Şeytanları bol olan bir dünyada yaşıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki; melekler edepli varlıklar oldukları için her ortama girmiyor veya girseler de durmuyorlar. Ama şeytanlar her tarafta cirit atıyor. Kendilerine yakın olanların ruhlarına etki ederek kendilerine benzetiyorlar. Etrafa saldıran, hakaret eden, insanların iffetine kara çalan, insanları sömüren, iffet ve şeref karaborsacılığı yapan, sokakların başını tutan, cambazlık yapan, fakirin ekmeğini çalan, kendine emanet edilen kalemi makamı, mevkiyi, şöhreti- egosunu tatmin için kullanan, kula kulluk eden, kulluk ettiğini Rabbi'nin önüne koyan, bağnaz ve kalitesiz olan, insanların elindeki rızka kahreden bir hasetle saldıranların tümü işte bu tür ruhları kirlenmiş olanlardır. Bizim ölümsüz naslarımızın dikkat çektiği "şeyatinü'l ins ve'l cinn" "insanların ve cinlerin şeytanları" işte bu grubun arasından çıkar. Onların; şerrinden, kötülüğünden Allah'a sığınmak lazım. Hz. Peygamber (sav): "Ürpermeyen kalpten, yaşarmayan gözden sana sığınırım" diyerek katılaşmış kalplere dikkat çeker. Kur'an-ı Kerim; "Allah'ı anarak katılığı giderin" buyuruyor. .
**
Sevgili Peygamberimiz (sav) yakın dostu Hz. Ebubekir (ra) ile oturuyorlar.
Medine'nin sıcak bir günü.
Biraz sonra içeriye bir adam girer. Etrafına baktıktan sonra Hz. Ebubekir'in (ra) yanına oturur. Ve hemen çirkin sözlerle Hz. Ebubekir'e saldırmaya başlar. Hakaret eder, küçümsemeye çalışır, tacizde bulunur.
Hz. Ebubekir (ra) sabırla dinler.
Olaya şahit olan Hz. Peygamber (sav), bu saygısız insanın haddi aşan çirkin sözlerinden rahatsız olsa da bir an için susar. Bu saygısız adamın çirkin sözlerinden hayli rahatsız olmaya başlayan Hz. Ebubekir (ra) dayanamaz ve cevap vermeye başlar. Hz. Ebubekir (ra) sınırı aşmadan, bu terbiye sınırını aşanın terbiyesini vermeye çabalamaktadır aslında. Hz. Peygamberin (sav) huzurunda olduğunun farkında olan Hz. Ebubekir (ra), daha fazla susarsa Hz. Peygamberin (sav) rahatsız olacağını varsayar. Hz. Ebubekir'in (ra) cevap vermesi üzerine Peygamberimiz (sav) ayağa kalkar ve orayı terk eder. Hz. Peygamberin (sav) uzaklaştığını gören Hz. Ebubekir (ra) telaşlanır ve Peygamberimizin (sav) arkasından koşar. Diğer yandan da heyecan ve korku içinde söylenmeye başlar: "Ey Allah'ın elçisi. Sizi rahatsız edecek bir şey mi yaptım.
Yanlış bir şey yaptıysam Allah'tan af dilerim." Hz. Peygamber (sav) döner ve çok sevdiği dostuna şöyle buyurur: "Ebubekir! Adam sana hakaret edip sataşmaya başladığında sen sustun.
O esnada Yüce Allah'ın görevlendirdiği bir melek senin adına o adama cevap veriyor, sana da dua ediyordu.
Sen sustukça melek seni savunuyor adama karşılık veriyordu. Ne zaman ki, sen de cevap vermeye başladın işte o anda o melek orayı terk etti ve şeytan oraya girdi. Ben şeytanın bulunduğu ortamda durmam. Benim orayı terk etmemin sebebi budur işte." .