Aydın Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının aldığı karar gereği olarak 23.07.2019 tarihli Resmi Gazete’de Aydın’ın 16 ilçesinde ( Buharkent hariç) 110 noktada, 7 jeotermal kaynak işletme, 64 jeotermal kaynak arama ve 39 doğal mineralli su ruhsat sahası, kapalı teklif ve artırma usulüyle ihale edilerek aramaya açılacağı yayınlandı.

Yayına göre 39 doğal mineralli su ruhsat sahaların ihalesi 5 Ağustos Pazartesi günü, 7 jeotermal kaynak işletme ve 64 jeotermal kaynak arama ruhsatlı sahaların ihaleleri ise 6-8 Ağustos tarihlerinde yapılacak.
2007 yılında çıkarılan 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ile Aydın topraklarının yüzde 85’i jeotermal kullanımına açılmış idi. Bugüne kadar Aydın’da 29 jeotermal santral( JES) ve 1000’in üzerinde jeotermal kuyu kuruldu ve faaliyet halinde.

Ne yazık ki Aydın’da kurulan JES’lerin hiçbiri; İçme ve Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğine, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğine, Büyük Ova Kanununa, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa, Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanunu’na uygun şekilde kurulmamıştır. Yine bu JES’lerin kurulumu aşamasında hiçbiri için valilik tarafından ÇED gereklidir kararı verilmemiş, ÇED gerekli değildir veya ÇED olumlu kararları verilmiştir. Bu JES’ler çalışırkende denetlenmediği için çıkardıkları akışkanları reenjekte etmeyip su kaynaklarına, gazları da havaya saldıkları için Aydın’da su ve hava kirliliğine sebep olmaktadırlar. Kirli suların tarımsal sulamada kullanımı sonucu önce topraklar, sonra tarımsal ürünler kirlenmekte, bilahare bunları tüketen insanların sağlığı bozulmaktadır. Sonuç olarak baktığımızda, Aydın ilinin en önemli su kaynağı olan Büyük Menderes Nehri Türkiye’nin en kirli 3’cü nehri haline gelmiş ve su kalitesi olarak tarımsal sulamada kullanılmaması gereken 4’cü sınıf su taşımaktadır. Bu kirli sular ile toprakların sulanması sonucu Menderes havza toprakları kirlenmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı raporlarına göre Aydın’da toprak kirliliği yapan en önemli 2’ci sebep JES’lerdir. Aydın’daki JES’lerin akışkanlarını Menderes nehrine 30 yılı aşkın süredir bırakması ve bu suyun tarımsal sulamada kullanımı nedeniyle şu anda Menderes havza topraklarındaki kirlilik Menderes nehir kirliliğinden 5 kat daha fazla hale gelmiştir. Bu kirli sular ile kirli topraklarda yetişen tarımsal ürünler ise sağlıklı ürün vasfını kaybetmekte kimyasal, ağır metal, radyoaktif kirlenmeye maruz kalmaktadır. Aydın hava kirliliğinin en fazla olduğu iller arasındadır. JES’lerin sürekli şekilde hidrojen sülfür ve kükürt dioksit salmaları sonucu Aydın, Türkiye’de yaz dönemi kükürt dioksit kirliliğin en fazla olduğu 2’ci il haline getirilmiş, bu nedenle de Aydın çürük yumurta kokmaktadır. Aydın’daki hava kirliliğinin diğer illerdeki hava kirliliğinden farkı, JES’lerin saldığı gazlar içinde Radon ve Toryum olması nedeni ile radyoaktif kirlilik de içermesidir. Aydın tarım kentidir ve 24 tarımsal üründe Türkiye’de ilk 10 il arasında yer almaktadır. Bu tarımsal ürünler içinde Aydın, incir ve zeytin üretiminde Türkiye’de birinci, pamukta ikinci sırada yer almaktadır. Ve Aydın bugün JES’lerin hem birinci sınıf tarım arazilerini işgal etmeleri hemde tarım topraklarını kirletmeleri nedeniyle bu birinciliklerini kaybetmektedir. Aydın tarımında en önemli tehlike tarımsal ürün rekoltesinden çok, tarımsal ürünlerin hem verim hemde kalitelerini kaybederek tek tek sağlıklı ürün kategorilerinden çıkmalarıdır. Nitekim JES’lerin inciri ağır metal ve kimyasal maddelerle kirletmeleri sonucu bugün incir Avrupa’da en tehlikeli 2’ci tarımsal ürün haline gelmiştir. Aydın bir yandan tarımsal ürünlerdeki birinciliklerini kaybederken, diğer yandan Türkiye’de dolaşım sistemi- kanser-solunum sistemi hastalıklarına bağlı ölümlerin, toplam ölümlerin, intiharların en fazla arttığı iller arasına girmekte, birincilik kürsülerine hızlı bir şekilde yaklaşmaktadır. Aydın ilinin tarımsal-kültürel-doğal-tarihi zenginliklerine sahip çıkmaması, Aydın halkının ülke bütçesinden kişi başı Türkiye ortalamasından daha az gelir elde etmesi, Aydın’da genç işsiz sayılarının Türkiye ortalamasından daha fazla olması, çalışanların ve tarım işçilerinin Türkiye ortalamasından daha az gelir elde etmeleri nedeniyle, Aydın halkı mutsuz ve geleceğinden ümitsiz insanların en fazla yaşadığı iller arasında yer almaktadır.

