Yüce dinimiz; insanlığın en üstün erdemlerini içinde barındıran bütün kötülükleri, olumsuzlukları reddeden kutsal ve yüce bir dindir.
Dinimizin bu güzelliklerinden birisi de adaletin, toplum huzurunun temeli olan doğruluk, dürüstlük ve çalışkanlığın esaslarından birini teşkil eden sözünde durmak, vefalı olmak, verdiğin sözleri mutlaka yerine getirmektir. Buna eski dilde ahdine vefa göstermek denir ki, İslam ahlakının, ekonominin, ticaretin, çalışma hayatının, sosyal adaletin, aile ve dostluk hukukunun temelini oluşturur. İnsanlar verdikleri sözlere ihanet eder, yerine getirmezlerse oraya yalan dolan, dalavere girer ki, o zaman kişiler arasındaki itimat ve emniyet ortadan kalkar. Sözünde durmayan, verdiği sözü yerine getirmeyen, tükürdüğünü yalayan kişiler sadece Allah’ın atında değil, toplumsal konumları ne olursa olsun; kral olsun, padişah olsun, en alim ve en zengin olsun halk nazarında da sıfıra düşerler. Toplumdaki saygınlıklarını kaybederler, silinir giderler. Ahiretteki cezaları da cabasıdır. Onun için yüce Allah ne buyuruyor; “Ey iman edenler, verdiğiniz sözlerde durunuz, sözleşmelerinizi yerine getiriniz, sorumluluklarınızdan mutlak hesaba çekileceksiniz. Emrolunduğunuz gibi hareket ediniz ve dosdoğru olunuz.” (Maide 1. ayet, Hud suresi 112, İsra 34. Ayetler)
R.SAV. efendimiz hazretleri de sahih ve mutlak bir sözlerinde;
1- Münafıkların alameti üçtür. İza haddese, kezibe: Yalancıdır, yalan söyler.
2- Ve İza vaade ahlefe: Sözünde durmaz, sözünün eri olmaz, vaadini yerine getirmez.
3- Ve ize’tümi hane: Kendine emanet edilene, ihanet, hainlik eder ve hiçkimse beni görmüyor zanneder. Halbuki melekler tarafından kayda alınıyor ve Allah cc hazretleri onu görüyor. (Kaf suresi 18. ayet)
R.SAV. de, Hud suresindeki 112. ayet; “Emrolunduğun gibi doğru ol ayeti beni kocattı” buyurmuştur. Sebebi sorulunca, ümmetimin felaketi buradadır. İnanacaklar ama sözlerinde durmayacak, inandıkları gibi yaşamayacaklar, kendi elleri ile kendilerini felakete atacaklar, buyurdular.
Mü'minun suresinde ise müminlerin özelliklerinden bahsederken şöyle buyurmuştur:
“Onlar ki emanetlerine ve verdikleri sözlere sahip çıkarlar.” (Mu'minun, 8)
Hz. Peygamber (sav) de bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur:
“Şu üç şey kimde bulunursa -oruç da tutsa, namaz da kılsa- o, münafıktır;
- Konuştuğu zaman yalan söyleyen,
- Verdiği sözden cayan ve
- İtimat edildiği halde emanete ihanet eden.” (Buhari, Müslim)
Bir başka hadiste :
“Yarın Kıyamet gününde içinizden bana en yakın olanınız, konuşurken en doğru konuşanınız, emaneti en iyi eda edeniniz, verdiği söze ve ahde en çok sadık kalanınız, ahlakı en güzel olanınız ve halka en yakın olanınızdır. (onların dertleriyle en çok ilgileneninizdir).”
Şu hadisler de Allah Resulü (sav)'den nakledilmiştir:
“Sözünde durmayan kimsenin dini olmaz.” (Bihar-ül Envar, C.75, S.96. )
“Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse, mutlaka verdiği sözü yerine getirsin.” (El-Kafi, C.2, S.364. )
Verilen sözde durmak böyledir. İnsan veremeyeceği şeyleri vaadetmemeli ve tutamayacağı sözler söylememelidir. Dil, insanlara söz vermek için adeta yarışır ama nefis, çoğu zaman verilen sözü yerine getirmeye yanaşmaz. Onun için en iyisi, insan tutabileceği sözler vermelidir. Söz verirken de “inşallah” demek çok güzeldir. Bununla beraber, bir kimseye söz verdiği bir şeyi verip sonradan onu geri almak, sözünde durmamaktan daha çirkindir. Hatta Hz. Peygamber (sav) böyle kimseleri, kustuğunu yiyen köpeğe benzetmiştir.
Şunu unutmayalım ki yalan yere söz vermek, Allah azze ve celle’nin gazabına sebep olan çirkin bir sıfattır. İyi bilmemiz lazımdır ki insanlar bize güvenir ve verdiğimiz sözlere inanırlarsa bunun karşılığı olarak Allah-u Zülcelâl de bize emin bir kimse olmayı nasip edeceği gibi ahirette de büyük mükâfatlar verecektir.
Dikkat ederseniz, okuduklarım ya ayet veya hadisi şeriflerdir ve son derece çarpıcı ifadelerdir. Allah’ın ve resulüllahın sözleridir. Yüce Allah niçin bu çarpıcı emirleri veriyor. Çünkü bir toplumun huzuru, güveni, emniyeti, maddi ve manevi kalkınması, doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, yani adalet üzerine kurulur. Yalan, hilebazlık, vefasızlık, sözünde durmamak, ikiyüzlülük ise toplum huzurunu temin eden erdemleri yok eder. Onun için yüce Allah tekrar buyuruyor; "verdiğin ve yerine getiremediğiniz sözlerden dolayı önce helallaşin, sonra tevbe edin. Allah’a ve kullarına verdiğiniz sözleri az bir dünya menfaatleri karşılığında değişmeyiniz. Eğer bilirseniz bu sizler için ağır bir sorumluluktur." (Nahıl 95. ayet)