Ülkemiz bu karanlık günlere birdenbire gelmedi. Bir süreci var bunun. Özellikle 1945’ten sonra; emperyalizm ile işbirliği, laiklik karşıtı akımların önünün açılması, cumhuriyetin kazanımlarının kemirilmesi, sola amansız bir savaş açılması süreci de diyebiliriz buna. Evet, karanlığın koyulaşmasında AKP iktidarının payı çok büyük. Lakin öncesi de var. Ülkemiz bu karanlık günlere sağ politikalar ve politikacılarla geldi. Unutmayalım bunu!
***
Hep birlikte değişimi özlüyoruz. Sevgili ülkemizin aydınlık yarınlara yelken açmasını istiyoruz. Ancak gerçeklere sırt çevirmeden, siyasal tarihimize gözümüzü kapatmadan olacak bu. Yalın gerçeği ortaya koyalım: Madem ülkemizi sağ politikalar ve politikacılar bu hallere sürükledi, umut bağlayamayız tekrar onlara. Sağın alternatifi sağ olamaz. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir bu halkı. Boyun eğmeyelim!
***
Sağ politika; Köy Enstitülerinin kapatılmasıdır, katıksız Amerikancılıktır, tarikatlara karşı olmamaktır, ırkçılıktır, dinciliktir, özelleştirmeciliktir, patronların servetini korumak ve artırmaktır… Peki, bize umut olarak sunulan sağ partilerin bu politikaları değişti mi? Değişmediyse, aydınlık yarınlar nasıl gelecek sağ politikaların ve politikacıların iktidarında?
***
Meral Akşener altılı masadan ayrılınca geçen Cuma günü, nasıl da hatırlanıverdi geçmişi, zihniyeti. “Zaten “faşistti”, 90’lı yıllardaki karanlık günlerin sorumlularındandı,” türü söylemler, serzenişler havada uçuştu. İnsanlık bazen unutuyor, bazen de hatırlıyor gerçekleri! Peki, altılı masanın diğer aktörlerinin zihniyetini ya da geçmişlerini unuttuk mu? Hatırlamak istemiyor muyuz yoksa? Ya da hatırlamak için okkalı bir tokat mı yenmesi gerekiyor? Unutmayalım; karanlık günlere sürüklenmemizin kaynağında hafızasızlığımız var biraz da.
***
AKP iktidarının yarattığı 21 yıllık ağır bir tahribat var karşımızda. Dediğim gibi, 2018 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden beri yaşanan 5 yıllık bir tahribat değil, 21 yıllık bir tahribat! Evet, AKP iktidarından ve Erdoğan’dan kurtulmak istiyoruz. Yetti artık! Lakin iş bu kadarla bitmiyor, aydınlık yarınlar hemencecik ve otomatikman gelmiyor. Altılı masa, sağcı bir masadır! Üstelik iki aktörü, 21 yıllık tahribat sürecinde uzun yıllar önemli görevler üstlenmiştir. Bu gerçeklere gözümüzü kapayacak ve onlar da değiştiler mi diyeceğiz yani?
***
Çok açık söylüyorum: Altılı masanın ülkemizin aydınlık yarınlarını yaratma ihtimali bulunmamaktadır. O masanın programından ne devletçi ve planlı bir ekonomi çıkar, ne tarikatların dağıtılması çıkar, ne ABD üstlerinin kapatılması çıkar,… O masanın programında laiklik yok, emperyalizm karşıtlığı yok, kamuculuk yok! Bunlar yoksa o çok özlenen adalet de yoktur. Varsayılıyorsa da, biçimsel veya sahte adalettir o!
***
Evet, Erdoğan’dan kurtulalım. Hep birlikte istiyoruz bunu. Ülkemizin geleceği açısından son derece önemli bu. Lakin unutmayalım, sağ politikanın alternatifi gene sağ politikalar olamaz. Ülkemizin aydınlık yarınları sol politikalardadır. Ne midir o politikalar? Planlı ve devletçi bir ekonomidir her şeyden önce. Laikliğin tekrar inşasıdır ve tarikatların dağıtılmasıdır. ABD, NATO, AB, Dünya Bankası başta olmak üzere emperyalist merkezlerden bağımsız bir çizgi izlemektir. İşte bu, tarih kaydetmektedir ki, sağın işi olamaz; solun işidir bu.
***
Velhasıl, sapla samanı karıştırmadan umutlanalım!