Toplumlar, canlılıklarını muhafaza ettikleri müddetçe,değişimi yaşayacaklardır.Değişimi red ile değil de sahip çıkarak gerçekleştirmek;tekâmüldeki sırdır.Bu sırrın merkezinde yer alan temel unsur ise gelenektir.Geleneği her gelişmenin önündeki engel görenler, aslında onun arkasındaki “kutsal” şeyleri yermektedirler. Gelenek, her milletin, her kültürün; dolayısıyla her medeniyetin inşa sürecindeki  amillerin asli unsurlar olup olmadığına göre değişmektedir. Batı’nın, geleneği red ederek, yeni bir yapılanma içinde olmasının haklı mazeretleri elbette vardı.Garb’ın gelenek diye vasıflandırdığı yegane şey, ortaçağ karanlığındaki hurafelerden müteşekkil değerler yumağıdır.…