Aydın’da çevre kirliliği, bu kirliliğin insan sağlığı üzerine etkileri her geçen gün artmaktadır. Günlük yaşamda bunun örneklerine sık sık şahit olmamıza, bu konuda yapılmış pek çok bilimsel çalışmalar olmasına rağmen, özellikle çevre kirliliğini önleme noktasında bulunan kesimler bu gerçekleri görmezden gelmekte, soruna çözüm olmaktan uzak durmakta, bilimsel verileri sunan kesimleri toplumu kaosa sürüklemekle suçlayabilmektedir. Aydın’da bu tartışmalar özellikle Aydın kanser oranları konusunda sürüp gitmektedir. Peki Aydın’da gerçek kanser oranları nedir? Aydın’da hangi bölgede yaşayanlar daha fazla kanser olmakta, ölmektedir? Bu kanser ve ölümlere hangi faktörler sebep olmaktadır? Bu konularda Aydın’da ne gibi tedbirler alınabilir, düzenlemeler yapılabilir? Yada bu durum Aydın’da yönetim kademelerinde bulunan seçilmiş ve atanmış kesimlerin ne kadar ilgi alanları içindedir? Sağlıklı Türk popülasyonunda genotip dağılımları ve sıklıklarının bilinmesi, pek çok hastalık için bireylerin risk durumlarının değerlendirilmesinde ve gerekli koruma önlemlerinin alınması için son derece önemlidir. Türkiye’de farklı coğrafi bölgelerde yaşayan, ırk ve cinslerin genetik yapılarındaki değişimlerin durumu, sıklığı tam olarak bilinmemektedir. Bu konuda dünyada yapılan çalışmalar da sınırlıdır. Aydın’da bu konulara açıklık getirecek bir bilimsel çalışma yapılmıştır. Adnan Menderes Üniversitesi Biyoloji Bölümünden Serap Şenol 2008 yılında “Aydın İli Populasyonunda Nükleer Faktör-Kappa B1(NF-ĸB1) VE NF-ĸBIA Genlerinin Polimorfizminin Belirlenmesi” çalışmasını yaptı. Bu çalışma Aydın ili, merkez, batı, doğu, kuzey, güney olmak üzere beş bölgede nüfusların ağırlıkları örnek seçiminde esas alınarak 565 kişinin kan örneklerinde çalışılarak yapılmıştır. Nükleer faktör-kB (NF-kB) immün sistemin normal çalışması için gereklidir. Ayrıca NF-kB vücutta inflamasyona neden olan en önemli faktördür. NF-kB üretimindeki anormallikler birçok kanser, inflamatuar ve immunolojik hastalık oluşumundan sorumludur. Bunlar arasında ülseratif kolitten diyabete, aterosklerozdan immün yetmezliklere, lösemilerden solid tümörlere, birçok malign ve inflamatuar hastalık sayılabilir. NF-kB’ün gen yapısındaki değişim sonucu kanser ve metastaz potansiyellerinin arttığı gösterilmiştir. Bu kanserler arasında meme, karaciğer, baş-boyun, mide, rahim, pankreas, nazofarinks, prostat, böbrek, serviks, kolon kanseri sayılabilir. NF-κB’i birçok bakteri, virüs, oksidatif stres, fiziki stres, büyüme faktörleri, radyasyon, hormonlar, ağır metaller dahil 200’ün üstünde faktör aktive edebilir. NF-ĸB’nin uygunsuz aktivasyonu, astım, enflamatuvar artrit, septik şok, akciğer fibrozisi, diabet, kanser, AIDS, arterosklerozis ve felç gibi enflamasyon ile ilişkili çeşitli insan hastalıkları ilişkili olduğu saptanmıştır. Birçok enflamatuvar ve anti-kanser ilaçlarının bir bölümü, sadece NF-ĸB aktivasyonunu inhibe edecek şekilde tasarlanmışlardır . 2008 yılında Serap Şenol tarafından yapılan çalışmada Aydın’da merkez dahil olmak üzere 9 ilçede yaşayan insanların incelen kan örneklerinde tespit edilen NF-kB gen anormallik sıklık oranları şu şekilde bulunmuştur; Merkez yüzde 47, İncirliova yüzde 47, Karacasu yüzde 45, Söke yüzde 47, Didim yüzde 38, Kuyucak yüzde 67, Kuşadası yüzde 44, Nazilli yüzde 63, Bozdoğan yüzde 58’dir. Dünyada İspanya, Polonya, Japonya, İngiltere, Çin, İsveç, Almanya, ABD’de yaşayan bazı toplum kesimlerinde NF-kB gen anormallik sıklık oranları araştırılmış. Bu çalışmalarda NF-kB gen anormallik sıklık oranları yüzde 43- yüzde 58 arasında değişmektedir. Aydın’da ve dünyada yapılan NF-kB gen anormallik sıklık oranlarının tespit çalışmalarının hepsine baktığımızda, Kuyucak’ta çıkan NF-kB gen anormallik sıklık oranları dünyada 1’ci, Nazilli’de dünyada 2’ci, Bozdoğan’da dünyada 3’ci sırada en yüksek oranların olduğu görülmektedir. Aydın’da çıkan bu sonuçlar çok önemli ve endişe verecek boyuttadır. Sağlıklı Aydın toplumunda yapılan bu çalışmanın verileri, olası pek çok hastalıkla ilişiklendirme çalışmalarında kullanılabilir. Bu veriler aynı zamanda hastalıkların coğrafik dağılım veri setleriyle de karşılaştırılarak aralarında bir korelasyon kurulabilir. 