LGBT ile esas mücadele şuurlandırılmış Müslüman-Türk gençliği ile mümkündür. Şuurlandırma ise dinini, kültürünü, değerlerini, bütün medeniyet kıymetlerini özümsemiş bir neslin varlığıyla hayat geçirilir. O halde mazi-hal-istikbal vazifesini bütün benliğine nakşedecek bilinçli bir gençlik nasıl olmalı? Müslüman-Türk genci, âdeta bir ahlâk abidesi olmak mecburiyetindedir. Bunun aksi; taşıdığı mükemmel tarihî ve millî değere, hep ahlakî üstünlükle ayakta kalmış ve bu­lunduğu insanlık mevkîsini hak­ketmiş ecdadına, daha önemlisi, en mükemmel din olan İslâm'a ve onun eşsiz ahlâkıyla ahlâklanmış Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e ihanet olur. Onun Vâris-i Nebisi’ne sırt çevirmek olur. Nasıl ki cemiyetler ahlâksızlıkları neticesinde hak ile yeksan ol­muş, devletler tarihe gömülmüşse, ademoğlunu da beşeriyet arenasında zelil ve re­zil eden, köleleştiren, nâmerde el açtıran ahlaksızlıktır. Bu milletin yegane ümidi olan gençler; mukaddes dava şuuruna sahip olmalıdır. Bunun için her şeyden önce sahih gelenekle yoğrulmalıdır. İrfanla, kültürle ve İslâmî kaideler ölçüsüyle ahlaklanılmalıdır. Şeref, kendisinden taviz verilmeyen en önemli hususiyetlerdendir. Şerefsizce ayakta kalmaktansa, şerefli can vermek üstün insanların özelliği ve şiarıdır. Hizmet adamı, kendine istemediği, başkalarına reva gör­mediği ve egosunu yendiği müddetçe ahlâklıdır. Asla yalan söyle­mez; çünkü yalan söylemek yap­rak gibi esen rüzgara göre şekil alır. Doğruluktan taviz vermemelidir. Toprak gibi ağır, vakur, toplayıcı, verimli, kucaklayıcı ve şefkatli olmalıdır. “Halka hizmet Hakka hizmettir " prensibini ana düstur edinmelidir Milli şuuru olmayanların dava şuuru da olmaz, olamaz. Dava şuuru, bilinçlenmekten geçer. Bilinçli bir nesil araştırmakla husûle gelir. Araştırmak da okumakla mümkündür. Okumak ise doğruyu, güzeli bilmekle olur. Bilmek, ilim ile mümkündür. İlim ise ilk emir olan “İkr’a”(oku) emr-i fermanıyla vahiy geleneğinin imbiğinden süzülerek bizi biz yapan mukaddes kıymetlerimize sımsıkı sarılmak ile olur. Vermeyi daima umde edinmiş bir neslin vücuda gelmesiyle dava şuuru teşekkül eder. Millî hasletlerin bütün benliğimize nakış nakış nakşedilmesi neticesinde fiili olarak tezahürü ile mümkündür. Dâvâ şuuru, “Hizmet muvaffak olsun da, varsın bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun” mefkûresinin bütün gençlerimizin gerçek mânâda baştacı etmesiyle mümkündür. Bu veciz düsturu serlevha ederek hayata bakışını yönlendiren, ufkunu ve vazifesini bu mefkûre doğrultusunda çizen bir neslin, Müslüman-Türk ruhunu; yani millî şuuru yeniden tesis etmesi kabildir. Böylece, dalga dalga, içte ve dışta; bütün yeryüzü sath-ı mahallinde bu görevi yüklenecek ve yüklenme cehdi ve gayreti içinde olacak gençlerin yeniden o ruhu diriltme “Kızıl Elması”, hayalden gerçeğe dönüşecektir. Yaklaşık bir asır evvel karanlığa kızıp terk-i diyar etmektense; bir mum yakarak; mukaddes nuru yaymanın gayretini bütün benliğinde hissetmiş ve bunu evvela kendi içinde; daha sonra dalga dalga, özden çevreye doğru yayarak; dağ-taş, dere-tepe demeden; yaz-kış durdurak bilmeden; varlık yokluk nedir anlayışını terk edip, milli şuurlanmanın yeniden inşasının ve ihyasının temellerini atan bir telâkkînin; artık, ümidvar olduğumuz nesli gördüğümüz şu zamanda bu ideali ehemmiyetine göre hayata geçirecek memuriyetler yeni neslin sırtlarındadır. Bu uğurda mücadele verilmesi hepimizin vazifesidir. Herkes sorumluluğunun bilincinde olarak vazifesini yerine getirirse; sahasında en iyisi olmanın gayretiyle çalışırsa, dâvâ şuuru teşekkül etmeye başlamış demektir. Mes’uliyetimizin idrakiyle hareket ettiğimiz müddetçe; birer hareket adamı olarak; üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi: “ Surda bir gedik açtık, Mukaddes mi mukaddes; Ey kahpe rüzgâr ne yandan esersen es” rahatlığıyla iki cihanda saadete ereceğimizden endişemiz olmasın. Millî şuuru hakiki mânâda bütün benliğine ilmek ilmek nakşetmiş ve bunu dâvâ şuuru içinde meczetmiş bir anlayışın müdrikliğinde olmamız ümidiyle… Bu mukaddes davanın şuurlu birer ferdi olmamız temennisiyle… Ve Cenab-ı Hakk’tan bu ümid ve temennilerimizi hayatımızda tatbik etme imkânını bahşetmesini diliyorum. Cenab-ı Hakk, bütün şuurlu dualarımızı kabul etsin.