Soluma yoluyla kirleticilere maruz kalma sonucunda oluşan meslek hastalıkları, ülkemizde en sık rastlanan meslek hastalıklarındandır. Metal ve maden sektörlerlerinde çalışan işçilerin maruz kaldıkları kirleticilere bağlı olarak, meslek hastalığına yakalanma ihtimalleri diğer sektörlere göre daha fazladır.
Madencilik faaliyetleri, yer altı ve yer üstü şeklinde gerçekleştirilmektedir. Yer altı madenlerinde gerçekleştirilen üretim çalışmaları sırasında, yeraltına gönderilen temiz hava; cevher ve çevre kayaçları içerisinde bulunan zararlı gazlar ile birlikte cevher ve kömürün oksidasyonu sonucu ocak havasına karışan gazlar ve oluşan tozlar nedeniyle kirlenmekte, yer altı madenlerinde çalışan işçiler için önemli bir tehlike haline dönüşmektedir. Zehirli, patlayıcı, boğucu “gazlar” ve insan sağlığı için zararlı “tozlar”, madenlerde iç ortam hava kalitesini olumsuz yönde etkileyen en önemli kirleticiler arasında yer almaktadır.
Ayrıca, çalışmaların gerçekleştirileceği ocak havasında oksijen seviyesinin yüzde 19’dan fazla, metan seviyesinin yüzde 2’den az ve CO2 seviyesinin yüzde 0,05’ten az olması istenir. Bu şartları sağlamayan ocaklarda madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi, yasalarla kısıtlanmıştır. Metan, yer altı maden ocaklarında oluşabilecek en tehlikeli gazdır. Kömür olan her yerde bulunan metan, hava ile karışarak “grizu” denilen son derece patlayıcı ve boğulmaya sebebiyet veren gazı oluşturmaktadır.
Madencilik faaliyetleri sırasında oluşan zehirleyici, boğucu ve patlayıcı özellikler taşıyan gazların yanı sıra, kanserojen, mutajen ve radyoaktif özellikler taşıyan tozlar da iş sağlığı ve güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Toz; hem yer altı hem de yer üstü maden ve taş ocaklarında ve tünel yapımında delme, kazma, lağım atma, doldurma, boşaltma, taşıma gibi işlemlerde işyeri havasına yayılan ve havada asılı olarak kalan kömür, maden filizleri ve kayaç parçacıklarıdır.
Kömür tozu, bazı demir cevherleri gibi solunum sistemine zararlı tozlar; radyum, arsenik, asbest gibi kanserojen tozlar; zehirleyici özellik taşıyan metal tozları; uranyum, radyum gibi radyoaktif tozlar; maden ocaklarındaki aktiviteler sırasında oluşan ve gerek insan sağlığı gerekse çevre açısından dikkate alınması gereken kirleticilerdir.
Madenlerde çeşitli faaliyetler sırasında oluşan tozların risk potansiyeli, spesifik özelliklerine, parçacık büyüklüklerine ve solunan toz konsantrasyonuna bağlıdır.
5 μm’den büyük tozlar, burun-farinks-larinks’te tutulurken, 5 μm’den küçük boyutlu tozlar ise akciğerin en ince girintileri olan alveollere kadar girerek çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Tozun, insan vücudunda akciğerlerde meydana getirdiği olumsuz değişiklik “pnömokonyoz” hastalığı olarak tanımlanmaktadır ve bu hastalık tozlu ortamda çalışan işçiler arasında iş göremezliği ve ölümlerin önemli bir nedenidir. İşçilerin yarısının kömür tozu, silis ve asbeste maruz kaldığı bilinmektedir. Pnömokonyoz, genel bir toz hastalığı tanımı olmakla birlikte, tozun yapısına göre çeşitli adlandırmalar yapılmaktadır.
Doğal minerallerin ve kayaların çıkarılması, işlenmesi ve değerlendirilmesi gibi madencilik faaliyetleri sırasında oluşan tozlardan biri olan mineral tozunun, kronik zarar verici etkisi olabilmektedir. Mineral tozlardan biri olan ince “kuvars tozu”, akciğerlere zarar veren kristalin şeklindeki silisyum dioksit olarak tanımlanmaktadır. Silis tanecikleri, madenlerde ve taş ocaklarında çalışanların en çok karşı karşıya kaldıkları tozdur. Solunabilir “kömür tozları” da, yeraltı ve yerüstü kömür madenleri ve kömür işleme tesislerinde karşılaşılan son derece önemli bir tehlikedir Bu tozların içinde silika, kireç taşı, kil ve diğer mineral tozları da bulunur. Kömür tozu, kömür işçisi pnömokonyozu’na neden olur ve kronik bronşit, amfizem gibi kronik solunum yolları hastalıklarının oluşumuna katkıda bulunur. Karbon içeriği yüksek olan sert kömürlerde kömür işçisi pnömokonyozu daha yüksektir. Madenlerde işçi sağlığı açısından risk oluşturan “asbest” ise, ısıya dayanıklı lifler halinde ayrışma özelliği gösteren hidrosilikat mineral grubunu içermekte ve hava temizleme cihazları, duvar veya çelik aksam üzerinde kullanılan spreyli kaplama maddelerinden ortam havasına yayılmaktadır. Asbest’in oluşturduğu sağlık etkileri kısa sürede ortaya çıkmamakla birlikte; gastrointestinal sistem ve akciğerlerde kansere yol açtığı tespit edilmiştir. Yine akciğerlerde asbestos olarak adlandırılan “fibröz hastalığı” da asbestin neden olduğu en önemli meslek hastalığı olarak bilinmektedir. Yurtdışında, uranyum madencilerinin üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar sonucu, solunum yoluyla alınan “radonun”, akciğer kanseri riskini arttırdığı gözlenmiştir.
