Sisam adasında doğan Yunan gökbilimci Aristarkus, dünyanın güneşin etrafında döndüğünü savunan ilk kişidir. Güneşin dünyadan daha büyük olduğunu hesaplamış ve ayrıca, yıldızların çok uzaklardaki başka güneşler olduğunu düşünmüştür. Ortaya attığı güneş merkezli evren modeli, Kopernik, Kepler ve Newton’un buluşlarına kadar 1.800 yıl boyunca rağbet görmemiştir. İnsan yapısal olarak akıl erdiremediği şeylere itibar etmez ve bu tarz düşünce yapısına ve söylemlere deli saçması gözüyle bakar. Hatta bu düşünce ve söylemlere sahip kişiler çoğumuz için gerizekalı kişiler olarak tanımlanır. Bu sebepledir ki çağının ötesinde fikirler ve buluşlar ortaya koymuş insanlar yaşadıkları dönemde aptal diye ötelenmiş ve aşağılanmıştır. Kendini akıllı sanan insanlar ise yıllar sonra gerçekler ortaya çıkınca sözüm ona bu tarz insanlara hakettiği değeri vermek için yine kendi kıt zekaları ile çeşitli yollar türetmiş ve kendi aptallıklarını örtmeye çalışmışlardır.  İnsanoğlunun bu aczi dünyanın değişmeyen işleyişinin bir ürünüdür. Çünkü çağının ötesinde yaşayan zekalar diğerlerinden çok daha azınlıktadır. Çoğunlukta olanlar azınlıkta olanları güya bastırıp sindirmiş, ama kendi aptal yaşantısını, zamanında kabullenmediği fikirler ve buluşlarla kolaylaştırma yüzsüzlüğünü göstermiştir.  Yani dünya öyledir ki, dahi azınlık üretir, aptal çoğunluk tüketir. İnsanoğlu şahsi bazda bakınca ömrü boyunca kendini bu sınıflandırmanın içinde hep dahi azınlığa yerleştirsede gerçek nedir? Zaman değişir, gelişir, çağlar açılıp kapanır, teknoloji ilerler insanlık hep geldiği noktayı daha eskilerden ileri zanneder. Ama en ileri insan tipi olduğuna inandığımız günümüz insanlığı, hala mısır piramitlerini kim yaptı? Stonehenge ne için yapılmıştı? Mu kıtası gerçek mi? gibi binlerce soruyla geçmişe dair çözemediği gizemleri arar. Bazen bakınca geçmiş ve gelecek karışıyor birbirine. Hangi toplum daha ileride anlayamıyorsunuz bazen.  İktidar ve güç sahiplerinin arkasına sığınıp kılıç sallamayı, işine gelmeyen söylendiğinde racon kesmeyi, sırf yalakalık olsun diye kraldan fazla kralcı olmayı elbette janjanlı bir ambalajla sunabilirsiniz herkese. Ama en iyi kendi bilir insan aslında hiç olduğunu. Özüne baktığında “BEN” den gayrısını görmeyenler, “EN EL HAK” diyeni nasıl anlasın. Benliğinden öte gidemeyenler, ne bilsin benliğini ortadan kaldıranı, ne bilsin ikiden çıkıp bir olanı. Bu sebepledir ki çok kolay vurun kellesini derler, dar ağacına çekerler, idamını izlerlerde, bilmezler kelleyi verenin kellesi için değil kellesini alanlar için dua ettiğini. Ama tuhaf olan şudur ki, insanlık kendi yarattığı bu kokuşmuş düzende, “BEN” diyenin değil, “HAK” diyenin bedenini öldürür ama ismini yaşatır yüzyıllar boyunca.  Adalet herkese lazımdır. Bugün şahsı için adaletsizliğe gözünü kapatanlar mutlaka birgün adalet dilenir hale gelecektir. Belki bugünün delisi ben olacağım bilemiyorum. Ama “BEN” demeyi bırakınca “HAK” bir kalmıyorsa, hala iki varsa, kendinizi hesaba çekme zamanıdır. Tıpkı benim gibi size verdikleri gazete köşesinde umarsızca ahkam keserken, “BEN” demeden “ONLAR” diyerek cukkayı kendine yontmaya çalışıyorsanız eğer, bilin ki adaletin kılıcı size dönmeye başlamıştır. Ya Aristarkus gibi güneşe bakıp onu anlamaya çalışacak ve o günün delisi yarının dahisi olacaksınız. Yada güneşin altında, güneş gözlüğünüzü takıp şezlonga uzanarak anın tadını çıkaracak ve günün akıllısı yarının embesili olacaksınız. Çünkü yarın güneş keşfedilince insanlık Aristarkusu dahi bildiği gibi, gerçeği göremeyenleri aptal bilecek...