2015 yılında Türkiye’de yaşayan 194 kişiden biri ölmüş iken Aydın’da yaşayan 142 kişiden biri ölmüştür. Aydın’da 2015 yılında nüfus başına meydana gelen ölümler Türkiye’de ortalamasından yüzde 27 fazladır. Aydın’da meydana gelen ölümleri yerele indirgediğimizde Aydın’ın ilçelerinde 2015 yılında yaşayan nüfusa göre meydana gelen ölümleri çoktan aza doğru şu şekilde sıralayabiliriz; Yenipazar (87), Koçarlı (89), Karpuzlu ( 89), Kuyucak (91), Bozdoğan (99), Çine (106), Karacasu ( 108), Sultanhisar (114), Germencik (114), Köşk (129), Buharkent (133), Nazilli (143), İncirliova (146), Söke (146), Efeler (175), Kuşadası (185), Didim ( 192). (Yenipazar’da yaşayan 87, Didim’de yaşayan 142 kişisinden biri ölmüş) Aydın’da 2010 ve 2015 yıllarında ilçelerde yaşayan nüfusa göre en fazla ölümlerin meydana geldiği ilk 10 ilçe aynıdır. Bu ilçeler sırası ile; Yenipazar, Koçarlı, Bozdoğan, Kuyucak, Karpuzlu, Çine, Sultanhisar, Köşk, Germencik, Karacasu’dur. 2010-2015 döneminde Aydın’da en fazla ölüm artışı olan Karpuzlu, Karacasu, Kuyucak, Koçarlı, Germencik, Çine, Sultanhisar ilçeleri 2010 ve 2015 yıllarında Aydın’da nüfus başı en fazla ölümlerin olduğu ilk 10 ilçe arasında da yer almaktadır. 2008 yılında Serap Şenol’un Aydın popülasyonunda yaptığı çalışmada NF-kB gen anormallik sıklık oranlarının en fazladan en düşüğe doğru sıralandığı ilçeler şu şekildedir; Kuyucak, Nazilli, Bozdoğan, Karacasu, Merkez( Efeler), İncirliova, Söke, Kuşadası, Didim şeklindedir. Aydın’da nüfus başı en fazla ölümlerin, ölüm artışlarının olduğu ilçeler ile Serap Şenol’un araştırmasında NF-kB gen anormalliklerin en fazla olduğu ilçeler örtüşmektedir. Ölümlerin, ölüm artış oranlarının, NF-kB gen anormallik sıklık oranlarının hepsinin niye bu ilçelerde en fazla olduğu ve en fazla arttığına baktığımızda, Aydın’da çevresel kirlilik unsurların en fazla olduğu ilçelerin de bu ilçeler olduğunu görülmektedir. Büyük Menderes havzasının can damarı olan Büyük Menderes nehri şu anda Türkiye’nin en kirli 3’cü nehri olup su kirlilik seviyesi 4’dür. Büyük Menderes nehrinde en fazla organik, kimyasal kirliliğin saptandığı bölümler ile Aydın’da nüfus başı en fazla ölümlerin, ölüm artış oranlarının, NF-kB gen anormallik oranlarının en fazla olduğu ilçeler çakışmaktadır. Aydın’da nüfus başı en fazla ölümlerin olduğu ilçeler 2013 yılı Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF)’nın yaptığı araştırmada Menderes nehrinde organik kirliliğin en fazla olduğu bölgeler ( Yenipazar, Kuyucak, Bozdoğan, Çine) ile aynı. 2018 yılında Doğal Hayatı Koruma Vakfı ile Güney Ege Kalkınma Ajansının ortaklaşa yaptığı çalışmada Büyük Menderes nehrinde ölçüm yapılan 42 noktanın 19’da ileri derecede su kirliliği saptanmış. İleri derecede su kirliliği saptanan ilçeler arasında Aydın’da nüfus başı en fazla ölümlerim, ölüm artışlarının, NF-kB gen anormallik sıklık oranlarının saptandığı ilçeler en başta gelmektedir. 2000 yılında Büyük Menderes Havzasında yapılan çalışmada bitkilerin yüzde 80’de Bor toksik değerlerde bulunmuş. ADÜ’den Burcu Keser 2008 yılında yaptığı çalışmada Büyük Menderes nehir suları ile sulanan bölgelerde yetişen bazı sebze ve meyvelerde ağır metal kirliliği saptadı. 2004 ve 2008 yıllarında Adnan Menderes Üniversitesinden Serdar Koca’nın yaptığı çalışmalarda Büyük Menderes nehir içindeki balıkların, nehir suları ile sulanan topraklarda yetişen bitkilerin genetik yapısının bozulduğu gösterildi. Tüm çalışmalara ve sonuçlara baktığımızda Aydın’da kansere bağlı ölümlerin Türkiye ortalamasından iki kat fazla, dolaşım sistemine bağlı ölümlerde Aydın’ın Türkiye’de ikinci sırada, Aydın’da bebek ölümlerinin- 5 yaş altı çocuk ölümlerin-anne ölümlerinin- intiharların Türkiye ortalamasından fazla olması tesadüf değildir. Aydın’da tesadüf olan ise bu oranda çevresel kirliliğin olmasına rağmen, çevresel kirliliğin ve kirleten unsurların olmadığı konusunda inat eden yönetimlerin olduğu bir yerde hala yaşayabilmek.