Yaşadığımız bu günlerde toplum olarak, maalesef hoşgörü duygularımızı yitirdiğimiz günler yaşıyoruz.
Geçenlerde kendi çevremden rahatsız olduğum bir konu üzerine araştırma yapmak amacıyla ‘Nazilli’de insanlar nasıl yaşıyor?’ diye mahalle mahalle gezintiye çıktım.
İnanın Nazilli’nin bütün mahallelerinin bizim mahalleden fazlası var, eksiği yoktu.
Koskoca ilçede insanlar hapishanelerde yaşıyor adeta.
Özellikle Nazilli Yeni mahalle, Cumartesi pazarı mevkiinde gördüğüm manzara beni ziyadesiyle şaşırttı.
Artık insanlar üçüncü katarın pencere ve balkonlarına kadar demir parmaklıklar yaptırmışlar.
Amaç, ‘hırsızlardan korunmak’
*
Geçtiğimiz yıllarda ziyaret ettiğim Malta’da eski evlerin pencerelerinde rastladığım demir parmaklıklar dışında gittiğim hiçbir ülkede demir parmaklıklı eve rastlamadım.
Malta’da ise savaş anında evde bulunan kadınların daha güvenli olmaları ve dışarıyı rahat seyredebilmeleri için yıllar önce hamile kadın görünümlü demir parmaklıklı pencereleri olan cumbalı evler işaa edilmiş.
Şimdiye kadar gittiğim onlarca ülkede,
Malta’daki tarihi evler dışında, ne balkonunda, ne kapısında ne de penceresinde demir parkalık olan hiçbir ev görmedim…
Maalesef, Türk Ceza Kanunundaki yaptırımların hafif olması, müstakil evlerde ve apartmanların ilk katlarında yaşayan herkese hapishane hayatı yaşatıyor.
*
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,
Hoşgörülükte deniz gibi ol,
Demiş Mevlana ama kimin umurunda,
Bu nedir böyle arkadaş?
Hayatımızın neredeyse her evresi yalan-dolan olmuş.
Düğünlerde gelin ve damadın üzerinden saçılan sahte dolarlar,
Tavuk kemiklerinin suyu çıkarılıp içine konan katkı maddeleriyle hazırlanan o sağlıksız sucuklar, salamlar.
Kabak aşısından üretilen yavan karpuzlar,
Çöplüğe dönen parklar, kaldırımlara araç parketmeler,
Buna benzer daha sayamadığım birçok hile hurda düzenbazlık…
Aslında ne kadar güzel bir coğrafyada yaşıyoruz.
Bizi bu hale getiren ne sizce?
Bu toplumun masum insanları İNSANCA yaşamayı haketmiyor mu?
Ne dersiniz?
Sağlıcakla...