Günümüz dünyasında yaşanmakta olan en önemli sorun küresel iklim değişikliğidir. İklim değişikliğinin en önemleri belirtileri; anormal iklim olayları, sıcaklık artışları, kuraklık, orman yangınları, erozyonlar, içme ve kullanma su kirliliği/yokluğudur.
Temiz içme ve kullanma suyu canlı yaşamın devamı için olmazsa olmaz ana unsurlardandır. O nedenle yerüstü ve yeraltı sularımızın kullanımına özen göstermek, gereksiz kullanımdan kaçınmak, suları kirletmemek gerekir.
Ege Bölgesi, Türkiye’de küresel iklim değişikliğinin en fazla hissedildiği/hissedileceği bölgelerin arasında yer almaktadır.
Aydın’nın da içinde bulunduğu Büyük Menderes Havzasının en önemli yerüstü su kaynağı olan Büyük Menderes Nehri bugün Türkiye’nin en kirli üçüncü nehri haline gelmiştir. Büyük Menderes Nehrinin en önemli kirlilik sebebleri olan endüstriyel-kentsel atıksular, jeotermal akışkanlar, zirai ilaçlar ve maden atıkları aynı zamanda yeraltı su kaynaklarının da en önemli kirlilik sebepleridir.
Aydın’da şu anda görülmeyen, dikkate alınmayan, sanki yokmuş gibi davranılan ama çok ciddi sağlık problemilerine sebep olan, Aydın’ın en önemli çevre kirlilik sorunu olmaya aday durumu, yeraltı sularının kirliliğidir.
Bugün Aydın’ın en önemli içme su kaynağı olan yeraltı suları, maden ve jeotermal faaliyetlerine bağlı olarak ani olarak ortaya çıkacak, büyük ve çok boyutlu, akut ve kronik zehirlenmelere sebep olacak, uzun süreli ve ciddi kirlilik tehlikesi ile karşı karşıyadır. Hali hazırda mevcut sularının taşıdığı kirlilik nedeni ile içme ve kullanma su sorunlarının yaşandığı Aydın, çok ciddi ve geniş boyutlu halk sağlığı sorunları yaşamanın eşiğine gelmiştir.
Bu sorunun da adı üçyüz bin nüfusun yaşadığı Kuşadası, Söke, Davutlar ve Güzelçamlı’nın içme ve kullanma su ihtiyacını karşılamak üzere Söke’de Sarıçay deresi üzerine kurulmakta olan Sarıçay barajıdır.
Barajın sahibi olan Aydın Büyükşehir Belediyesine bağlı ASKİ ile DSİ arasında 9 Nisan 2019'da Sarıçay barajının yapımına ilişkin protokol imzalandı, bilahare baraj inşasına başlandı (O.Karagöl,2019).
Sarıçay deresi, Beşparmak dağlarında bulunan Çavdar yerleşim yerinin yakınından akmaktadır. Milli park olması gereken Beşparmak dağları dünyanın en güzel ve ender jeolojik yapısına, Türkiye’nin en fazla çam fıstık ağacı ve endemik bitki örtüsüne sahiptir. Beşparmak dağları bugün giderek artan şekilde feldspat ve kuartz maden ocaklarının, linyit kömür ocaklarının sebep olduğu çevre kirlilik sorunları yaşamaktadır. Bu maden ocakları sadece faaliyette bulundukları bölgelerde değil, çıkardıkları atıksu/atıkları yerüstü ve yeraltı su kaynaklarına bırakmaları nedeni ile Muğla ve Aydın illerinin yerüstü ve yeraltı su kaynaklarını da kirletmekte, su içinde yaşayan canlılara zarar vermekte, halk sağlığı problemi yaratmaktalar.
Adnan Menderes Ü.’nin Milas ve Bodrum’un içme suyunu sağlayan Beşparmak dağlarındaki Geyik barajı su ve sedimentlerinde yaptığı araştırmada; bölgedeki feldspat ocak bileşimleri içinde bulunan ağır metallerin baraj suyu ve sedimetleri içinde de var olduğunu saptadı (S.Aytimurer,2017).
Ege Ü.’i Beşparmak dağlarından köken alan Çine çayında yaptığı çalışmada; su örneklerinde radon, çay sedimentinde uranyum saptadı (M.Bakaç,1992).
Muğla Ü.’i Çine ve Dipsiz çaylarında yaptığı çalışmada; çay suyu, su içindeki balık ve tatlı su midyelerinde ağır metal kirliliği saptadı (S.Dirican/2005,M.Barlas/2010).
Ve Adnan Menderes Ü.’i Çine çayında yaptığı su kirlilik çalışmasına göre; Çine Adnan Menderes baraj suyunun ancak sulama amaçlı kullanılabileceği sonucuna varıldı (E.Yeşilırmak,2011).
Çavdar yakınında, Sarıçay dere yatağı içinde hali hazırda atıksularını/atıklarını dere içine bırakan faal halde linyit ve feldspat maden ocakları vardır.
