6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’de, Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7.7 ve 7.6 şiddetinde son yüzyılın en şiddetli depremleri meydana geldi.
Kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarının halen sürdüğü bu depremlerde bugüne kadar 40 binin üzerinde vatandaşımız yaşamını kaybetti, 100 binin üzerinde vatandaşımız yaralı olarak kurtarıldı, binlerce vatandaşımız ise kayıp.
350 adet atom bombasına eşdeğer enerji boşalımı meydana gelen bu depremler sonucu Anadolu kara parçasında Doğu-Batı istikametinde 7.3 metre kayma geldi. Türkiye olarak bu şiddette en son depremleri 1999 yılında Gölcük ve Düzce’de yaşamış, 20 binin üzerinde vatandaşımızı kaybetmiş idik.
Deprem normal bir doğa olayı olup, Aydın ili dahil Türkiye’nin çok büyük bir bölümü deprem bölgesidir. Tarihsel sürece baktığımızda Batı Anadolu’da 8 ve üzeri şiddette birçok depremler olmuştur. Batı Anadolu’da gerçekleşen 9 şiddetinde ilk büyük deprem M.Ö. 26 yılında Aydın’da meydana gelmiştir. Bugüne kadar Aydın’da bilinen ve en sonu 1899 yılında olmak üzere 7 ve üzeri şiddette 9 deprem meydana gelmiştir.
Bilim insanlarının açıklamalarına göre bir coğrafya bölgesinde büyük ölçekli depremlerin dönüş periyotları genelde 100 ve üzeri yıllık süreçlerde meydana gelmektedir. Türkiye’de son 100 yıllık sürece baktığımızda büyük ölçekli deprem sıklığının ve depreme bağlı can ve mal kayıplarının giderek arttığı görülmektedir. Deprem engellenemez bir gerçeklik olduğu için, deprem sonucu meydana gelen can ve mal kayıplarını önlemenin veya en aza indirebilmenin en önemli yolu deprem fay hatları üzerine ve yakınına bina yapımına izin vermemekten, depreme dayanıklı bina yapmaktan, deprem öncesi dönemde kurumsal ve bireysel olarak her yönü ile topyekün depreme hazır hale getirilmekten geçmektedir.
Peki Aydın ili bina stoku, kurumsal ve bireysel olarak, tarih sürecinde pek çok kez yaşadığı ve önümüzdeki süreçte mutlaka yaşayacağı büyük ölçekli bir depreme ne kadar hazırlıklı ve bina stoku dayanıklı?
Ege Üniversitesinden S.H.Uzunoğlunun 2019 yılında yaptığı tez çalışması sonuçlarına göre Aydın ili merkezinde Denizli Bulvarının güneyinde kuzeye göre daha yüksek yeraltı su seviyesinin; daha yüksek sıvılaşma potansiyelinin; daha yumuşak zeminin, yapılaşma için daha kötü zeminin olduğu saptanmıştır. Peki Aydın’da Denizli Bulvarı Güney’inde yapılaşma ne durumda? Aydın’da bu bölge Büyükşehir Belediyesi tarafından imara açılmış olup, hali hazırda Büyük Menderes Nehrine dayanacak şekilde son sürat çok katlı yapılaşma devam edegelmektedir. Ne yazık ki bu bölgeye herhangi bir depremde mutlaka ayakta kalması gereken Aydın Şehir Hastanesi de yapılmakta, yakın bir zamanda hizmete girmesi beklenmektedir.
Birleşik Krallık Durham Üniversitesi’den, Malcolm Jones ve Rob Westaway tarafından 1990 yılında yapılan araştırma sonuçlarına göre; Aydın’da 1653 ve 1899 yıllarında 6.9 şiddetinde olan deprem Büyük Menderes fay zonunu (BMFZ) takip ederek aktif jeotermal alan bölgesinde gerçekleşmiş, fayın güney kolunda Germencik-Ömerbeyli’de 1 metre toprak kayması meydana gelmiştir. Ve bu şiddetli depremlerden sonraki 340 yıllık süreçte BMFZ güney kolunda kara parçasında her yıl ortalama 3 mm kayma devam edegelmiştir.
2021 yılında Germencik Ömerbeyli ve Alangüllü’de jeotermal santral ve kuyulardan başlayarak Doğu-Batı istikametinde derinliği 2 metre, genişliği 30 cm’yi bulan toprak çatlak ve göçükleri meydana geldi. Ne yazık ki resmî makam ve üniversitelerden yapılan üstün körü çalışmalar ile sulu tarım yapılmayan bu bölgede, toprak yarık ve göçükleri sulu tarımda kullanılan yeraltı su fazlalığına bağlandı.
2017 yılında İTÜ’den Prof. Dr. Haluk Eyidoğan’ın yaptığı çalışmaya göre Büyük Menderes Havzası jeotermal kuşağında, Kuzey-Güney yönünde yılda ortalama 3-4 cm arasında genişleme olmaktadır. Deprem bilimcilerin araştırmalarına göre Anadolu platosu, Afrika ve Arap platosu tarafından Güney’den sürekli şekilde sıkıştırılmakta, buna bağlı olarak da Anadolu platosunda hem Doğu-Batı hemde Kuzey-Güneybatı istikametinde kaymalar olmaktadır. Aydın’da yapılan bilimsel çalışmalara bakılınca Büyük Menderes fay zorunda da hem Kuzey-Güney hemde Doğu-Batı yönünde kara parçasında sürekli bir şekilde kaymalar devam edegelmektedir. Burada akla gelen soru, Kahramanmaraş’ta meydana gelen deprem sonrası Anadolu kara parçasında Doğu-Batı istikametinde meydana gelen 7.3 metrelik kayma Büyük Menderes fay zonunda normalde yılda 3 cm oranında devam edegelen kaymanın artışına ne ölçüde sebep olacak?
