Kuraklık, tarım alanlarından halk sağlığına birçok sosyo-ekonomik aktiviteyi etkileyen, çevresel sistemlerin sürdürülebilirliğini tehdit eden oldukça maliyetli bir doğal afettir. Kuraklık yalnızca fiziksel bir olay olmayıp, iklimdeki doğal değişimlerin, su kaynakları, su talebi ve su kullanan sistemler ile karşılıklı etkileşimidir. Kuraklığın meteorolojik, tarımsal, hidrolojik, coğrafik, sosyoekonomik çeşitleri vardır. Dünya genelinde tarımsal amaçlı kullanılan toprağın yüzde 70’i kuraklık tehlikesi ile karşı karşıyadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre Türkiye’nin yüzde 26,6’sı kurak alan, yüzde 37,3’i yarı kurak alan olarak tanımlanmıştır. Bunun anlamı Türkiye’nin yarısından fazlasının kuraklık sorunu yaşadığıdır. Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz havzasında önümüzdeki dönemlerde sıcaklıkların artacağı ve yağışların azalacağı öngörülmektedir. Su kaynaklarına olan talebin yıllar içinde giderek artması sonucu 2030 yılında 2015 yılına göre Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı yüzde 23 azalacak. Bu durumda gelecekte Türkiye’nin su kıtlığı yaşayan ülke durumuna gelmesi muhtemel görülmektedir. Türkiye’de giderek azalan yağışlar, kaçak su kullanımı ve yeraltı suyuna olan yoğun talep sonucu yeraltı su seviyeleri hızla düşmektedir. Yeraltı su kaynaklarında eksilen tatlı suyun yerine tuzlu su girişi olmakta, bunun etkisiyle yeraltı suları nicelik ve nitelik olarak sürekli bozulmaktadır.
Büyük Menderes Havzası verimli arazilere sahip olmasına rağmen su potansiyeli yeterli değildir. Havza kuraklık afetleriyle sık karşılaşmaktadır.
B. Menderes Havzası ülke yüzölçümünün yüzde 3,1’ini oluşturmakta, havza alanının yüzde 44’ü tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Havzada yetişen en yaygın tarımsal ürünler pamuk, zeytin, incir, kestane, buğday, mısır, arpa, ayçiçeği ile meyve ve sebzelerdir. B. Menderes Havzası‘nda gıda, deri, tekstil sanayileri ve madencilik başlıca sanayi faaliyetleridir. Mevcut süreç aynen devam ederse 2050 yılında havzanın yıllık sanayi suyu ihtiyacı 2015 yılına göre yüzde 59 artacaktır. B. Menderes Havzasında yağışın akışa geçme oranı yüzde 12’dir. B. Menderes Havzasının akış verimi Türkiye geneline göre yüzde 53 daha azdır. Bunun anlamı B. Menderes Havzası Türkiye ortalaması ile aynı oranda yağış alsa bile bu yağış Türkiye ortalamasından daha az oranda su akışı haline gelmekte, dere-çay ve nehirlerde su miktarını arttırmaktadır. Havza su potansiyelinin yüzde 72’si tarımsal sulamada, yüzde 10’u içme ve kullanma suyu olarak, yüzde 7’si ise endüstriyel amaçlı kullanılmaktadır. B. Menderes Havzasının iklim değişikliği projeksiyon çalışması 2050 yılına kadar havza genelinde ortalama sıcaklıkların 1.5 ila 1.7°C, 2100 yılına kadar ise 1.9 ila 2.8 °C artacağı öngörülmektedir. Havzada gelecek dönemde yıllık toplam yağışlarda ortalama 40 mm ile 70 mm arasında bir azalma öngörülmektedir. Yine önümüzdeki 100 yıl içerisinde havza yüzey suyu toplamının ortalama yüzde 6-33 arasında azalabileceği öngörülmektedir. B. Menderes Havzasında şiddetli kuraklık yaşandığı düşünülen yıllarda nehir akımlarında ciddi azalmalar gözlenmektedir. 2021 yılı Mayıs ayının içinde bulunduğumuz bu günlerde B. Menderes Nehrinde su seviyesi pek çok noktada ciddi oranda azaldı, nehirde su akışı neredeyse ortadan kalktı, B. Menderes Nehir yatağından sadece endüstriyel ve kentsel atıksular akar hale geldi. B. Menderes Nehrinde su azlığı sadece Aşağı Havzada değil, Yukarı ve Orta Havzada da yaşanmaktadır. B. Menderes Nehrinin kuruması sonucu ise tüm havzada tarımsal faaliyet yapmak neredeyse imkansız hale geldi.
