Geniş anlamıyla; uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörüyle oluşturulan ortam anlamına gelen barış, insanların kardeşçe yaşamasıdır. İslâm kelimesinin bir anlamı da barış, güvenlik ve esenlik demektir. Barış ve esenlik anlamındaki ‘selam’ da “İslam” sözcüğünden gelmektedir. Birine selâm veren kimse, karşısındakine güven, barış ve esenlik dilemiş olur. Barış; adalet, insan haklarına saygı ve uzlaşma kültürü yaygınlaştırarak sağlanabilir.
Toplumdaki huzurun temeli, toplumu oluşturan fertlerin uyumu ve huzurlu olmalarına bağlıdır. Kişiler arasındaki menfaat çatışmasından kaynaklanan olumsuzluklar, anlaşmazlıklar, ihtilaflar, toplumsal sevginin ortadan kalkmasına, dargınlıklara, kırgınlıklara, küskünlüklere hatta aşırı düşmanlıklara, yıkımlara, hatta savaşlara bile neden olabilmektedirler. Bu anlaşmazlıklar yakın temas halinde olan, aile içi çatışma ortamı, mesai arkadaşları, akraba, hatta kardeşler arasında olursa yıkım çok daha acı olacaktır. Onun için acılar çoğalmadan, anlaşmazlıklar derinleşmeden anında giderilmesi şarttır.
Ferdi, ailevi ve toplumsal ihtilafları çözmek, olumsuzlukları yok etmek, aradaki sulhu, selameti, barışı sağlamak Allah’ın bizlere kesin emridir ve bu farzı kifayedir.
Her konuda bizlerin rehberimiz, önderimiz olan ve yolumuzu aydınlatan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Allah’ın sevgilisi önderimiz ve rehberimiz Hz. Muhammed SAV. insanların arasını bulmanın önemini, faziletini ve sevabının çokluğunu bizlere bakın nasıl bildiriyor:
“İnsanların konuşmalarının çoğunda hayır yoktur. Yalnız sadaka vermeyi, güzel ve yararlı işleri planlamayı veyahut insanların arasını düzeltmeyi, sulh ve barışı amaçlayan konuşmalar müstesnadır.” (Nisa Suresi, 114. Ayet)
“Nerede ve hangi konuda olursa olsun, daima sulh-barıştan yana olun. İnsanların arasını ıslah edin. Sulh-Barış tümüyle hayırdır.” (Nisa, 128. Ayet)
“Allah’tan korkunuz ve aralarınızdaki sorunları sulhla çözünüz.” (Enfal Suresi, Ayet)
“Müminler kardeştirler. Kardeşlerinizin arasındaki anlaşmazlıkları sulhla çözün. Allah’tan korkun. Umulur ki Allah size merhamet eder.” (Hucurat Suresi, 10. Ayet)
R.SAV. buyururlar ki; “Hayırlı bir işe aracılık eden, sulh için çalışan, o hayrı işlemiş gibidir.” Yani, iki kişi arasında parasal olarak bir trilyonluk bir anlaşmazlık var. Bir duayen kişi araya girer de bu meseleyi barışla sonuçlandırırsa, o sulh adamına ulu Allah bir trilyon lirayı tasadduk etmiş gibi sevap yazar. Hayırlı işe delalet etmek, Allah’ın en hoşlandığı ve sevaplandırdığı bir iştir” buyurur.
Her kişi sulh adamı olamaz. Çünkü bu işte her türlü riskler vardır. Gönül kırgınlığı vardır. Düşmanlık bile vardır. Herkes bu işe girmez. İki kişinin arasındaki anlaşmazlığı çözmede en önemli husus, tarafların aracıya olan teslimiyetleridir. Yoksa sulh olmaz.
R.SAV. “İki kişinin arasını bulmak için harcanan her nefes sadakadır.” (Buhari Müslim)
Yine R.SAV. “Fitne koparan doğrudan, insanların arasını bulmak için söylenen yalan daha hayırlıdır. Özellikle eşler arasını bulmak için söylenen yalan, yalan sayılmaz. (Buhari Müslim)