Evvela konuya, kültürümüz, değerlerimiz ve en önemlisi dinimiz nasıl bakıyor, girizgâhı bu şekilde yapmakta büyük fayda vardır. Bu mukaddimeden sonra son günlerde köpek insan ilişkisi ya da köpeğe sahip çıkma bahanesiyle insanı yok sayan zihniyete yani hayvan severliğe! temas edeceğiz.
Hayvanlar, ekolojik düzen ve dengenin sağlanmasında oldukça önemli bir yere sahiptirler. Ayrıca hayattaki her nimet gibi hayvanlar da insanoğlunun hizmetine sunulmuş emanetlerdir. Dolayısıyla bu emanetlerden istifade ederken hiyanet içinde olmamak, onlara karşı daima güzel muamelede bulunmak esastır.
Hayvanlara muamelenin en mükemmel örneklerini âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’in tavsiye, emir ve uygulamalarında açıkça görmekteyiz. Mesela o, belli başlı zararlılar hariç, (Bûhârî, Bed’u’l-halk, 16; Müslim, Hacc, 66-67) hayvanların faydasız ve keyfî bir şekilde öldürülmesini yasaklamıştır.
Ne dinimizde ne geleneklerimizde faydalanmak niyetiyle değil de sırf zevk ve eğlence olsun diye hayvanların avlanması ve öldürülmesi uygun görülmemiş, bu durum onların hayat haklarına tecavüz olarak değerlendirilmiştir.
Mekke Fethi esnasında hayvanlara muâmele husûsunda muhteşem bir tablo sergilendi. Bu tavır, Hâlık’ın nazarıyla mahlûkâta bakış tarzının bir netîcesiydi. Âlemlerin Efendisi on bin kişilik muhteşem ordusuyla Arc mevkiinden hareket edip Talûb’a doğru giderken, yolda yavrularının üzerine gerilmiş ve onları emzirmekte olan bir köpek gördü. Hemen ashâbından Cuayl bin Sürâka’yı yanına çağırarak onu bu kelb ve yavrularının başına nöbetçi dikti. Anne kelbin ve yavrularının İslâm ordusu tarafından ürkütülmemesi husûsunda tembihte bulundu. (Vâkıdî, II, 804)
Peygamber Efendimiz (sav), hayvanlara gösterilen şefkat ve merhametin veya merhametsizliğin insanın ebedi mutluluk veya hüsran vasıtası olabileceğini değişik vesilelerle dile getirmiştir:
Ebû Hüreyre (ra)’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı. Bir kuyu buldu, içine indi su içti ve dışarı çıktı. Bir de ne görsün, bir köpek, dili bir karış dışarıda soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalayıp duruyordu. Adam kendi kendine:
– Bu köpek de tıpkı benim gibi pek susamış, deyip hemen kuyuya indi, ayakkabısını su ile doldurdu, onu ağzına alarak yukarıya çıktı ve köpeği suladı. Adamın bu hareketinden Allah Teâlâ hoşnut oldu ve onu bağışladı.” Sahâbîler:
– Ey Allah’ın Resûlü! Bizim için hayvanlardan dolayı da sevap var mı? dediler. Resûl-i Ekrem:
“– Her canlı sebebiyle sevap vardır” buyurdu. (Buhârî, Şürb, 9; Müslim, Selâm 153)
Dikkat çekici bir diğer hadis-i şerifte ise şöyle buyrulmuştur:
“Bir kadın, ölünceye kadar hapsettiği bir kedi yüzünden azâba uğradı ve bu sebeple cehenneme girdi. Hayvanı hapsettiğinde ona bir şey yedirmemiş, içirmemiş, yerdeki haşereleri yemesine bile izin ve imkân vermemişti.” (Buhârî, Enbiyâ, 54; Müslim, Selâm, 151).
Konuya devam edeceğiz, inşallah.