Peki B. Menderes Nehrinin kuruması sonucu havzada oluşacak kuraklığın etkisi bugün ve gelecekte havzada ne tür etkilere sebep olacak ?
Orman ve Su İşleri Bakanlığın’dan M.B.Duygu 2015 yılında B. Menderes Havzası’nın kuraklıktan etkilenebilirliği, havzada yaşanan kuraklıkların içme suyundan enerji üretimine, tarımsal üretimden çevresel sistemlere, birçok farklı aktivite üzerine etkilerini ayrı ayrı inceleyerek değerlendirdi. Bu çalışmada elde veriler ışığında, havza genelinde 1988-1993 yılları arasında uzun süreli şiddetli bir kuraklık, 1972-1974, 2000-2002 ile 2006-2008 yılları arasında şiddetli kuraklıklar ile 2004 ve 2013 yılında kısa süreli orta şiddetli kuraklıklar tespit edilmiştir. Buna göre havzada ortalama 5-6 yılda bir kuraklık olayı yaşanırken şiddetli kuraklıklar yaklaşık 20 yılda bir görülmektedir. Kuraklıkların havzanın verimli arazilerinin bulunduğu batı bölümünde yoğunlaştığı görülmektedir. Havzada yaşanan kurak dönemler tarım, çevre, enerji gibi farklı su kullanım grupları üzerine etkilerini ortaya çıkarmıştır. Kuraklık analizlerine göre B. Menderes Havzasında yerüstü su bütçesinde 1987-1995 arası dönemde yüzde 50’ye yakın, 2006-2008 arası dönemde yüzde 25 civarında azalma olmuştur. 1987-1995 arası kuraklık döneminde yeraltı su kaynakları da kendini yenileme özelliğini tamamen kaybetmiştir. Buna görede bu dönemde yeraltı su seviyesinde ciddi azalmalar olduğu düşünmek mümkündür. Havzada gelecek dönemlerde 1987-1995 dönemine benzer bir kuraklık yaşanması halinde çok ciddi su sıkıntısı yaşanacağı, yüzey suyunu en fazla kullanan sektör olan tarım sektörünün bundan azami düzeyde etkileneceği kesindir. Yaşanan bir kuraklık olayı yüzey suları ile toprak neminde azalmayı beraberinde getirir. Yağışların azalması, sıcaklıkların ve buharlaşma miktarlarının artması ile birlikte büyüme sürecinde belirli periyotlarda suya ihtiyaç duyan tarımsal ürünler yeterince suya ulaşamadığından gelişimleri olumsuz yönde etkilenir. Gelişimini tamamlayamamış tarımsal ürünler rekolte düşüşüne ve tarımsal kuraklığa neden olur. Ayrıca et üretimi amacıyla yetiştirilen büyükbaş ve küçükbaş hayvanların doğal beslenme alanlarının azalması hayvancılık politikalarını ve havzada bulunan hayvan sayılarını olumsuz etkileyebilir. Nitekim ortalama değerlere bakıldığında B. Menderes Havzasında şiddetli kurak dönemlerde arpa veriminde yüzde 30, buğday veriminde yüzde 10 civarında bir azalma olmuştur. İncir ve zeytin üretimi B. Menderes Havzasının en önemli gelir kaynaklarındandır. Her iki üründe de 2006-2008 yılları arasında yaşanan şiddetli kuraklığa bağlı olarak verimlerinde yüzde 30-40 arasında azalma olmuştur. Yine havza genelinde, tüm illerde 1988’de yaşanan şiddetli kuraklık sonrasında büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayılarında azalma olmuştur. Havzada 2015 yılı itibariyle içme kullanma suyu ihtiyacının yüzde 36’sı yeraltı suyu yüzde 64’ü ise yüzey suyu tahsislerine bağlıdır. Havzaya içme ve sulama suyu sağlayan barajların su seviyeleri ise 2006-2008 yılları arası olan kuraklık döneminde yüzde 50 oranında azaltmıştır. Havzada sulama yapılan alanlarda yılda birden fazla ürün alınabilmektedir. 2008 yılında yaşanan kuraklık nedeniyle sulama yapılamadığından, çiftçilerin yeni ürün ekmeleri engellenmiş ve ekonomik kayıplar oluşmuştur. Enerji üretimi havzada kuraklıktan en fazla etkilenen sektörlerin başında gelmektedir. Yaşanan kurak dönemler boyunca hidroelektrik enerji kapasitesinin ancak yüzde 10’unun değerlendirilebildiği tespit edilmiştir. Havzada zaman içerisinde inşa edilen depolama tesisleri, nehirler üzerindeki doğal akımların bozulmasına ve azalmasına yol açmıştır. Uzun süreli kurak dönemlerde bu azalmaların şiddeti artmıştır. 2006-2008 yılları arasında yaşanan şiddetli kuraklığın su ürünleri üretiminin ortalama yüzde 10 civarında azalmasına yol açtığı gözlenmiştir. Havza genelinde, yaşanan kurak dönemlerinde bitki ekosistemleri bir miktar zayıflamıştır. Buna göre, kovan başına üretilen bal miktarı azalmıştır.
