Son dönemde ülkemiz, sahte diplomalarla gündeme gelmeye devam ediyor. Eğitim sisteminden bürokrasisine, sağlıktan hukuka kadar birçok alanda, diplomaya sahipmiş gibi görünen ancak gerçekte hiçbir yetkinliği olmayan bireylerin varlığı, toplumsal güveni temelinden sarsıyor.
Sahte doktorlar, Avukatlar, İşletmeciler, Siyasetçiler, Emniyet mensupları ve hatta akademisyenler… Bu tablo sadece ahlaki çöküşün değil, aynı zamanda geleceğimizin nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunun da bir göstergesi.
Sahte Diploma, Sahte Hayat Kurtarır mı?
Hastanelerde görev yapan bir sahte doktorun eline kendinizi teslim ettiğinizi düşünün. O kişi yıllarca tıp eğitimi almamış, insan sağlığına dair hiçbir bilimsel bilgiye sahip değil. Ama kılık kıyafeti yerinde, diploması duvarda. Bir insanın hayatı, sahte bir belgenin gölgesinde sönebilir. Bu sadece bireysel değil, toplumsal bir felakettir.
Adaletin Temsilcisi mi, Sahtekârlığın Maskesi mi?
Hukuk sisteminin içinde bulunan bir sahte Avukat müvekkilini Hâkim-Savcılar da Adaletin kendisini de aldatırlar. Kararları tarafsız değil, bilgisizdir. Hakkın yerini bulması gerekirken, haksızlık kurumsallaşır. İnsanların yargıya olan inancı zedelenir, devletin meşruiyeti tartışmaya açılır.
Eğitimin Kalbi, Akademinin Ruhu
Sahte diplomalı Akademisyenler, yalnızca kendi itibarlarını değil, nesilleri de zehirler. Bir Üniversitede ders veren sahte bir öğretim görevlisi, bilgiyi değil cehaleti aktarır. Bilim yuvaları, cehalet üretim merkezine dönüşür. Eğitimde fırsat eşitliği, liyakat ve bilgiye dayalı yükseliş ortadan kalkar.
Güvenlik mi Tehdit mi?
Emniyet güçleri içinde yer alan sahte diplomalı kişiler, kamu düzenini korumak yerine tehdit eder. Yetkinliği olmayan bir Emniyet mensubu, vatandaşa güven veremez. Asayişin temel taşı olan bu kurumlar, güven yerine korkuya yol açar.
Bu Nasıl Mümkün Olabiliyor?
Bu sorunun cevabı sistemdeki denetimsizlik, liyakatsizlik ve kayırmacılıkta yatıyor. Sahte diplomaların bu kadar yaygınlaşması, kontrol mekanizmalarının zayıflığından, referans kültürünün yozlaşmasından ve "mış gibi yapma" geleneğinin güçlenmesinden kaynaklanıyor. İnsanlar emek vermeden, bilgi sahibi olmadan, torpille ya da sahte belgelerle mevki kazanmanın yollarını arıyor.
Ne Yapılmalı?
1. Diploma ve belge denetimi sıklaştırılmalı, tüm kamu kurumlarında belge doğrulama sistemleri oluşturulmalı.
2. Ağır cezai yaptırımlar uygulanmalı; sadece sahte belge kullananlar değil, bunlara göz yumanlar da yargılanmalı.
3. Toplumsal bilinç artırılmalı, vatandaşlar da bu konuda duyarlı hale getirilmeli.
4. Liyakat esas alınmalı, hak edenin hak ettiği yere gelmesi sağlanmalı.
Sonuç
Bir ülkenin geleceğini şekillendiren meslek gruplarında sahtecilik varsa, bu sadece bir güvenlik sorunu değil, bir beka meselesidir. Sahte diplomalı bireyler; sadece meslekleri, kurumları değil, toplumun vicdanını da kirletiyor. Bu utanç verici tabloyu tersine çevirmek, önce birey olarak sonra millet olarak bizlerin elinde.