde enerji üretimine şahit olmaktadır.
Enerji ihtiyacı bahanesinin arkasına sığınarak Türkiye toprakları tarım alanı mı, yerleşim yeri mi, sulak alan mı gözetilmeden parsel parsel ihale ile jeotermal işletmecilere ihale ile satıldı. Bu ihaleyi alanlar arasında marangozdan inşaat ustasına kadar geniş bir meslek grubuna ait işletmecileri görmek mümkün. Jeotermal yasasının geç çıkması, çıktıktan sonra da içerik olarak ne pahasına olursa olsun jeotermal enerji üretimini destekler içerikte olması, jeotermal santrallerin (JES) planlama-kurulum-faaliyet süreçlerinin hepsinde yasal mevzuatlara aykırı tutumlarının siyasi erk ve yerel mülki idareler tarafından görmezlikten gelinmesi dışında bizzat desteklenmesi, Türkiye’de jeotermal enerji üretimine bağlı yaşanan kaotik ortamı artırmıştır. Aslına bakılırsa yaşanan bu kaotik ortamım sebebi, siyasi erkin ve yerel idarelerin acemiliği yada bilgisizliğine bağlı bir sonuç olmayıp, bizzat siyasi erkin yönetimsel tercihidir.
JES’lerin bulunduğu coğrafya ve canlı yaşamı üzerine yaptığı hava-su-toprak-gıda-gürültü kirliliği, arazi kullanım değişiklikleri ve depremsellik gibi çevresel etkileri yanında, sağlık ve ekonomik zararları gibi pek çok sonuçları vardır.
JES’lerin ekoloji, ekonomi ve sağlık üzerine sebep oldukları etkiler, bulundukları coğrafyada yaşanan halk tarafından kabul edilebilirliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Yapılan araştırmalar jeotermal enerjinin toplumsal kabul görmesi için halkın jeotermal enerji hakkında bilgilendirilmesi ve planlama süreçlerine katılımının sağlanması, jeotermal kaynakların o bölgeye sunduğu imkanlardan faydalanması gerektiğini göstermektedir. Aydın’da jeotermal kaynaklardan enerji üretimi öncesi süreçte jeotermallere karşı toplumsal tepkiyi etkisiz kılmak, toplumsal kabulü sağlamak için jeotermal enerji üretiminden halkın ve sanayicinin faydalanacağı, jeotermalin Aydın iline refah-iş-zenginlik getireceği propagandası yapıldı. Fakat 20 yıl sonra gelinen noktada jeotermal enerji üretimi yabancı ortaklı şirketlere zenginlik, jeotermal kaynaklardan faydalanma hakkına ambargo konulan Aydın halkına ise yoksulluk-hastalık-topraksızlaşma-mülksüzleşme getirmiş, ekolojik yıkım meydana gelmiştir. İzmir YTÜ’den G. Altındaş tarafından Alaşehir’de “JES’lerin İnsanların Yaşam Kalitesi Üzerine Etkileri” çalışması yapılmıştır.
JES inşasının etkisi; JES yapılarının inşa edildiği ortama ana etkisi artan ağır taşıt trafiği, boru hatları ve buhardır. JES ve kuyuların yapımı sırasında, köy yollarını ve sulama kanallarını zarar görmektedir. Ağır taşıt araçları toza neden olmakta, toz ise ürün kalitesini bozmaktadır. JES’lere yakın yaşayan halkın ana endişeleri, borularda her an patlama veya sızıntı olma olasılığıdır. JES’lerden yayılan buhar ovada sis üretmekte ve buhar üzüm bağlarında çalışmayı zorlaştırmakta.
Ekonomik zorluklar; JES’lerin çevresindeki mahallelerde yaşayan ve topraklarını enerji şirketlerine satan mahalle sakinleri, JES’lerin genel ekonomik gelişme ve kalkınma üzerinde olumlu bir etkisi olmadığı belirtiliyor. Topraklarını JES’lere satan yerel halk, JES’lerde güvenlik, temizlik ve yenileme gibi iş kollarında çalışmaktadır. JES inşa edilecek araziler, çoğunlukla değerini aşan fiyatlarla satılmakta, topraklarını satan insanlar da emlak yatırımlarından ürettikleri gelirle geçinmeye çalışmaktadır. JES yapımı sonrası ürün verimliliğinde yaşanan düşüş, gelir kaybına yol açmakta, bu ise mülk değerleri üzerinde olumsuz etki göstermektedir. Yetkililer jeotermal sera ekiminin ekonomik kalkınmaya katkıda bulunacağı söylese de, halk jeotermal tabanlı sera ekiminin maliyetini karşılamakta zorluğundan bahsetmektedir.
Sağlık etkileri; JES yakınında yaşayanlarda solunum yolu hastalıklarında, psikolojik problemlerde artış söz konusu. Halkın yaşadığı psikolojik problemlerin sebebi ise JES’lerin tarımsal ürünlerde yarattığı ekonomik kayıplar ve çevresel etkilerden kaynaklanmaktadır.
Kirlenme; JES ve kuyuların en önemli etkisi yeraltı ve yüzey sularının bozulmasıdır. Ayrıca JES akışkanları tarımsal su kaynaklarına karışmaktadır.
