Kur’an, maddi çevremizi oluşturan varlıkların maddi yanlarının yanında manevi boyutlarının olduğunu da belirtir. Çevremizdeki tabii varlıkların manevi boyutlarıyla ilgili olarak birçok ayet vardır. Bu ayetlere göre, kainattaki varlıkların simgesel anlamda bir kutsallık yönleri vardır ve bu çevre kavramı bakımından önemlidir. Kur’an-ı Kerim’in: “Yer-gök, yerde ve gökte olan her şeyin Allah’ı zikir ve tesbih ettiğini” ifade eden ayetlerinden, Peygamberimizin “Yeryüzü bana mescid kılındı” sözlerinden anlıyoruz ki, dünyanın hatta kainatın tamamı bir mescit, bir mabettir. Mescit, Allah’a secde edilen yer, mabed ise, Allah’a ibadet edilen yer demektir. Dolayısıyla bu evrende Allah’a itaat ve ibadet edilemeyecek bir yer olmadığı gibi, Allah’a itaat ve ibadet etmeyen bir varlık ta yoktur. İnsanların bir kısmı hariç, her şey, her yerde kendi özel dili ve haliyle Allah’ı tesbih etmekte, büyük bir muhabbet ve iştiyakla üstlendiği görevi yapmakta, kainattaki temizlik ve düzenin bozulmaması için elinden gelen gayreti sarf etmektedirler. İşte böylesine tertemiz bir mabed ve tertemiz bir evreni önümüze koyan Rabbimiz, bizden de bu mabedi kirletmememizi, yaşamaya ve ibadete elverişli halini, ahengini bozmamamızı istemiştir. Bu ahengi bozanları da, “bozguncu” olarak ilan etmiş ve onları sevmediğini: “Sakın yeryüzünde düzeni bozma. Çünkü Allah bozguncuları sevmez” sözleriyle ifade etmiştir. Öyleyse bu kainat bir mabed gibi korunmalı, temiz tutulmalı, ilahi düzen bozulmamalı ve bozanlara da fırsat verilmemelidir. Kur’an-ı Kerim’in okumak hakkındaki ilk inen “Allah’ın adıyla oku” (96. Alak, 1) ayetinin ardından temizlik hakkındaki: “Elbiseni ve bütün kullandığın şeyleri temiz tut, kötü ve pis şeylerden sakın” (74. Müddessir, 1-5) ayetlerinin inmesi, ekoloji kavramıyla bir bütünlük içinde ele alındığında Kur’an’ın temizliğe ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Kur’an-ı Kerim, bütün canlı varlıkların sudan yaratıldığını bildirmekte ve suyun teşekkülünden önce hayatın bulunmadığını ifade etmektedir. Konuyu gayet açık ve net bir biçimde açıklayan ayetler ise, şunlardır: “O Allah’tır ki, sudan beşeri yaratı” (25. Furkan, 54). “Allah her canlıyı sudan yarattı” (24. Nûr, 45). “Her canlı şeyi sudan yarattık” (21. Enbiyâ, 30). Son ayetteki “her şey” ifadesinin umumi anlamda, insanlar, hayvanlar ve diğer bütün canlı varlıklara ve bitkilere şamil olduğunu ve dolayısıyla herşeyin sudan yaratıldığını bazı çağdaş müfessirler de açıkça ifade etmektedirler. Kozmik alemde su hayatın kaynağıdır ve her şey onunla hayat bulmaktadır. Çünkü, hayvanlar, bitkiler ve diğer bütün canlı varlıklar suyun yaratılmasından sonra meydana gelmişlerdir. Bütün canlıların hayatiyetlerini devam ettirebilmeleri de yine suyun varlığına bağlıdır.