Tarihsel sürece ve bilimsel çalışma sonuçlarına baktığımızda Büyük Menderes fay zonunda mutlaka büyük ölçekli bir deprem meydana gelecektir. Bu zaman belki yarın belki de 10 yıl sonra olacak, ama mutlaka kaçınılmaz bir şekilde olacaktır. 2022 yılında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Aydın İl Müdürlüğü’nce hazırlanan Aydın İl Afet Risk Azaltma Planı’na göre;
Hesaplanan deprem dönüş periyotlarına göre, Aydın şehir merkezinden 80 km yarıçaplı bir alan içinde gelecekte 6.7 büyüklüğünde deprem olacağı öngörülmektedir. Aydın’da 7 büyüklüğünde bir deprem yaşanması halinde, İl genelinde 33 bin 458 binanın yıkılacağı ve 7 bin 417 kişinin hayatını kaybedeceği öngörülüyor. AFAT Raporunun içeriğine bakıldığında deprem fay hatları üstüne kurulmuş olan jeotermal santraller ve kuyularda deprem sonrası olabilecek komplikasyonlar hariç deprem sonrası Aydın’da meydana gelebilecek diğer tüm komplikasyonlardan tüm ayrıntıları ile bahşedilmiş. Bu durum ise AFAT’ın raporuna kuşku ile bakılmasına sebep olmakta, raporun tarafsızlığına ve objektifliğine gölge düşürmekte. AFAT raporuna göre Aydın’da meydana gelecek 6.7 büyüklüğünde bir depremde binaların yıkılmasına bağlı 7 binin üzerinde insan hayatını kaybedecek. Ama şurası kesin ki Aydın’da meydana gelecek 6.7 büyüklüğünde bir deprem sonrası yerleşim yerleri içi ve yakınına kurulmuş olan jeotermal santral ve kuyu patlamalarına bağlı olarak 7 binden fazla insan sıcak sulara bağlı olarak yanarak ölecek. Daha açık bir tabir ile 7.7 ve 7.5 şiddetindeki depremler sonrası Kahramanmaraş’ta insanlar soğuktan donarak öldü, Aydın’da ise yanarak ölecek.
Aydın İlinin beklenen deprem sonrası yaşanması olası can ve mal kayıpları ile karşı karşıya kalmaması için bugünden tezi yok derhal acil eylem planı hazırlayıp bunu yürürlüğe koyması gerekir. Bunu gerçekleştirmek içinde öncelikle Aydın’daki tüm idari ve mülki erkanın, ilgili oda-STK’lar ve müdürlüklerin bir araya gelip, hiç kimseyi ayrıştırmadan-dışlamadan-ötekileştirmeden-suçlamadan hep beraber, Aydın’nın ekolojik-coğrafi-ekonomik-mimarı yapılaşma durumlarını masaya yatırıp, liyakatli bir yönetim önderliğinde, bilimsel çözümlerin ışığında bir yol haritası hazırlaması gerekir.
Aydın Büyükşehir Belediyesi, Aydın İmar Planını tekrar gözden geçirmeli ve güncellemeli, sıvılaşma potansiyeli gösteren toprak zeminlerde, Aydın-Denizli karayolunun Güney’inde kalan bölgeleri yeni yapılaşmaya kapatmalıdır. İmar affından faydalanan yapılardan başlamak üzere, deprem fay üstü ve yakınında bulunan tüm binalar istisnasız deprem dayanıklılık testinden geçirilmeli, gereği yapılmalıdır. Aydın’da ana arter yollar artırılmalı ve genişletilmeli, yollar araç ve esnaf işgallerinden kurtarılmalı, yeni yeşil alanlar yaratılmalıdır.
Yeni yapılmakta olan Aydın Şehir Hastanesi depreme dayanıklılık testinden geçirilmeli, Aydın Şehir Hastanesi faaliyete geçmesi sonucu kapatılması düşünülen Aydın Devlet ve Aydın Atatürk Devlet Hastanelerinden biri modern hale getirilerek içinde bulundukları araziye dokunulmadan mutlaka şehir merkezinde hizmet verin halde kalması sağlanmalıdır. Aydın’ın kabusu olan, deprem fay hatları üzerinde kurulan jeotermal santraller depreme dayanıklılık testinden geçirilmeli. İşyeri açma ve çalışma ruhsatı olmayan jeotermal santraller derhal kapatılmalı, tüm bu olanları görmezlikten gelen ve göz yuman ilgili kesimleri halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye attıklarından-görev suçu işlediklerinden dolayı görevden alıp yargılanmaları sağlanmalıdır. Başta asker-emniyet-itfaiye-sağlık personelleri olmak üzere tüm halkımıza belli aralıklarla deprem acil eylem planları öğretilmeli, gerçekçi deprem tatbikatları yapılmalı, kültürel varlıklarımız koruma altına alınmalıdır. Aksi durumda 1071 yılında at sırtında gelip çadır kültürü ile yerleştiğimiz Anadolu topraklarında, aradan 1000 yıl geçse de hala çadırda yaşamaya devam ederiz.