Türkiye’de çileğin ilkbahar döneminde çıkan ilk taze meyvelerden olması, iç tüketimde talebin artma eğiliminde olması ve diğer meyvelere göre kâr
marjının yüksek olması gibi nedenlerle çilek üretimi ve pazarlaması giderek önem kazanmaktadır. Üretim sadece yurt içi pazarlarda tüketilmemekte, aynı zamanda ihracat da yapılmaktadır. Aydın'da üretilen çilekler Rusya başta olmak üzere Balkan ve Avrupa ülkelerine ihraç edilmekte ve ihracattan önemli ölçüde gelir elde edilmektedir
Çilek meyvesi antioksidan, antienflamatuvar, antihiperlipidemik ve kan basıncını düşürücü etkilerinden dolayı fonksiyonel bir gıda olarak nitelendirilmektedir (Basu ve ark., 2014). Çilek meyveleri, sofralık taze tüketimi yanında reçel, marmelât ve meyve suyu yapımında da çok fazla kullanılmaktadır.
Türkiye çilek üretiminde dünyada ABD ve Meksika’dan sonra 3’cü sırada yer almaktadır. Aydın ili uygun iklim ve coğrafi koşulları ile çilek yetiştiriciliğinde önemli avantajlara sahip olup, Mersin’den sonra Türkiye’de en fazla çilek üretiminin yapıldığı 2’ci ildir. Aydın’ın çilek üretimi 380.000 ton/yıl dır.
Aydın ilinde çilek üretimi büyük oranda Sultanhisar (yüzde 55,2) ve Köşk (yüzde 24,1) ilçelerinde gerçekleştirilmekte, bu iki ilçe Aydın’daki toplam çilek üretimin yüzde 79,3’nü karşılamaktadır.
Çileğin ekonomik getirisi nedeniyle Türkiye’de çilek üretim alanları ve verimi her geçen yıl artmaktadır. 2005-2018 yılları arasında Türkiye’de çilek üretim alanları yüzde 58, çilek üretimi yüzde 158, dekar başına verim yüzde 64 artmıştır. Sultanhisar ilçesi çilek üretim alanları ise 2010-2018 yılları arasında yüzde 53.4 artmıştır (TÜİK, 2019). Aydın’nın 2013 yılında Türkiye çilek üretimi içindeki payı yüzde 13,1 iken, 2017 yüzde 16,2 olmuştur.
ADÜ’den M. Ar 2017-2018 sezonunda Sultanhisar’da jeotermal akışkanı karışmış sulama suyu ile yapılan sulama sonucu yetiştirilen çilek meyvesinde, yapraklarında ve çileğin yetiştirildiği topraklarda meydana gelen kirlenmeyi saptamak amaçlı çalışma yapmışlardır. Bu çalışmada sulama suyu olarak yüzde 100 kuyu suyu, yüzde 25 jeotermal akışkan karışımlı kuyu suyu, yüzde 50 jeotermal akışkan karışımlı kuyu suyu, yüzde 100 jeotermal suyu kullanılmıştır.
Jeotermal suların farklı dozlarının “toprakların” üzerine etkisi incelendiğinde; Toprakların Kalsiyum, Sodyum, Bor, Nikel, Kurşun, Krom, Kadmiyum, Kobalt içerikleri kuyu suyuna göre artmış olup, bu artış jeotermal suyun elementlerce zengin olmasına bağlıdır. Bor konsantrasyonları 1.93- 7.23 mg/l arası olup artan dozlara paralel olarak topraktaki konsantrasyonları artmıştır.
Artan dozlarda jeotermal su karışımı ile sulanan çilek bitkisi “yapraklarında” Potasyum, Kalsiyum, Sodyum, Demir, Çinko, Bakır, Mangan, Bor, Nikel, Kobalt, Kadmiyum,Krom, Kurşun içeriklerinde artma görülmüştür. Çilek yapraklarında Bor 80.0-387.6 mg/l, Nikel 1.40-2.80mg/l, Kadmiyum 5.75-17.37 mg/l, Krom 146.50-679.43 mg/l arasında belirlenmiştir. En yüksek değerler yüzde 100 jeotermal su ile sulanan bitkilerde bulunmuştur.
Çilek bitkisinin “yaprak, çiçek ve meyve” sayılarına bakıldığında, sulama suyu olarak kullanılan jeotermal su dozları arttıkça bitkideki yaprak, meyve, çiçek sayılarında düşme ve bilahare kuruma olduğu gözlemlenmiştir. Meyvelerin en, boy ve ağırlıkları incelendiğinde artan dozlarda bu değerlerde düşüş olduğu belirlenmiştir.
Jeotermal suyun analiz sonuçlarına bakıldığında özellikle tuz ve Bor bakımından değerler kullanılamaz bulunmuştur. Artan uygulamaların toprakta ve bitkide de ağır metal birikimlerine neden olduğu belirlenmiştir. Yüzde 50 ve yüzde 100 jeotermal su dozunda bitkilerde çiçeklenme ve meyve oluşumu meydana gelmemiş, bitkiler çok kısa sürede kurumuştur. Tüm bu sebeplerden dolayı M. Ar çalışma sonucuna göre; jeotermal suyun besin maddesi kaynağı olarak ya da sulama suyu olarak kullanılması sakıncalı bulunmuştur.
Jeotermal enerjinin sağlıklı bir biçimde kullanılabilmesi için, re-enjeksiyon sistemi kurulması ve kullanılması gereklidir. Bu tür önlemlerin alınması, jeotermal suların sulama sularına karışmasını ve ağır metal kirliliğini önleyecektir. Ne yazık ki Aydın’da JES’lerin ne kurulumunda nede işletiminde hiç bir kanuni mevzuata uyulmamakta, Aydın gerçekleri görmezlikten gelinmekte, Aydın kime hizmet ettiği bilinmeyen enerji üssü haline getirilmektedir. Türkiye’nin ve Aydın’ın çilek üretim merkezi Sultanhisar ve Köşk’te şu anda çilek tarlaları içinde kurulmuş ve faal durumda olan 7 tane JES vardır. Bunlar yetmezmiş gibi Aydın tarımını, çevresini, sağlığını korumakla ve geliştirmekle yükümlü olan Aydın Büyükşehir Belediyesi de Sultanhisar’da JES yapım sürecine girmiştir.
Aydın ili, halkı ve tüm yönetim kadroları ile birlikte topyekün şekilde akıl tutulması pandemisine yakalanmıştır.
Bunun sonucu olarak da birinci sınıf tarım topraklarında kurulmuş olan JES’lerin bıraktığı akışkan ve yoğuşmayan gazlara bağlı olarak Aydın, dünyada üretimde ilk sıralarda yer aldığı incir, zeytin, pamuk, kestane, narenciye, çilek gibi marka tarımsal ürünlerini tek tek kaybetme sürecine girmiştir.