Bir evliliği ayakta tutan şey nedir? En başta güven bana göre. Bu duygunun hissedilmediği bir evlilik nereye kadar devam edebilir? Bir yerde bitmeye mahkumdur. Çünkü evlilik; en başta ona verilen değer, sevgi ve saygı üzerine kurulur. Sevdiğiniz adama/kadına hissedilen güven size huzur size verir. Doğru insanla aynı yastığa baş koyduğunuzu bilmek de sizi rahatlatır. Gerçek evlilik budur. Ondan sonrakilerse zamana ve mekana göre geçici ve uçucudur.
Amelie ve Adam…
On yıllık birlikte olan Bay ve Bayan Wright için de evlilik hiç kolay gitmiyordu. Amelie ve Adam…Uzun zamandır evlilerdi ama ters giden bir şeyler vardı. Ama ne? Tabii ki her iki tarafın da birbirinden sakladığı gün yüzüne çıkmamış sırları!..
Gökyüzüne kadar uzanan çam ağaçlarıyla kaplı ıssız ormanlık bir alan. Her taraf insan boyu kar. Eski bir şapelden dönüştürülmüş adeta terk edilmiş hissiyatı veren ürkütücü bir otel…
Amelia, sahipsiz hayvanlar barınağında çalışıyor. Kötü giden evliliği var ve kurtarmak istiyor, eşi Adam’la evlilik terapistine gidiyorlar ama durum pek iç açıcı değil.O da mutlu olmak ve sevdiği adam güvenmek istiyor. Belki birlikte geçirecekleri özel bir kutlama günü aralarındaki buzların erimesine yardımcı olabilir.Unutulmaz bir yıl dönümü mesela…
Adam…Bir senarist. Ünlü yazarların kitaplarını sinema ve diziye uyarlıyor. “Prosopagnozi” yani yüz körlüğü hastalığı var. Uzun zamandır O da evlilikleri üzerinde gezen kara bulutların farkında ama ne yapması gerektiğini bilemiyor. Karısını seviyor mu? Evet, evet seviyor ama bir taraftan bundan pek emin değil gibi… Taşlarda yerine oturmayan bir yerler var!
Gizemli bir otel…
Amelia, iş yerinde yapılan bir çekilişten hafta sonu için Kuzey İskoçya’dan bir tatil kazanıyor ki belki bu tatil evliliklerini kurtarmak için son şansları olabilir.Hemen hazırlanıp yola çıkıyorlar ve bir de köpekleri Bob... Hava o kadar kötü ki yolda kalmaları an meselesi! Neyse en sonunda otele varıyorlar. Issız bir yer. Her yerde kar. Yollar kapanmış adeta bir oraya mahkum bırakılmışlar. Çaresizlik… Ama o da ne, kimse yok, kapı kilitli derken gizli bir el kapıyı açıyor. Daha kapıdan girer girmez o soğuk ve ürkütücü hava içeride de devam ediyor. Şapelin uzun zamandır kullanılmamış olması, tozlu raflar, bir oda dolusu tavşan kafesi Amelie ve Adam’ı korkutuyor. Sonra birtakım tuhaflıklar yaşanmaya başlıyor. En başta çok sevdikleri sadık ve uysal köpekleri Bob’un birden kaybolması, ardından şapelin kilitli odalarının gizemi, şapelde onlara ayrılan yatak odasının kendi evlerindeki ile “aynı” olması ve de şapelin yakınında yaşayan yaşlı(!)ve esrarengiz kadın gibi…Çok enteresan bir hali olan bu kadının dağın başındaki bu ıssız yerde ne işi olabilir ve kadının şapelin etrafında bir hayalet gibi gezerek aradığı şey ne? Bir şeyler mi anlatmak istiyor yoksa onlara, bu insanı alttan alttan huzursuz eden kiliseden bozma otelle ilgili olarak. Peki, bu tuhaflıklar, bu ürkünç ev düzmece bir tatilin parçası mı? Çünkü ikisinin de birbirinden sakladığı sırları var ve galiba bu yaptıkları hafta sonu kaçamağı onların gerçek yüzlerini ve sakladıkları sırlarını ortaya çıkaracak…
“Ters Köşelerin Kraliçesi”
Alice Feeney “Ters Köşelerin Kraliçesi” unvanını sonuna hak eden bir yazar. Baştan sona merak ve heyecan dolu ve bir oturuşta okuyup bitireceğiniz bir kitap. Tahminler, tahminler…İncelikle işlenmiş bir gerilim devamında merak tabii ki ve okuma boyunca huzursuz edici bir güvensizlik…Her an bir şey olacakmış hissiyatı müthiş! Yazarın daha önce “Ne Yaptığını Biliyorum” adlı kitabını okumuştum ve kurgusu, sürpriz sonu beni tatmin etmişti. Merak ve gerilim orada da diz boyuydu. Ayrıca okuma boyunca hep bir sorgulama içindesiniz. Suçlu kim? Kim gerçek kim yalan söylüyor, bu merak sizi kitaba bağlıyor. Sürükleyici, sürpriz sonlu anlatımı ile burada da aynı tatmini yaşayacaksınız, bekleyin!
Merak edenlere şimdiden keyifli okumalar.
Sevgiyle kalın, kitapla kalın.
Kitabın adı ve yazarı: Taş, Kağıt, Makas/ Alıce Feeney
Kitabın Basıldığı Basımevi ve basım yılı: Yabancı Yayınları, Mart 2023
Kitabın sayfa sayısı: 305
Alıntılar:
Ama hayattan öğrendiğim kadar kurgudan da öğrendiğim bir şey varsa o da hiç kimsenin sadece “kahraman” ya da sadece “kötü adam” olmadığıdır. Hepimizin içinde ikisi de var.
“Samimi itirafların kimsenin suçunu hafiflettiği görülmemiştir..”