Güç ne kadar kudretli bir kelime değil mi ? Biz insan evlatlarının da en büyük arzusu güçlü olmak, gücün kaynağı olmak. Fakat gücü her ne kadar seviyorsak gücü doğru kullanmayanı bir o kadar bilmiyoruz. Gücü avucumuzda hissettiğimizde, hepimiz illa ki saçmalarız ancak bu durum hiç birimize ömrümüz boyunca bunu sürdürme hakkı vermez. Hele birde bu gücü kurnazlığa veya kötülüğe kullanma hakkını hiç mi hiç vermez. Haksızlık etmek de istemem tabi bazılarının güç kavramı sevgi, şefkat, dostluk gibi güzel ve sevecen şeylerden ibaret ama şundan da eminim bu güzel insanların hali hazırda az olan yüzdesi, her geçen günde ne yazık ki katlanarak azalıyor. Günlük yaşamımızın her anında farkında olmasak da güç zehirlenmesi yaşayan insanlarla mücadele ediyoruz. Bazı örnekler oldukça gözle görülür olsa da çoğu zaman bazılarının farkına bile varmıyoruz. Örneğin; bir öğretmenin sınıfta saygısını kazanabilmesi için gücünü ispat etmesi gerek veya bir evlilikte tarafların ip savaşının sonucu kimin kimin üstüne bastığıyla alakalıdır. Yanlış anlaşılma olmasın bunlar benim hür düşüncelerim değil tabi ama şey gibi düşünebilirsiniz trafikte ceza korkusundan kırmızı ışıkta beklemek mesela; canımızın ne önemi var değil mi canım, bin lira çıkarsa o cepten ne yaparız sonra ? Neyse konuyu dağıtmayalım.. Bu bahsettiğimiz muhteşem güç savaşları çok ilkel bir dürtü aslında. Yüzlerce hatta binlerce yıldır herkesin derdi birinin üstüne basmak. Altta kalırsa canı çıkar maazallah ! Toplumumuz modernleştikçe bununla doğru orantılı olarak oyunlarımız, oyuncaklarımız da modernleşiyor elbet. Kimimizin akülü arabası kariyer, kimimizin atarisi de politika. Evet doğru okudunuz. Atari, politika, toplum ne alaka yahu ! Orası da sizin hayal gücünüz artık ne diyelim.