Kirlenmiş suyla üzüm bağlarının sulanması sonucu üzümlerin kökleri yanmakta, bağlardan herhangi bir mahsul üretilememekte, üzüm bağları hasar görmekte, üzümler sökülmektedir. Bazı yerleşim yerlerinde ise jeotermal akışkanlar içme sularını olumsuz yönde etkilemektedir. Su kirliliğinden sonra, buhar en çok rahatsız olunan kirleticidir. Buhar nedeniyle oluşan çiğ damlacıkları ise, üzümlerde mantar hastalığına neden olmakta, verimlilik azalmaktadır.
Koku ve gürültü kirliliği; Yerleşim yerlerine yakın bulunan JES’ler buralarda koku ve gürültü kirliliğine sebep olmaktadır. Rüzgarın yönüne bağlı olarak koku hissedilmektedir. Koku seviyesi bağda halkın çalışmasını engelleyecek düzeyde olabilmektedir.
Doğal hayat bozuluyor;
Alaşehir ovasında jeotermal akışkanın yerüstü su kaynaklarına bırakılması sonucu yaban hayatı etkilenmektedir. Genelde enerji şirketleri değerinin üstünde ve ihtiyaç duyduklarından daha fazla toprak satın almaktadır.
Çiftçiler JES’lerin toprağa verdiği zarar sonucu oluşan tarımsal üretim ve verimdeki azalmayı daha fazla pestisit kullanarak gidermeye çalışmaktadır. Bu durum ise doğanın dengesini olumsuz yönde etkiler. Jeotermal enerji kullanımının neden olduğu olumsuz etkileri azaltmak için öncelikli olarak yapılması gereken JES’lerin faaliyetlerinin denetlenmesi, akışkanın su kaynaklarına salınmasının önlenmesidir. Enerji şirketleri özellikle geceleri yerüstü su kaynaklarına akışkan salınımı yapmaktadır. JES’lerin bölge ekonomisi üzerine yaptığı zarar verici etkilerini azaltmak için çok geç kalınmıştır. Bölgede yeni JES’in ve kuyuların kurulmaması gerekir. JES şirketlerinin akışkanı tekrar geri reenjekte edecek teknoloji henüz keşfedilmedi sözü inandırıcı değildir. JES şirketlerinin yerden 3000 metreye gidecek teknolojileri varsa, çevreye zarar vermeden enerji üretecek teknolojileri de olmalıdır. JES karşıtı mücadele de halkın birlikte hareket etmemesinin en önemli nedeni, elektrik santrallerinin toprakları yüksek fiyatlarla satın almasıdır. Üzümünü satamayan çiftçiler psikolojik baskıya tabi tutulmaktadır. JES’lerin bu kadar çok çoğalmasının bir başka nedeni ve pek çok insanın bağlarını santrallere satıyor olmasıdır. Yerel halk üzüm bağlarını satmak istemese de, enerji şirketleri kamulaştırma yoluyla alım yaptırmaktadır. Kamulaştırma davası sonucu halka ödenen para, enerji şirketleri tarafından halka teklif edilen fiyatlardan daha düşük olduğu için, kamulaştırma yolu halk tarafından pek tercih edilen bir yöntem değildir. O nedenle her iki taraf da kamulaştırma yöntemine başvurmadan bir anlaşmaya varmayı hedeflemektedir. Saha araştırması sonuçlarına göre, jeotermal enerji santrallerinin Alaşehir ilçesinde yaşam kalitesi üzerindeki en önemli algılanan etkisi, tarımsal verimliliğin azalmasıdır.
Jeotermal enerjinin ekonomik kalkınma ve gelir üzerindeki etkisi hakkında sorulduğunda, katılımcılar bireysel fayda dışında bir ekonomik fayda bulunmadığını belirtti. Bu sonuç doğrultusunda, jeotermal santraller gibi önemli sosyo-ekonomik ve çevresel etkileriyle, kullanım planlama işlemi sırasında sosyo-ekonomik karakteristikleri, çevresel kaygılar ve kırılgan faktörlerin analizi dikkate alınmalıdır. Yenilenebilir bir enerji kaynağı olan jeotermal enerjinin kullanımını yaymak için, enerji santrallerinin saha seçim aşamasında, sahaya özgü göstergelerin ve analiz yöntemlerinin geliştirilmesi, yaşam kalitesi üzerindeki algılanan olumsuz etkilerin azaltılmasına katkıda bulunacaktır.
Jeotermal santrallerin site seçim sürecinde siteye özgü analiz karar vericiler tarafından benimsenmesi gerekir. Çalışmanın bulgularına göre, yenilenebilir enerji kullanımı ile ilgili yaşam çalışmalarında kirlilik parametresi dikkate alınmalıdır ve sosyo-mekansal kırılganlık ile yaşam kalitesi arasındaki ilişki göz ardı edilmemelidir. Alaşehir ilçesinde jeotermal enerjinin yaşam kalitesi üzerindeki etkisinin tarımsal üretim üzerinden algılandığı, kontaminasyon, kırılganlık ve katılım parametrelerinin ön plana çıktığı, ve jeotermal enerji santrallerinin algılanan yaşam kalitesini olumsuz etkilediği tespit edilmiştir.