Coğrafi İşaretler, markalar gibi tüketicilerine değerli bilgiler sunarak araştırma maliyetlerini azaltan, hem kalite hem de üne işaret eden, üretici ve tüketici arasındaki asimetrik bilgiden kaynaklı piyasa başarısızlıklarının çözümünü sağlayan potansiyel araçlardan biridir. Coğrafi İşaret bir tekel haktır ama bu tekel hak patent, telif hakları ve markada olduğu gibi bireysel bir hak değil, kolektif bir haktır.
Coğrafi İşaret belli bir yörede üretilmekte olan ürünün kalitesinin, diğer yörelerde üretilen aynı tür ürünlerden farkını ve ürünün kalitesinin belgelenmesini, ürünün pazarlanmasında çok büyük bir tanıtım ve reklam değeri taşıması, ürünün üretim standardının korunmasını sağlaması, ürünün pazar payının artmasına katkıda bulunması, üreticinin ürün kalitesi standartlaşmış markalı ürün üretmesine neden olması, üreticinin ürününe sahip çıkmasını sağlaması, üretimde istihdamın artmasına katkıda bulunması, tüketicinin ürünü satın almak üzere o yöreye gelmesini sağlaması ve böylece turizme de katkıda bulunması, ürünün değer kazanmasıyla birlikte köyden kente göçü engellemesi, kırsal kesimdeki nüfusu koruması, ürünün taklitçiliğini önlemesi ve üretim sürecindeki katma değerin artmasını sağlaması açısından kırsal kalkınmaya önemli katkılar sağlamaktadır.
Coğrafi İşarete sahip ürünlerin kırsal ekonomik kalkınmada kullanılabilmesi ve bu mekanizmanın işleyebilmesi için; Güçlü örgütlenme yapısı, tarımsal sanayilerin kurulması, tarımsal üretim tekniklerin geliştirilmesi, güçlü ve dinamik denetim mekanizması kurulması, paydaşlar arası güçlü koordinasyon sağlanması, güçlü veritabanı, profesyonel reklam ve denetim yapılabilmesi, pazarlama stratejilerinin oluşturulması gerekir.
Türkiye’de Coğrafi İşaretlerin korunmasına 1995 yılında 555 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile başlanmıştır. Dünyada ve Türkiye’de tescillenen Coğrafi İşaretlerin çoğu tarımsal ürünlerden oluşmaktadır. Tarım ürünleri, talebinin ve arzının fiyat esneklik özellikleri dolayısıyla düşük fiyat sorunuyla karşılaşmaktadır. Ürün farklılaştırmasının bir yolu olan Coğrafi İşaret tescil sistemi, düşük seyreden tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine olanak sağlamaktadır. Bu yüzden tarım ve gıda sektörü açısından Coğrafi İşaret tescili oldukça önemlidir.
2019 yılı itibariyle Türk Patent ve Marka Kanunu nezdinde tescil edilen 440 Coğrafi İşaret bulunmaktadır. AB nezdinde tescilli Türkiye ürünleri Gaziantep Baklavası (2013), Aydın İnciri (2016) ve Malatya Kayısısı (2017) olup; Afyon Sucuğu, Afyon Pastırması, İnegöl Köfte, Aydın Kestanesi vs. pek çok ürün ise başvuru aşamasında olan ürünlerdir.
Coğrafi İşaret ile koruma altına alınmış yöresel ürünler, Türkiye ekonomisi için önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Çünkü bu ürünlerin korunması ve üretimiyle oluşturulacak istihdam ve katma değer bölge nüfusunun ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynamaktadır. Oluşturulan katma değer ise kırsal ve kent arasındaki gelir farkının kapanması ve bölgeler arasındaki gelir dağılımı üzerinde olumlu etkileri olması sebebiyle önemlidir.