İşte Aydın’daki tüm bu olumsuz sonuçlara 5-8 Ağustos tarihlerinde 110 jeotermal saha için ihale açılması ile halk arasındaki tabir ile “Tüy Dikilecektir”.

Bu jeotermal sahalar için ihale gerçekleşir, sahalar satılır, bu sahalarda jeotermal enerji üretimine geçilirse bu JES’lerin Aydın iline yansıması şu şekilde olacaktır.

1)Aydın’da şu anda faaliyette olan 29 JES ve 1000’in üzerindeki jeotermal kuyu varlığına, yeni 71 JES ve 3500 kadar jeotermal kuyu ilave olabilecektir. Bunun anlamı Aydın’da şu anda var olan JES ve kuyu sayısının 3 kat daha fazla artabileceğidir. Sonuçta ise Aydın ilinde 100 JES ve 4500 kadar jeotermal kuyunun olma olasılığının olduğudur. Tüm bu santrallerin Aydın ilinde sebep olacağı çevre kirliliğinin kümülatif etkisi ise Aydın iline nükleer bomba atılması benzeri etki yaratacaktır.

2)Jeotermal saha ihalesi yapılacak yerlere baktığımızda, Aydın’daki 17 ilçeden 16’da jeotermal saha ihalesi yapılacak. Bu ihale sahaları birinci sınıf tarım arazileri, incir-zeytin-kestane-pamuk üretim alanları, sulak alanlar, arkeolojik sit alanları, belediyelere ait yerleşim yerleri içinde yada yakınında yer almaktadır. Bu ihale sonuçlarına göre Kuşadası, Didim, Güzelçamlı gibi turistik bölgelerde de, Karacasu’daki Afrodisias gibi dünyaca bilinen 1’ci derece arkeolojik sit alanlarına yakın sahalarda da, Aydın ilinin içme su ihtiyacını sağlayan İkizdere-Karacasu-Topçam-Hıdırbeyli- Çine Adnan Menderes Barajlarına yakın alanlarda da JES’ler kurulabilecektir.

Bu ihale gerçekleşir, ihale ile satılan jeotermal sahalarda enerji üretimine geçilirse, Aydın’da tarım gibi turizmde bitecektir. Aydın’da yeraltı ve yerüstü su kirliliği, toprak ve gıda kirliliği, hava kirliliği ve çürük yumurta kokusu, hastalıklar-kanserler-intiharlar- ölümler şu anki mevcut durumdan 3 kat daha fazla artabilecektir. Bu durum ise Aydın’ın çölleşmesi ve çoraklaşması, canlı yaşamının tehlikeye girmesi anlamı taşımaktadır.

3)Aydın’da yapılacak jeotermal saha ihalesi ile Aydın ili yüzölçümünün yüzde 45’i açık arttırma yolu ile satılacaktır. Aydın’da şu anda faaliyette olan JES’lerin işgal ettiği toprak yüzölçümü ile beraber, Ağustos ihale sonucunda Aydın iline ait toprakların yüzde 65’nin tapusu ve mülkiyeti el değiştirecektir. Aydın’da yaşayan halk ise bu toprakların yabancısı, adeta kölesi haline gelecektir. Jeotermal şirketler sahip oldukları topraklara Aydın halkını isterse sokmayacak, isterse bu topraklara adım atanlar için suç duyurusunda bulunarak tutuklanmalarını isteyebilecektir. Sonuçta yüzde 65 toprak parçası satılan Aydın’da, Aydın halkı için TC pasaportu geçerliliğini yitirecektir. Jeotermal işletmelerin çoğunun yabancı ortaklı olduğu düşünülürse, 100 yıl önce atalarımızın canları pahasına savaşarak kazandıkları Aydın topraklarının çok kolay şekilde elimizden gideceği görülmektedir. Burada üzücü olan ise resmî makamların jeotermaller için “temiz, çevre dostu, sürdürülebilir, yenilenebilir bir enerji kaynağıdır” yalanı ile bu sürece destek vermeleridir. Aydın iline ait yüzde 65 toprak parçasının yabancı ortaklı şirketlere satılması çevre kirliliği, incir-zeytin sorunu ötesinde bir “ Milli Güvenlik Sorunu, Beka Sorunudur”.

Aydın’da 100 yeni noktada jeotermal saha ihalesine çıkılmasının hiç bir gerçekçi, bilimsel izahı yoktur ve olamaz. Aydın’a yapılabilecek böyle bir kötülük ihanet düşüncesi ile olmasa bile ancak akıl tutulması ile izah edilebilir. Aydın’da bu akıl tutulmasını izah edebileceğinden fazla çevre kirliliği vardır.

Aydın’da mevcut vahşi jeotermal katliamlarına, tsunami benzeri etki yaratacak yeni jeotermal santrallerin açılmasına karşı çıkmak ve engellemek tüm Aydın halkının ama özelliklede tüm Aydın milletvekillerinin, belediye başkanlarının, ziraat odalarının asli görevleridir. Bu makamlarda oturanların Aydın ilinin ve halkının varlığını, geleceğini satılığa çıkarılmasına sessiz kalması, görmezlikten gelmesi kabul edilemez.
Gün Aydın bilincine ve geleceğine sahip çıkma, birlik ve dayanışma içinde olma, vicdanlı olma günüdür. Gün hepimizin Aydın için borcunu ödeme günüdür.
Haydi Aydın, göreve.