Yüce Rabbimiz yaşadığımız şu dünyada sayısız birçok nimet vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu husus şöyle ifade edilmektedir.
“Allahın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız” (Nahl,18)
Bizlere sunulan nimetlerin en başında ise sağlığımız gelmektedir. Rahat, huzurlu ve mutlu bir hayat geçirmenin en temel yolu sağlıktan geçmektedir. Yüce Rabbimizin bizlerden istemiş olduğu emir ve yasakların yerine getirilmesi, sosyal hayatta bizlerde beklenilen görevleri layıkıyla yapabilmenin yolu çokça ihmal ettiğimiz sağlık ve sıhhatten geçmektedir.
Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır.
“İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Bunlar sıhhat ve boş vakittir.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No:98)
Sağlıklı bir hayat sürdürebilmenin iki temel yolu vardır. İlki hastalanmadan önce sağlığı koruma, ikincisi ise, hasta olduğumuz zaman eski sağlığımıza dönebilmemiz için tedavi olmaktır. En önemli olanını ise sağlıklı olmayı devam ettirebilme olduğunu da Sevgili Peygamberimizin şu hadisinden öğreniyoruz. “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin. Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş zamanın, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin”
Her şeyin başı; sağlık, sıhhat ve afiyettir. Yüce Allah’ın insanoğluna verdiği en büyük nimet sıhhattir, sağlıklı bir ömürdür. Bunu bilmeyen yoktur. Ne yazık ki insanların çoğu bu nimetin kadir ve kıymetini bilmezler, onu heder ederler. Ne zaman hastalıklar bizleri yakalarsa o zaman onun değerini anlarlar ve hastalıktan kurtulmak için çare ararlar. Halbuki, hastalanmadan önce tedbir aramaları gerekirdi. Çünkü sağlıklı yaşam hayatın şartıdır. Sağlık yoksa yaşam da yoktur. Onun için süründüren hastalıktan, hastalıksız ölüm daha hayırlıdır, demişlerdir.
Her konuda olduğu gibi, sıhhatimizin korunması hususunda da yüce Allah cc. hazretleri bizleri uyarıyor. “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Maddi ve manevi bakımdan sağlığınıza zarar veren şeylerden uzak durun.” (Bakara, 195. ayet.) buyururken, R.SAV. de bizlere şu güzel öğütleri veriyor. “Yeme içmenize dikkat ediniz. Hastalıkların çoğu mideden gelir. ‘Yüfsidül maidete fieklittam’ Çok yemek mideyi bozar. Midenizi üçe bölünüz. Bir kısmını yemek için, bir kısmını su için, bir kısmını da hava için ayırınız. Acıkmadan yemeyiniz. Doymadan sofradan kalkınız” buyurmak suretiyle, koruyucu tıbbın birinci maddesini 1500 sene önceden bize haber vermiştir. Bun uyapabilsek bile bu bize yeter. Çünkü bu bizleri obezite, şişmanlık derdinden korur.
Bir sıkıntı gelmeden önce ondan korunmak için tedbirini almak, bela ve musibet geldikten sonra ondan kurtulmak için çareler aramaktan daha kolaydır.
Sağlık gibi dost, hastalık gibi düşman yoktur. Can boğazdan girer, çıkar. Açlık ölüm sebebi olduğu gibi çok yemek yemek de ölüm sebebidir. Sıhhate muzırdır. Elbette ki sıhhatin tek düşmanı fazla yemek yemekten ibaret değildir. Asrın hastalığı stres ve sıkıntı, zararlı maddeler, sağlıksız beslenme gibi hususlara da dikkat etmek, bütün bunlara rağmen hastalanırsak mutlak çaresine bakmak gerekir. Sıhhatin korunması farz olan Allah emridir. Çünkü sıhhat olmadan ne iş, ne aş, ne de ibadet olur. Kendimize faydamız olmadığı gibi üstelik yakınlarımıza ve başkalarına zararlı bir duruma geliriz.
R.SAV.in şu öğüdünü unutmayalım: 5 şey gelmeden önce 5 şeyin kıymetini bilelim.
1- Hastalık gelmeden, sıhhatinizin kıymetini biliniz.
2- Yokluk gelmeden, varlığınızın kıymetini biliniz.
3- Dar zaman gelmeden, boş zamanınızın kıymetini bilin, zamanı boşa harcamayın.
4- Yaşlılık gelmeden, gençliğin kıymetini biliniz.
5- Ölüm gelmeden, hayatın kıymetini bilin, buyuruyor.
Evet; ne demiş atalarımız; dört şeyi küçümseme:
1-Hastalık, 2-Ateş, 3-Düşman, 4-Borç (fazla borç).
Başı ağrıyan hastaya sivrisinek vızıltısı deprem gürültüsü gibi gelir.
Sıhhatimizi koruyalım. Şayet hastalanırsanız, ölüm ve ihtiyarlığın dışında her derdin bir çaresi vardır. Arayalım. Her hasta olan ölmez. Eceli gelen ölür. Bilelim. Nefsimizi, neslimizi sağlıklı kılalım. Sağlığın bedeli yoktur. Unutmayalım. Hastalıklar günahları kurumuş yaprakların ağaç dalından rüzgarın döktüğü gibi döker. Hastalıklara sabredelim. Hastalarımıza yardımcı olalım. Allah ve kullarının sevgilisi oluruz, bilelim.