6 partinin; CHP, İYİ Parti, SP, DP, DEVA, GP liderleri bir araya geldiler ve fotoğraf verdiler. Doğal olarak çok tartışıldı bu. Biz de tartışalım…
Ülkemizin emperyalizm karşısındaki bağımlılığı karşısında ne söylüyor bu partiler? İyice derinleşmiş bulunan toplumsal eşitsizlik karşısında çözümleri var mı bu partilerin? Daha can alıcı soru şu: Bu altı partinin, laikliğin ayaklar altına alınması karşısında duydukları herhangi bir rahatsızlıkları var mı peki?
Varsa yoksa Erdoğan karşıtlığıdır bu partileri yan yana getiren. Bir de güçlendirilmiş parlamenter sistem tabii. Ülkemizi sarmış karanlığın dağılması için yeterli midir peki bu? Ülkemizin Erdoğan iktidarından kurtulması gereklidir. Tartışılmaz gerekliliktir bu. Ülkenin tüm sorunlarının kaynağını Erdoğan’da görmek ise yanıltıcıdır. Dahası, ülkemizin bu feci durumda olmasından sadece Erdoğan’ın partili cumhurbaşkanlığı dönemini sorumlu tutmak, asıl gerçekleri gözden uzaklaştırmaya yaramaktadır.
AKP iktidarı boyunca yaşama geçen sayısız olumsuzluktan bahsedebiliriz. En başa yazılması gerekenlerden birisi kuşkusuz, kamu mallarının yağmalanması olan ve bugünkü ekonomik bunalımın kaynağını teşkil eden özelleştirme sürecidir. -Peki, kimdir bu özelleştirme sürecinin mimarı? Ali Babacan!
-Belki de Erdoğan sonrasının ekonomi bakanı olacak kendisi. Kamu mallarını yağmalamaya, uluslararası sermayeye hizmet etmeye devam edilecek yani.
-Böyle mi kurtulacağız Erdoğan iktidarından?
-Sahiden, ne düşünüyor bu altı parti ittifakı özelleştirmeler hakkında?
Biliyoruz ki, Erdoğan’ı iktidara getiren ve iktidarı boyunca destekleyen uluslararası sermaye güçleri vardı. NATO’su, ABD’si, AB’si ile emperyalizm diyebiliriz buna. Emperyalizmin dayattığı politikalar sanayimizi, tarımımızı çökertti, kamu ekonomisini yerle bir etti.
Sahiden, altı parti ittifakı ne düşünüyor emperyalizm hakkında?
Emperyalizmin bu kez kendilerine arka çıkması peşinde mi yoksa bu altı parti?
Emperyalizme, yani uluslararası dev tekellere ve onların kurumlarına karşı çıkmadan ülkemizin hiçbir temel sorununu çözemezsiniz. Kamu ekonomisine geçmeyeceksiniz, NATO’dan çıkmayacaksınız, ABD ile stratejik müttefiklik oynamaya devam edeceksiniz ve sonra halkın karşısına kurtarıcı olarak dikileceksiniz!
Kimseyi kandırmayın! -Altı parti devamlı demokrasiden bahsediyor. Ne güzel!
Peki, laikliğin olmadığı yerde demokrasi olur mu?
Değil demokrasi, cumhuriyet bile ağır yaralıdır laiklik yoksa. Tarikatlar ülkeyi sarmış, tüm kurumlarda cirit atıyor, buna karşı çıkmadan demokrasi şarkıları söyleniyor. Vaktiyle birilerinin “tarikatlar sivil toplum kuruluşudur” diyerek demokrasi çığırtkanlığı yaptığı gibi tıpkı. Tarikatların karanlığını dağıtmadan demokrasinin d’si bile söz konusu olamaz. -Gerçekten, altı parti ne düşünüyor laiklik hakkında?
Uzak değil, yakın tarihten biliyoruz ki, altı partinin en az üçü laiklik karşıtıdır.
Hatırlarsınız; CHP’nin tek parti iktidarından bunalan halkımız Demokrat Parti’ye kurtarıcı gibi sarılmıştı. Ve iktidara taşımıştı onu. Demokrat Parti de, işçiye grev hakkı bile vadederek ve demokrasi şarkılarıyla gelmişti iktidara. -Ne oldu peki? Tarihe bakabiliriz!
- Deniz’e düşen yılana sarılmamalı.
Erdoğan’dan kurtulmalıyız kuşkusuz. Ne var ki; emperyalizme bağımlılığı, özelleştirmeciliği, laiklik karşıtlığını temsil eden AKP rejiminden de kurtulmalıyız.
-Erdoğan’dan asıl böyle kurtulmuş olmaz mıyız zaten?