“Bütün yaşamımı birilerinin yanında durarak geçirmiştim. Birilerinin bana açtığı boşluklara sığmış taşmamıştım. Yükselmemiş bile ama kurumamış da, orada eski bir göl gibi durup beklemiştim(…)”

Hayat işte… Herkesin hikayesi o bilinen ve beklendik zamanlarda başlamaz. Bazılarımız doğuştan şanslıdır. Olması gereken her şey vakti zamanı geldiğinde oluverir kolayca. Bazılarımızsa bir ömür bekler mutlu olmayı ve belki ömrünün son zamanlarında bulur mutluluğu. Bu işin bir formülü var mıdır derseniz, herkesin kendinde gizlidir derim.
Öyle olur…

Hayata doğru yerden başlamak için özellikle; en yorgun, geçmişimize ve onu şekillendiren insanlara olan “nefret” değil belki ama kırgınlığın en derin yaşandığı anlarda hiçbir şeyin elimizden gelmediği zamanlarımızda yani bir çıkış yolu bulmak gerekir aslında. Çünkü sona gelinmiştir artık. Ama biz maalesef ki o yolun ne başını ne devamında gideceğimiz güzergahını bilemeyebiliriz. İşte, o ne yapacağımızı bilemediğimiz anlarımızda, aklımızda başka başka şeylerin durum değerlendirmesini yaparken söylenmiş bir söz, yolda karşılaştığımız bir insan veya televizyonda gördüğümüz bir haber bir ışık yakar zihnimizin bir yerlerinde ve biz o yolu ve onun devamını çiziveririz aklımızda. Bizim için de hayat işte “o zaman” başlar. Kendi yolumuzu -hiç kimseyi ,hiçbir şeyi beklemeden- kendimiz çizdiğimiz zaman…

Türkan’ın hikayesi…

Türkan, eşi Orhan’ı illet bir hastalık yüzünden kırk iki gün önce kaybetmiş, acısı çok taze bir kadındır. Uzun yıllar eşiyle yaşadığı huzur ve sakinliğin(!) sınırsız olduğu koskoca evde artık yalnızdır. Hayat arkadaşını kaybetmenin ağırlığı altında çökmüş omuzları ile hiçbir şey yapmak istemez. Orhan’ın hayali ve evdeki boşluk; onun gücenmiş, yorgun ve iç sesini derinlere hapsettiği kalbinde bir taş gibi durur. Bu dönemde eşinin kardeşi Ayşe, Türkan’a hep destek olur. Abisinin yokluğunda Türkan’a cesaret veren, kendine güvenmesi için güç veren de odur. Rahmetli Orhan ise kendi halinde biridir. Emeklidir ve emekli olduktan sonra da kendi kabuğuna çekilmiştir. Evde takım taklavat işleriyle meşgul, her şeyi kendi tamir etmeye meraklı ve kendince de mutludur. Bu kendi halindeliği o kadar derindir ki bu durum evliliklerine de sirayet eder ve Türkan’la aralarında adı konulmamış sessiz bir uçurum yaratır.

Evlerinin önünde yıllardır duran sarı bir karavanı vardır Orhan’ın. Karavanını hiç bıkıp usanmadan toplayıp adam etmeye çalışır. Ama altındaki tekerleklerinin arasında biten otlardan da mütevellit bu sarı karavan yıllar var ki bir arpa boyu bile yol gitmemiştir. Çünkü Orhan gezmeyi sevmez. Karavanlı veya karavansız hiçbir yeri gezmemişlerdir Türkan’la birlikte. Bu sebepten de kendini suçlu hisseden Orhan hastalığı boyunca Türkan’a bir vasiyet eder: Yıllar yılı adam etmeye çalıştığı karavanını satıp gezmesini…

İşte bu kitap, her günün öbür günle aynı olduğu sıradan bir hayat yaşayan, haddinden fazla dingin, maalesef kavgasız, gürültüsüz -çünkü kavgalar da bir evliliğin yaşadığının, olumsuz da olsa eşler arasında bir iletişimin olduğunun göstergesidir- bir evlilikten sonra hayata yeniden başlayan bir kadının hikayesi.

“Bir büyüme hikayesi…”

Melisa Kesmez, son dönem genç kuşak kadın yazarlardan. Yazarın tanınmasını sağlayan “Nohut Oda” (2018) adlı eseri 65. Sait Faik Hikaye ödülünü kazandı. Kesmez’in Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz (2013), Bazen Bahar (2015) adlı kitapları da çok okunanlar arasında. Daha önce ben yazarın “Küçük Yuvarlak Taşlar” (2022) kitabını okumuştum. Bu, yazarın okuduğum ikinci kitabı ama son olmayacak kesinlikle. Önceki kitabından bu kadar etkilenmemiştim. Ama bu kitabı; yazarın, kahramanın duygu dünyasını ifade etmedeki etkileyiciliğiyle ve konunun bir kadının yeniden doğuşu, hayata bağlanışı olunca beni sarıp sarmaladı, çok beğendim. Bir gün gibi kısa bir sürede okuyabilirsiniz -ki ben okudum- belki ama etkisinden uzun süre çıkamayacağınızın garantisini verebilirim. Sıcak, samimi ve doğal… Arada bizim de içimizdeki gücün farkına varmamız için itici bazı şeylere ihtiyacımız var. Kitaplar da bunlardan biri. Bu kitap size kendinizi iyi hissettirecek. Güçlü olduğunuzu, küllerinizden yeniden doğabileceğinizi hatırlatacak.

Okunacaklar listenize almanız dileğiyle. Şimdiden keyifli okumalar.
Kitapla kalın, sevgiyle kalın...

**
Kitabın adı ve yazarı: Çiçeklenmeler/ Melisa Kesmez
*
Kitapla ilgili notlar
Kitabın Basıldığı Basımevi yıl ve Tarih:1.Baskı, İletişim Yayınları 2025, İstanbul
Kitabın sayfa sayısı:115
*
Kitaptan alıntılar
“Beklemiştim. O kadar uzun süre beklemiştim ki, beklemek yaşamın kendisine dönüşmüştü. Nihayetinde vazgeçmiştim beklemekten. Alışmıştım görmezden gelinmeye, razı gelmiştim.

Bir erkek bir kadının gitmekte olduğunun ancak kadın gittiğinde idrakine varıyordu. İş işten geçtikten sonra. Belki de...

Aile sanıldığı kadar tesadüfi bir şey değildi, kuradan çıkmıyordu, onu bulman ve yahut oturup kendi ellerinle yapman gerekiyordu.”