Türkiye yüzde 26 pay ile dünya incir üretiminde ilk sırada yer almaktadır. Aydın ise Türkiye’de en önemli incir üretim bölgesidir. İncirin büyük bölümü kurutularak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin 300 bin ton civarında olan yıllık incir üretiminin yaklaşık yüzde 60’ı Aydın’da gerçekleşmektedir. Türkiye’de yaklaşık 500 bin dekar alanda incir üretimi yapılmaktadır. Üretim yapılan alanların yüzde 70’i Aydın’dadır. Türkiye’de 2018 yılında 78 bin ton incir ihracatı karşılığında 289 milyon $ ihracat geliri elde edilmiştir. 2015-2018 döneminde Türkiye’nin incir ihracatı yüzde 16.5 oranında artmıştır. Burada ilginç bir nokta Türkiye’nin dünyada incir üretiminde ilk sırada yer almasına rağmen, Türkiye’ye incir ithalatının yapılması, bu ithalatın da yıllar içinde giderek artmasıdır. Türkiye’ye 2018 yılında 950 ton incir ithalatı yapılmışken, 2019 yılının ilk sekiz ayında ithal edilen incir miktarı 690 ton kadardır. Bu ithalatın karşılığında 2018 yılında 4.8 milyon $ ödenmiştir. 2015-2018 döneminde Türkiye’nin incir ithalatı yüzde 8.5 oranında artmıştır. En fazla incir ithalatı ABD, Almanya ve Çin’den yapılmaktadır. Burada önemli olan nokta ABD ve Çin’de incir üretim alanlarının, incir ağaçlarının, incir üretim miktarlarının, incir ihracatlarının son yıllarda sürekli şekilde artış göstermesi, bu artış oranlarının da Türkiye’den daha fazla olmasıdır. Burada sorulması gereken soru, genelde Türkiye’nin özelde Aydın’ın dünya incir üretimindeki birinciliği tehlike altında mı (?) sorusudur.
Tüm ürünlerde olduğu gibi incirde de çevre, insan ve hayvan sağlığını dikkate alan bir üretim yapısı sağlanmalı, doğal kaynakların korunmasına, gıda güvenliğine gereken önem verilmelidir. Dünyada söz sahibi olduğumuz, önemli bir ihraç potansiyeli bulunan incir üretimi ve kurutulması süreçleri dikkatli bir şekilde izlenmelidir. Hastalık ve zararlılara dayanıklı, iklim ve toprak koşullarına uyum sağlayan çeşitlere üreticilerin kolayca ulaşması sağlanmalı, incirin uygun yerlerde yetiştirilmesi teşvik edilmelidir. İncirde en büyük sorun aflotoksindir. Engellenmesi için zamanında ve tekniğine uygun bir şekilde budama yapılması, temiz ilek kullanılması, hasat döneminde yere düşen meyvelerin sık sık toplanması, kurutmanın tahta kerevetler üzerinde yapılması yönünde çiftçilerin eğitilmesi gerekmektedir.
İncir üretiminin en fazla yapıldığı Aydın ilimizde ve Ege Bölgesinde jeotermal enerji üretimine yönelik tesislerin toprağa, suya ve havaya yaptığı olumsuz etkiler, üretimi ve ürün kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Koruma önlemleri alınmadan ve denetimsiz bir biçimde sürdürülen jeotermal enerji yatırımlarının tarıma olan olumsuz etkileri şu ana kadar göz ardı edilmiş durumdadır. Su kaynakları ağır metal etkileri altındadır. Suların kirlenmesi toprağın kirlenmesi sorununu da doğuracaktır. Bu durum tarım yapılacak alanların giderek daralmasına yol açacaktır. Geleneksel ürünümüz incir tehlike altındadır. Menderes havzasında jeotermal tehdidinin boyutları gün geçtikçe büyümektedir. Jeotermal tesislerinin buharları bölgede nem oranını arttırmakta ve ürün kalitesinde bozulmalar yaşanmaktadır. Bölgede kanser ve solunum yolu hastalıkları görülmektedir. Bu sorunun giderilmesi için gerekli önlemler alınmalı, jeotermal enerji üretimine verdiği zarar göz önüne alınarak kısıtlama ve yasaklamalar getirilmelidir (ZMO, İncir Raporu-2019).
Aydın’da yapılan bilimsel çalışmalarda da jeotermal santrallerin (JES) incire ciddi şekilde zarar verdiği gösterilmiştir.
Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsünden S. Dağ’ın 2015 yılında yaptığı tez çalışması sonuçlarına göre, Alangüllü’de JES’e uzak bahçelerde yetişen incirlere göre yakın bahçelerde yetişen incirlerde Kükürt 2, Bor 2 Kadmiyum 2, Kobalt 25 kat fazla ölçülmüştür.
ADÜ’den D.Karagülle’nin yaptığı tez çalışmasında, Aydın’da 2017 yılında toplanan incir ürünlerinde sınır değere göre “Kadmiyum” İncirliova’da 212-Söke’de 214-Kuyucak’ta 215 kat fazla; “Kurşun” İncirliova’da 75-Söke’de 150-Kuyucak’ta 177 kat fazla saptandı. İncirdeki Kurşun ile kanser insidans hızı arasında pozitif ilişki saptanmıştır.