Metal işleme endüstrisinde, hem iş güvenliğini hem de işçilerin sağlığını tehdit eden birçok tehlike bulunmaktadır. İş kazalarının en fazla olduğu metal döküm işlerinde çalışan işçilerde, tozdan kaynaklanan hastalıklara oldukça çok rastlanmaktadır. Özellikle “silikoz hastalığına” neden olan silika kumu, “asbestozis hastalığına” neden olan asbest tozu, termal parçalanma sırasında oluşmasına bağlı olarak önemli kanserojen etkileri olan polisiklik aromatik hidrokarbonlar, krom, nikel gibi metaller, döküm işlerinde çalışan işçilerin soluma yolu ile maruz kaldığı en önemli kirleticiler arasında yer almaktadır.
Döküm işlerinin dışında, kaynak ve lehim işleri de metal işleme sektöründe önemli bir yer tutmakta ve bu işlem sırasında oluşan çeşitli toz, duman ve gazlar, hem kaynak işlemini gerçekleştiren personel hem de kaynak yapılan ortamda bulunan işçiler için önemli bir tehlike oluşturmaktadır. Metal oksitleri, işçi sağlığı açısından tehlike oluşturan kaynak dumanlarının en önemli bileşenidir. Kaynak işleminin gerçekleştirildiği atölyelerde oluşan ve çalışma ortamına yayılan toz, gaz ve buharlar vücuda solunum yolu ile girmekte ve buna bağlı olarak kronik veya akut hastalıklara neden olabilmektedir. Kaynak işlerini yapan işçilerde en sık karşılaşılan hastalık “metal duman ateşidir”. Bu hastalık, bir metalin ya da oksitlerinin partiküllerinin solunmasından birkaç saat sonra ortaya çıkmaktadır. Bu hastalık geçici bir rahatsızlık olmasına rağmen, kronik rahatsızlıkların gelişmesine de ortam hazırlamaktadır. Çeşitli metalleri içeren tozların solunması ve akciğerlerde birikmesi sonucunda oluşan pnömokonyozlar da, metal işleme sektöründe dikkate alınması gereken meslek hastalıklarıdır. Kaynaklı imalat atölyelerinde üretim sırasında oluşan kirleticilerin, izin verilen konsantrasyonların üzerinde bulunması halinde, maruz kalınan konsantrasyon ve maruz kalma süresine göre, solunum güçlüğü, akciğer ödemi, kan hastalıkları, kanser, solunum yollarında tahriş, böbrek, karaciğer ve merkezi sinir sistemi üzerinde hasar gibi çeşitli hastalıklar da ortaya çıkabilmektedir.
Aydın’da Beşparmak Dağlarında yirmi yılı aşkın süredir pek çok kuvars ve feldispat maden işletmesi faaliyet yapmaktadır. Bu maden işletmeleri Aydın’da doğal ve kültürel varlıkları yok etmek dışında, bu madenlerde çalışanlarda, madenlere yakın yerleşim yerlerinde yaşayanlarda, maden tozlarının kirlettiği sular ile tarım yapan kesimlerde sağlık problemlerine sebep olmaktadır.
Türk Tabipler Birliği 2000 yılında Aydın’daki bu madenlerde çalışanlar, bu madenlere yakın yaşayan ve çalışan kesimlerde ortaya çıkan sağlık problemleri ile ilgili çalışmalar yaptı. Bu çalışma sonuçlarına göre Çine merkezi ve Karakollar, Yolboyu, Çaltı, Gökyaka, Saraçlar ve Kahraman köylerinde bulunan her on evden üçünde, ya bir silikozis hastası ya da bu hastalıktan yaşamını kaybetmiş işçi ailelerine rastlanmıştır.
2005 yılında İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ve Dokuz Eylül Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından yürütülen “Aydın/Çine Bölgesindeki Kuvars Ocak ve Değirmenlerinde Çalışanlarda Silikoz Sıklığı ve İş Koşullarının Pnömokonyoz Oluşumuna Etkisi Projesi”nde, ILO standartlarına göre değerlendirilen filmlerin yüzde 23.0'nün silikozla uyumlu olduğu da saptanmış.
.Aydın Çine’de Kuvars madenlerinde çalışanların rahatsızlıklarından dolayı yüzde 38.1'nin bir yıl ve daha az, yüzde 35.8'nin 1.5-4.5 yıl arası, yüzde 5.7'sinin ise ancak 7.5-10 yıl çalıştıkları tespit edilmiştir.
Aydın’ın 50 bin nüfuslu Çine ilçesinde 25 maden işletmesinde 6 bin maden işçisi çalışmakta olup, maden işçilerinin anlattıkları, işçilerin çalışma koşullarını ve sömürüyü gözler önüne koymaktadır.
Aydın’da maden sahalarının ve işletmelerinin çalışanlarda, maden sahalarına yakın yaşayanlarda meydana getirdiği sağlık problemleri ile çevre kirlilikleri ortada olmasına rağmen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Aydın’ın Bozdoğan, Didim, Çine, Karpuzlu, Karacasu, Kuşadası, Köşk ve Söke ilçelerinde yeni 15 maden sahasında toplam 4 bin 783,31 hektarlık alan maden işletmesi ve araması yapılmak üzere ihaleye açılmıştır. Sekiz bin yıllık kaya resimleri içeren Beşparmak Dağlarınında bu yeni maden sahalarının açılıp, faaliyet göstermesi bu coğrafyada geri dönüşü olmayan tarzda ekolojik tahribata sebep olacaktır.