Peki havzada kuraklığı önlemek ve kuraklıkla baş etmek için neler yapılmalıdır ?
Büyük Menderes Havzasının kuraklıktan etkilenebilirliği ile ilgili yapılmış çalışma sonuçları ile iklim değişikliği projeksiyonları sonuçlarına göre gelecek dönemlerde havzada kuraklıkların artarak yaşanması muhtemeldir. Kuraklık yüzey ve yeraltı sularının miktarında azalmaya yol açtığından sudaki kirletici konsantrasyonunu artırabilmektedir. Bu nedenle B. Menderes Nehrine arıtılmadan bırakılan kentsel ve endüstriyel atıksuların arıtmasının mutlak zorunluluğunun, zeytin karasularının dere ve çaylara bırakılmamasının, tarım ilaçlarının kontrollü kullanımının önemini daha fazla ortaya çıkarmaktadır.
Havzada kuraklık tüm sektörleri ve canlı yaşamını etkilediğinden kuraklığın havzada oluşturması muhtemel etkilerini azaltmak amacıyla tüm kurum ve kuruluşlar gerekli önlemleri acilen almak zorundadır. B.Menderes Havzasında yaşanılan kuraklığın etkileri sadece Afyon, Uşak, Denizli ve Aydın illerinde değil havzaya bitişik diğer İller ve havzalarda da görülmekte/görülecektir. O nedenle kuraklığın B. Menderes Havzasında oluşturduğu etkilerin analizi için ortak çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Kuraklığın tarım sektörü üzerinde oluşturduğu etkilerin azaltılabilmesi için havza su varlığına uygun ürün deseni tercih edilmeli ve havzada kullanılabilir kuraklığa dayanıklı ürünler tespit edilmelidir. B. Menderes Nehri kirliliğinin havzada halk sağlığı ve sosyo-ekonomik durum üzerine etkileri ortada iken bunun üzerine ilave olacak kuraklığın havzada mevcut halk sağlığı ve sosyo-ekonomik durum üzerine oluşturacağı etkilerin daha da artacağı kesindir. Şehir şebekelerinde ve isale hatlarında tespit edilen yüksek kayıp ve kaçak oranları asgari düzeye indirilmeli ve içme kullanma suyu arzının gelecek dönemde güvenliğinin sağlanması için gerekli çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Gelecek dönemde artacak su kullanımı ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olmak adına, atık su arıtma kapasitesi artırılmalı ve arıtılan suların yeniden kullanımı teşvik edilmelidir. Tarımsal su kullanımında su verimliliği sağlamak adına drenajdan dönen suların kullanımı değerlendirilmelidir. Havzadaki suyun büyük bölümünü kullanan tarımsal sulama için suyun ölçülmesi ve fiyatlandırılması ile ilgili çalışmalar yapılarak su kullanımının kurak dönemlerde en verimli şekilde gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Havza su kullanımında önemli bir paya sahip olan yeraltı sularının sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla detaylı hidrojeolojik çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Ve en önemlisi B. Menderes Nehrinde su akışkanlığının devamını sağlamak ve nehrin kurumasını önlemek amacıyla, nehri besleyen su kaynakları üzerine, yeni göl-gölet-baraj yapımına kesinlikle son verilmeli, mevcut göl-gölet ve barajlardan düzenli şekilde B. Menderes Nehrine su akışının devamı sağlanmalıdır.