Ziraat Mühendisleri Odası, S.Dağ ve D.Karagülle’nin çalışmalarına baktığımızda JES’lerin incire zarar verdiği görülmektedir. Bu çalışma sonuçlarına göre rekolte miktarı ne olursa olsun JES’lerin su-toprak-hava kirliliği yaparak incirin sağlıklı gıda vasfını kaybetmesine sebep oldukları , insan sağlığını tehlikeye atacak düzeyde pek çok ağır metaller ile kirlettikleri görülmektedir. Bu durum Aydın incir üretimi, tüketimi, ihracatı, kalkınması için sürdürülebilir bir durum değildir.
Ne yazık ki tüm bu durumlara bağlı olarak incir Avrupa’da en tehlikeli gıda ürünleri arasında gösterilmeye başlanmıştır. İtalya Ziraatçılar Birliğine göre, 2015 yılında İtalya’ya ithal edilen en tehlikeli gıda ürünleri arasında incir 5’ci sırada iken, 2016 yılında 2’ci sıraya yükselmiştir.
İncir çok narin bir bitkidir. Her ortamda yetişmez. İncirin yetişmesi, sağlıklı ve randımanlı ürün vermesi için kendine özgü sıcaklık, nem, yağış, rüzgar, rakım, toprak özellikleri olması gerekir. Kaliteli ve sağlıklı incir kendine özgü Mikro Klima koşullarında yetişir. Bu koşullar bozulursa sağlıklı ve randımanlı incir yetiştirmek mümkün değildir. Dünyada incirin en iyi yetişebileceği Mikro Klima koşulları Aydın’da olduğu için Aydın dünya incir üretiminde ilk sıradadır. Ne yazık ki son 30 yıl içinde Aydın’da incir bahçeleri jeotermal kuyu ve santral bahçeleri haline gelmiş, incirin sağlıklı ve randımanlı yetişmesi için olmazsa olmaz olan kendine özgü Mikro Klima, jeotermallerin yarattığı yeni Makro Klima ile yer değiştirmiş, incir üretim bölgelerinde ekolojik ortam değişmeye başlamıştır.
Aydın’da JES’ler en fazla Aydın-Germencik arasındaki bölgede yer almaktadır.
M.A.Erdoğan’ın 2012 yılında yaptığı çalışma sonuçlarına göre, Aydın merkez ve Germencik arasında ana yolun kuzey kısmını oluşturan geniş bir bölgede, yüksek eğim ve zayıf bitki örtüsü kaynaklı, yüksek erozyon ve düşük verimlilik değerleri elde edilmiştir. Burada maki ve orman tahribatı ile yüksek ekolojik risk alanı oluşmuştur. Bu bölgede son 30 yıldır JES’ler incir ve zeytin bahçelerine kurulmakta, incir ve zeytin ağaçları kesilerek tahrip edilmekte, bölge incir ve zeytin bahçe toprakları ortadan kaldırılarak erozyona açık hale getirilmekte, sonuçta bölgede ekolojik risk giderek artmaktadır.
Aydın Ticaret Odası’nın öncülüğünde 2016 yılında alınan İncir Coğrafi İşareti Aydın’da incir üretimi, ihracatı, ekonomisi, kalkınması için çok önemli ve kıymetlidir. İncirde Coğrafi İşaret alınması incirde bugün yaşadığımız, yakın gelecekte çok daha fazla yaşama olasılığı kesin olan sorunların hiç birine tek başına çözüm değildir. Aydın’da incir bahçelerine jeotermal işletmelerin yaptığı saldırı, incir meyvesinin durumu, bilimsel çalışmaların sonuçları, incir üreticisi ve ihracatçısının durumu, dünyada incir üretimi ve ticaretinin yöneldiği rota ortadadır. Aklı başında olan veya art niyeti olmayan hiç kimse bunu görmezlikten gelemez, gelme hakkı da yoktur. Aksi bir tutum incirde giderek artan sorunların görmezlikten gelinerek İncir Coğrafi İşaret halısının altına süpürmeye, Aydın’a ihanet edilmeye devam edilmesi anlamına gelecektir. Onun gereği de, İncirde Coğrafi İşaret madalyasının Büyük Menderes Nehrine atılmasından başkası değildir