Ülkemizde son yıllarda yasa dışı faaliyetlerde elde edilen gelirlerin gözle görülür bir şekilde çoğalması, bu gelirlerin vergiye tabi olup olmayacağı sorusunu akla getirmektedir. Vergi hukukumuza baktığımızda, bu sorunun cevabı, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 9. maddesin de karşımıza çıkmaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun 9/2 hükmüne göre “Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz”. Bu hüküm ile kişilerin veya vergiye tabi kurumların yaptıkları faaliyetlerin kanuna uygun olmasının veya kanunlara aykırı olmasının yada suç teşkil etmesinin vergilendirmeyi etkilemeyeceğini ortaya koymaktadır..  Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasaklanmış olmasının vergi mükellefiyeti veya sorumluluğunu etkilememesi, kanunlarla yasaklanmış faaliyetlere hukuki meşruiyet kazandırabilecektir. Diğer taraftan, kanunlarla yasaklanmış faaliyetler dolayısıyla gelir elde edenlerin vergilendirilmemesi, kanuna uygun surette gelir elde edenlere yönelik haksızlık oluşturacak, adil gelir dağılımını etkileyecek ve vergi adaletini ortadan kaldıracaktır. Hukukumuzda bu kazançlara karşılık oluşturulan güvenlik sistemi iki şekilde tezahür etmektedir. Birincisi, kanunlarla yasaklanmış fiillerle elde edilen kazançlar ceza hukukunun konusuna giriyorsa kazanç müsaderesinin, ikincisi, eğer kabahatler hukukunun konusuna giriyorsa mülkiyetin kamuya geçirilmesi idari tedbirinin konusunu teşkil edecektir. Bununla birlikte kanunlarla yasaklanmış olmasına rağmen bu tür faaliyetlerden elde edilen kazançların müsadere veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirine tabi olmaması da söz konusu olabilir.  Müsadereye tabi tutulan kazançların iktisadi olarak yok olduğu kabul edilmelidir. Böyle olunca da ortada vergilendirilecek bir gelir kalmamaktadır. Bu sebeple konusu suç teşkil eden kazanç müsaderesine tabi tutulan kazançların vergi hukukunun konusunu oluşturmaması gerekmektedir. (Aykın / Okumuş, s. 147, 148.) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi idari tedbirinin uygulanabilmesi için kabahati düzenleyen maddede açıkça bunun düzenlenmesi gerekmektedir. Bu düzenlemenin yapılmadığı bazı kabahat türlerinden elde edilen kazançların herhangi bir müeyyideye tabi olmadıkları görülmektedir. Bu tür kazançlar hakkında ise, vergilemede adalet ve ekonomik yaklaşım ilkesi gereği hem vergi hem de vergi cezalarının uygulanması gerekmektedir. Kısaca; gelir, kanunların yasak saydığı faaliyetlerden elde edilen kazançlar kişilerin ekonomik gücünü artırmaktadır. Dolayısıyla gelir kaynağının yasadışı olup olmadığına bakılmaksızın vergilendirilmesi, ilgili ilkeler ve vergileme adaleti açısından gerekliliktir. Bu  noktadan hareketle, vergiyi  doğuran olaya  dayalı olarak gelirin elde edilmesi ve ödeme gücünün oluşmasının vergilendirme için yeterli  olduğu ve  vergilendirme  sonrası müsadere  uygulaması  önünde de engel bulunmadığı söylenebilir. 
Ülkede çoğalan yasadışı faaliyetler nedeniyle elde edilen kazançların, devletin ilgili mekanizmaları tarafında mutlak surette takip edilmeli, kontrol altına alınmalı ve vergilendirilmelidir. Vergi adaleti ve adil gelir dağılımı açısından bu hususlar hayati öneme sahiptir….
YAŞAR İLBAY