2023 yılı Ağustos ayı içinde T.C Cumhurbaşkanlığı tarafından Çavdar Sarıçay deresi içinde bulunan linyit kömür işletmesinin kapladığı alandan beş kat daha büyük arazi, Muğla Yatağan Termik santraline linyit kömürü sağlamak amaçlı acele kamulaştırıldı. Kamulaştırma kararı sonucu buradaki linyit kömür işletmesi büyürse Sarıçay barajının su kaynağı olan Sarıçay deresine bırakılan atıksu/atık miktarı en az beş kat daha fazla artacaktır. O da şimdilik.
Çavdar yerleşim yeri ve Sarıçay barajı, Türkiye’nin en büyük uranyum ve toryum yatakları olan K. Çavdar ve Demirtepe üzerinde bulunmaktadır.
Türkiye Atom Enerji Kurumunun (TAEK) 2014 yılında yayınladığı Çevre Radyoaktivite Atlas’ı verilerine göre; K.Çavdar ve Demirtepe uranyum ve toryum maden yataklarının bulunduğu bölgedeki topraklarda toryum, K-40 ve radon, sularda alfa ve beta radyoaktif parçacıkları Türkiye ve dünya ortalamasından fazla bulunmuştur. Bugün Çavdar etrafında uranyum ve toryum kaynak noktalarını belirlemek amaçlı MTA tarafından açılmış 400 metre derinliğe ulaşan, 500’den fazla uranyum kuyusu vardır. Hali hazırda Çandar halkı içme su ihtiyacını bu uranyum kuyularının da içinde olduğu alandaki artezyen su kuyularından sağlamaktadır.
Çavdar ve etrafında açılmış olan uranyum kuyuları, Çavdar içme sularını sağlayan artezyen kuyu sularını, Sarıçay barajına su sağlayacak Sarıçay dere suları ile yeraltı su kaynaklarında ciddi boyutta kirlilik oluşturma potansiyeli taşımaktadır.
Nitekim bölgede yapılan bilimsel çalışmalarda Beşparmak dağlarında açılmış olan feldspat ocakları ve uranyum kuyularının yeraltı suları ile temas ederek kirlilik oluşturduğu, bu kirli yeraltı sularının dağların eteklerinde kurulmuş olan yerleşim yerlerinin içme ve kullanma sularına bulaştığını, sağlık problemlerine sebep olduğunu gösteren bulgular vardır. Bu arada 2023 yılı Ağustos ayı içinde Çavdar köyüne yaptığımız ziyarette, halk köylerinde meydana gelen ölümlerin yüzde 50’den fazlasının kansere bağlı olduğunu ifade etti.
Ege Ü.’i Beşparmak dağlarındaki K.Çavdar ve Demirtepe uranyum ve toryum maden yataklarının bulunduğu bölgede yaptığı çalışmada; topraktaki uranyum, toryum ve K-40 seviyeleri ile topraktaki radon seviyesi arasında ilişki saptamış. Bölgede radon, normal seviyenin 3 katı yüksek ölçülmüş. Bu neticenin yağmurun yağması sonucu uranyumlu toprakların aşınması sonucu meydana geldiği belirlenmiş. Bölgede 100 hanenin 30’da kanser hastası bulunmuş. Akciğer kanseri yüzde 40 ile ilk sırada saptanmış (A.Pişkin, 2017).
Beşparmak dağları eteklerinde kurulu olan Söke Kisir köyü tepelerinde 1960’lı yıllarda uranyum kuyu kazıları yapılmıştır. Greenpaece’in 2017 yılında Kisir köyü içme sularında yaptığı ölçümlerde radon normalden 24 kat, köye 2,5 km uzaklıkta bulunan uranyum kuyu alanlarında radyasyon normalden 40 kat fazla ölçülmüştür.
Dokuz Eylül Ü.’nin Beşparmak dağları eteklerinde kurulu olan Sayrakçı, Karacahayıt, Yeşilköy ve Kisir köylerinde yaptığı çalışmada; artezyen kuyu sularında normale göre arsenik 6100, bor 85, uranyum 6 kat yüksek ölçülmüş (A. Küçüksümbül,G.Tarcan/2021).
Tüm bu çalışmalar Beşparmak dağlarında faaliyetteki feldspat ve linyit kömür ocaklarının, açılmış olan uranyum kuyularının bulundukları bölgelerdeki topraklarda, yerüstü ve yeraltı su kaynaklarında kirliliğe sebep olduğu, bu kirliliğin dereler ve yeraltı su kaynakları vasıtası ile dağların eteklerinde kurulu olan yerleşim yerlerindeki yerüstü ve yeraltı su kaynaklarına bulaştığını, halkın sağlığı üzerine etkili olduğunu göstermektedir.
Adnan Menderes Ü.’nin yaptığı çalışmada; Aydın’daki su, toprak, hava, gıda içinde bulunan ağır metal kirliliği ile kanser arasında pozitif ilişki bulunmuş.
K. Çavdar, Demirtepe uranyum ve toryum maden yataklarının da bulunduğu Koçarlı ilçesi Aydın’da kanserin, nüfus başı ölümlerin, ölüm artışının, anomalili doğumların en fazla olduğu yerleşim yerleri arasında yer almaktadır (D.Karagülle,2018).
Bakıldığında Beşparmak dağlarında faaliyette bulunan feldspat ve linyit kömür ocaklarından üretilen madenlerin sadece saf maden olmadığı, radyoaktif maddeler ile karıştığı, maden içindeki ağır metal ve radyoaktif maddelerin çok fazla olduğu görülmektedir. Nitekim MTA tarafından 2002 yılında yapılan çalışmada; Söke Beşparmak dağlarında bulunan kömürlerde 44 adet ağır metal tespit edilmiş. Söke kömürlerinde dünya ortalamasına göre uranyum 66, antimon 28, arsenik 22, molibden 21, bor 3 kat yüksek saptanmış (D.Kantarcı).
Beşparmak dağlarındaki mevcut feldspat ve linyit kömür ocaklarının, uranyum kuyularının sebep olduğu toprak, yerüstü ve yeraltı su kirliliğine bağlı bölge yaşanmaz hale gelmişken, kamu eli ile Beşparmak dağlarında yeni feldspat ve linyit kömür ocaklarının açılması teşvik edilmekte, tüm bu kirliliklerin deşarj edildiği Sarıçay deresi üzerine Söke, Kuşadası, Davutlar ve Güzelçamlı’nın içme su ihtiyacını karşılamak üzere Aydın Büyükşehir Belediyesi adına DSİ tarafından Sarıçay barajı inşa edilmektedir.
“Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği” madde 6’ya göre; alıcı su ortamları evsel, endüstriyel, tarımsal sebepli atık/atıksu kirletici etkenlerden korunması gerekir.
“Yüzeysel Sular ve Yeraltı Sularının İzlenmesine Dair Yönetmelik” madde 22’ye göre; içme suyu elde edilen yüzeysel su ve yeraltı su kütleleri, büyükşehir belediye sınırları içerisinde büyükşehir belediyeleri tarafından izlenir ve izleme neticelerini Bakanlığa bildirir. Aynı yönetmeliğin 31’ci maddesine göre taş kömürü-linyit kömürü-radyoaktif atıksuları endüstriyel atıksuları arasında yer almaktadır.
“5216 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu” madde 7’ye göre; Aydın Büyükşehir Belediyesinin çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; halk sağlığına ve çevreye etkisi olan işyerlerinin yerlerini belirlemek, gerekli düzenlemeleri yapmakla ilgili görevleri var.
Mevcut yasal düzenlemelere bakıldığında Aydın Büyükşehir Belediyesi adına yapılmakta olan Sarıçay barajına su sağlayacak Sarıçay deresine endüstriyel atıksu olan feldspat, linyit kömürü, radyoaktif atıksular bırakılamaz. Sarıçay deresi suyu ve bölgedeki yeraltı suların kirlilik durumunu izlemekle Aydın Büyükşehir Belediyesi yükümlüdür. Yine Büyükşehir Belediyeleri Kanununa göre içme suyu sağlamak amaçlı yapılan Sarıçay barajına su taşıyan Sarıçay deresi suyunun kirlilik durumunun tespitinden ve suyun kirlilikten korunmasından, bölge topraklarında endüstriyel kirlilik oluşturan işletmelerin nereye yapılabileceğinin belirlenmesinden, ağır metal ve radyoaktif maddelerle kirli suların tüketilmesi sonucu olabilecek sağlık problemlerinden halkı korumak da Aydın Büyükşehir Belediyesinin görevleri arasında yer almaktadır.
Ne yazık ki Aydın Büyükşehir Belediye bu güne kadar kamuoyuna, Sarıçay deresinde su kirliliği yapan linyit kömür işletmesi, kömür işletme alanının ve deredeki su kirliliğinin artmasına sebep olacak acele kamulaştırma kararı, Sarıçay barajının kurulduğu bölgenin uranyum ve toryum maden yatakları üzerinde olması, kirli baraj suyunun sebep olabileceği sağlık problemi ile ilgili her hangi bir açıklama yapmamıştır.
Madencilik insanoğlunun çevreye en fazla zarar veren etkinliklerinden biridir.
Aydın kamuoyu geri dönülmez noktaya gelinmeden önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığından, Sağlık Bakanlığından, Aydın Büyükşehir Belediyesi'nden, DSİ’den, Türkiye Atom Enerji Kurumundan Sarıçay barajının kurulduğu bölgede, baraja su veren Çavdar ve yöresindeki toprak-yerüstü ve yeraltı sularda kirlilik durumu, yeni feldspat ve linyit kömür ocakları açılması sonucu bölgede kirliliğin ulaşacağı seviye, kirliliğin halk sağlığına olası etkileri ile ilgili acil araştırma ve açıklama beklemektedir.